Ölüyorsun traducir español
573 traducción paralela
Ölüyorsun.
Mueres.
Pekala dostum, öleceksek sen de ölüyorsun.
De acuerdo, amigo, si nosotros debemos morir, usted también.
Açlıktan ölüyorsun, değil mi?
Te estamos matando de hambre, ¿ eh?
Bence başına gelen bütün bu şeylerle... senin için önemli olan tanıştığın tüm insanlarla... ya bir parça ölüyorsun ya da bir parça doğuyorsun.
Pienso que por cada cosa que te sucede,... con cada persona que conoces y es importante para ti,... mueres un poco o naces un poco.
Hiç kimse. