English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Ö ] / Ölüp

Ölüp traducir español

1,555 traducción paralela
Ölüp de onu el arabasına yuvarlayana kadar Louis Schatz'a dokunmamıştım.
Yo no toqué a Louis Schatz no hasta después de que murió, y lo llevé rodando hasta un camión.
Neden hepsinden karışık yapıp getirmiyorsunuz? Böylece yanımda durup, ölüp ölmeyeceğimi gözlerinizle görürsünüz.
En realidad, ¿ puedes traerme un montón de cosas y quedarte a ver si muero?
Sana iş vermeye ölüp bittiğimi mi sanıyorsun?
¿ Crees que me muero por hacer negocios contigo?
Eskiden sabah seksi için ölüp biterdin.
Solías amar el sexo matutino.
Eskiden sabah seksleri için ölüp biterdin.
Te solía encantar el sexo matutino.
Bu da ne demek şimdi? Ölüp ölmeyeceğimizi görmek için beklemek mi?
Pero qué... ¿ esperas sólo para ver si morimos?
Ölüp dirildim ben.
- Lo sé. Volví.
Ne olursa olsun onun ölüp ölmediğini anlayıncaya kadar bu meseleyle yakından ilgileneceğiz.
no podemos dejar de buscarla hasta que sepamos si está viva o muerta.
Adamı orada bırakıp gitmeden önce ölüp ölmediğini kontrol etmiş miydiniz?
¿ Comprobó si el hombre estaba muerto antes de dejarlo allí?
Ve iğneyi vurununca ölüp ölmeyeceğini anlayacaksın.
Y sabrás de antemano si vivirás o no.
Burda ölüp gömüldüğün için mi?
¿ Porque habéis muerto aquí, y os enterraron?
Devlettekilerin çoğu onun ölüp ölmemesine aldırmadı.
En privado, a muchos en el gobierno no les importaría si muriese.
Peki nasıl oldu da adam saat 2.00'da ölüp dört saat sonra gezmeye başladı?
Si, asi que, ¿ como un tio que muere a las 2 : 00 a.m., pisa un bordillo cuatro horas mas tarde?
Ölüp de geri mi geldi?
¿ Murió y volvió a la vida?
Buraya her kim geldiyse ya çok zengin oldu ya da ölüp gitti!
Ya que todo el mundo por aquí es bastante poderoso, o sino ellos están muertos.
Açlıktan ölüp ölmediğimi öğrenmek için mi arıyorsun?
¿ Llamas para ver si ya estoy muerta de hambre?
Dışarda ölüp kalırsın. Tatlım, sırf kar buzdolabımızla aynı renkte diye nasıl çalıştığını anlayamazsın.
Hijo, en esta vida lo que esta afuera no es lo que importa, es lo que somos por dentro.
İnsanın, öz kızının ölüp ölmediğinin anlaşılması için bekleyeceği hiç aklına gelmiyor.
Tu propia hija nunca esperas poder aguardar ansiosamente el momento de saber con seguridad que está muerta.
Sonunda bahtsız aşıklar gibi ölüp gittiler.
Al final, murieron juntos como 2 amantes.
Demişti ki ; ne yazık ki çoğu insan içindeki dâhiyi keşfedemeden ölüp gider. Onları özel kılan özel yeteneklerini sergileyemeden.
Quiere decir que la mayoría muere sin descubrir su talento, sin expresar la singularidad que los hace especiales.
Çoğu bebek ölüp cennete gider.
La mayoría de los niños mueren y van al cielo.
Ölüp beni incitmek istemediğinden. - Hayır, ölmüyorum.
No, no me estoy muriendo.
El gidince ölüp ölmemene karar vermek, Tanrılara kalır.
Tendremos que ver si decido que mueres o no.
İnsanlar bir gün ölüp ertesi gün canlanmazlar, hepsi bu.
No te mueres un día y vives al siguiente.
Dr. Abrahams'a ölüp ölmeyeceğimi sordum.
" Le pregunté al Dr. Abrahams si voy a morir.
