Çıkacağım traducir español
5,656 traducción paralela
Seninle randevuya çıkacağım dünya yok.
No habría forma alguna de que yo pudiera tener una cita contigo.
- Peki ya nişanlına tam olarak ne söyledin? Biraz dışarıya çıkacağımı.
¿ Qué le dijiste exactamente a tu prometida?
Sanırım yürüyüşe çıkacağım.
Me parece que voy a salir a caminar un poco.
Takip edin. Nasıl çıkacağımızı biliyoruz.
Seguidnos, sabemos por dónde salir.
Onu üzerine giyecek. Herkes onunla ilgilenirken ben de USB ile dışarı çıkacağım.
Él lo lleva, todo el mundo lo mira, yo saco la unidad de memoria fuera del edificio.
Sadece iki defa çıktık ama... Üçüncü kez çıkacağımıza söz verdim.
Bueno, sólo hemos tenido dos citas, pero, eh, le prometí una tercera.
Yürüyüşe çıkacağımı söyledim.
Le dije que saldría a caminar.
Hayata döndürülmemin keyfini çıkacağım.
Voy a disfrutar mi resurrección.
Küçük bir takım alıp çıkacağım ve o listedeki mahkûmların peşine düşeceğim Bay Daniels'dan başlayarak.
Me llevaré a un equipo pequeño y empezaré a perseguir a los reclusos en esa lista, empezando con el Sr. Daniels.
Onu üzerine giyecek. Herkes onunla ilgilenirken ben de USB ile dışarı çıkacağım.
Él lo lleva, todo el mundo lo mira, yo saco... la unidad de memoria fuera del edificio.
Binadan dışarı çıkacağım ve nerede olduğunu sana mesaj atacağım.
Así que yo rodeo el edificio, y te mando un mensaje sobre dónde está.
Yakında yola çıkacağım ama oraya gelmem sabahı bulabilir.
Saldré pronto, pero tal vez sea de mañana antes de que llegue.
- Ve giyecek bir şey lazım çünkü "Günaydın Amerika" ya çıkacağım.
- Y voy a necesitar algo que ponerme, porque voy a ir a "Buenos días, América".
Bir milyon kere söyledim sana. Stresimle kendi yöntemlerimle başa çıkacağım.
Te lo he dicho un millón de veces, yo manejo mis situaciones estresantes a mi manera.
Thomas'a hemen girip çıkacağımıza söz verdim.
Pero le prometí a Thomas que solo sería un momento.
Sonra ben, kapıyı çarpıp çıkacağım. Geceyi kendi evimde geçireceğim. Hazır mısın?
Y de repente romperé a llorar y me iré a mi casa a dormir. ¿ Listo?
Çıkacağım kızları Bronwen'in onaylaması gerekiyor.
Bronwen tiene que aprobar a cada chica con la que salgo.
Yani, Joel sadece çıkacağım adam gelmediği için şanslı.
Bueno, Joel solo tuvo suerte de que mi cita real no apareciera.
Sigara içmeye çıkacağım.
Me voy fuera a fumar.
O yüzden ben şimdi yavaşça odadan çıkacağım ve...
Así que estoy sólo va a salir... -...
Çok isterdim ama ben zaten oyun ekibiyle çıkacağım.
Me encantaría, pero ya he quedado en salir con los del plantel.
Burada olsalar da olmasalar da yayına çıkacağım.
Sabes que tengo que continuar estén o no estén.
Sana kızlarla dışarı çıkacağımı söylemiştim.
Te dije que iba a salir con las chicas.
Bir balonla bile başa çıkamadım seninle nasıl çıkacağım?
Si no he sido capaz con un balón, cómo voy a poder manejarte?
Kimle çıkacağım ki.
Con quién voy a?
Şehir merkezine çıkacağım.
- Iré al centro de la ciudad.
Bu akşam Sam'le yemeğe çıkacağım ve ona gerçeği söyleyeceğim.
Voy a cenar con Sam esta noche, y le voy a decir la verdad.
Ben kocamla yemeğe çıkacağım ve sen de evde kalacaksın.
Y yo voy a salir a cenar con mi marido y tú te vas a quedar en casa.
Bu öğlen Bayan Patmore'a birkaç tavşan getirmek için çıkacağım. Benle gelsene.
Voy a cazar conejos para la Sra. Patmore. ¿ Quieres venir?
Sen eşyalarını toparlarken ben yürüyüşe çıkacağım.
Iré a dar un paseo mientras empacas tus cosas.
- Hayır, hayır. Kimse bana gözetleme için çıktığımızda cebimizden bu kadar çıkacağımızı söylemedi.
Nadie me dijo que tenía que pagar durante la vigilancia.
Öyleyse hayır gecesine sızacağım, paketle beraber çıkacağım.
Me infiltro en la gala, huyo con el paquete.
Efsanevi bir kayak gezisine çıkacağım.
- No, no puedo. Me voy en un viaje épico de snowboard.
- Nasıl geri çıkacağım?
¿ Ahora cómo voy a regresar?
- Bu beyle yürüyüşe çıkacağım.
Pues yo me voy de paseo con él. Esperaré.
A'yı bulmak için dışarı çıkacağım.
Después de reunirse con él, seguí kepikiran con A.
- Yola çıkacağım.
Me voy de viaje.
Yürüyüşe çıkacağım.
Voy a dar un paseo.
Çantamızı toplayıp seyahate çıkacağız belki başka bir aileyle tanışıp aynı oyunu oynayacağız, tamam mı?
Vamos a empacar y viajar y tal vez conocer a otra familia y jugar al mismo juego. ¿ Sí?
Ona rahatladığımı söyledim, kendisinin karşı çıkacağı bir şey yapabilirdik.
Le dije que era un alivio, que podíamos haber actuado si no hubiera aceptado.
Kimse benden büyük şeylerin çıkacağını beklemiyordu ama ben hepsini şaşırttım.
Nadie creyó que llegaría tan lejos, pero los sorprendí a todos.
Mahkemeye çıkacağım.
Habrá un juicio.
Bu arada, sen ve ben ve eski kız arkadaşımız küçük gizli bir geziye çıkacağız
Mientras tanto, tú y yo y nuestra exnovia vamos a ir a un pequeño viaje secreto.
Bu yüzden ben aradan çıkacağım.
Me voy a retirar.
Sanırım Liam iş için dışarı çıkacağını söylemişti.
Y me temo que Liam ha salido a hacer un trabajo.
Birkaç saatliğine dışarı çıkacağım Emma.
Saldré por varias horas, Emma.
Kökenlere karşı mı çıkacağız?
¿ Lucharás contra los Originales?
- Arnold'la çıkacağım.
Listo.
Mahremiyet hakkında dediklerini düşündüm,... bilmeni isterim ki, babasına ulaştım,... o da ortaya çıkacağını söyledi.
Pensé en lo que dijiste sobre la privacidad, y quiero que sepas que yo... contacté al padre, y él dijo que está dispuesto a presentarse.
Birlikte başa çıkacağız, tamam mı? Bu koku da ne?
Vamos a superar esto juntos, ¿ vale? ¿ A qué huele?
Onu evlat edinip ikinizin çıkacağını mı bekliyordun?
- No. ¿ Esperabas que la íbamos a adoptar y vosotros podríais salir juntos?