Burada ölüp gideceğimi sandım.
Pensé que moriría aquí dentro.
200 küsur farklı hayatta... ölüp ölüp dirilmekten... ve olanı biteni farklı gözlerden... görmekten bahsetmiyorsun.
No estabas diciendo que recuerdas, lo que demonios sea, 200 vidas separadas, muriendo y volviendo a la vida una y otra vez.
Hiç değilse o puştların ölüp ölmediğini söyle.
Bien, al menos dinos si esos malditos bastardos están muertos.
Ve en kısa zamanda bir çaresini bulamazsa... varis bırakmadan ölüp gidecek.
Y a menos que logre hacer lo mismo que Strom Thurmond. .morirá sin un heredero.
Bilete ne kadar fazla ödersen öde uçak düşerse, sen de ölüp gidersin.
No importa cuánto pagues el pasaje si el avión se estrella, todos por igual terminaremos muertos.
Neden insan gibi ölüp yatmıyorsun?
Por qué no te quedas muerto
- Sana ne zaman bir iş versem ölüp ölmediklerini anlamak için telefon açmak zorunda kalıyorum.
- Cada vez que te enviamos tengo que llamar para averiguar si están muertos.
Yalnız ölüp ölmeyeceğini merak etmekten kurtuldun, duyuyor musun?
Ya no te preguntarás si morirás solo, ¿ oíste?
Pepo farkında değilsin, ölüp gideceğiz.
¿ No te das cuenta que vamos a morir?
Howard'ın ölüp ölmediğini bilmiyorsun.
No sabes si Howard está muerto. Sólo ha desaparecido.
Sakın ölüp gitme.
¡ No te mueras!
Sakın ölüp gitme. Burada kalıyorsun.
Aguanta, ¿ vale?
Tüm Iraklıların ölüp ölmediğini ve aradığımız direnişçilerle uyup uymadığını kontrol edeceğiz.
Hicimos una revisión en todos los Iraquí que murieron y ninguno concuerda con la base de datos de insurgentes.
Ölüp geri dönememe ihtimaline karşılık yaşadıklarımı fırsat buldukça yazmaya çalışacağım.
He estado intentando escribirles de vez en cuando para hacerles saber qué ha ocurrido conmigo, en caso de que muera y no regrese.
Ama şimdi, onun ölüp ölmediğine bakmak zorundayım.
Pero ahora debo ver si él mismo no está muerto.
Burada ölüp gideceğiz!
Esta vez vamos a morir de veras.
Görünüşe göre onun şüphelilerinin büyük bir kısmı, mahkemeye çıkamadan ölüp gidiyormuş.
Muchos de los que lo acusaron murieron antes del juicio.
Bakın, ne olduğunu gayet iyi biliyorum. Yardım etmek için, şuracıkta ölüp gitmesini mi bekleyeceksiniz?
Sé lo que es esto. ¿ Va a esperar a que esté muerta para ayudarla?
- Hemen ölüp gitmeyi isteyenler yok mu? Evet, bazen oluyor.
- ¿ No quieren irse sin más?
Shawn Spencer hakkında bilmek için ölüp bittiğin şey nedir? İşte adam.
¿ Qué te mueres por saber sobre Shawn Spencer, el hombre?
Yeterince tuhaftır ki, Bilmek için ölüp bittiğim birşey olduğunu zannetmiyorum.
Por extraño que sea, no creo que me muera por saber nada.
Ölüp ölmediğine bakmak için içeri girdim.
He entrado a ver si estaba muerto.
Bir de ortada sağlıkçının söyledikleri var. Ölüp kurt dökene kadar kimse ölü değildir.
Hay un viejo dicho de los paramédicos "No están muertos hasta que están tibios y muertos".
Ölüp ölmediğini bir anda kontrol edebilir misin?
¿ Puedes confirmar su muerte de inmediato?
Tanrım, The Golden Staircase'i görmek için ölüp bitiyordum.
Oh, Dios mio, me muero por ver "The golden staircase".
Onlar sürekli ölüp durur.
Mueren en repetidas veces.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]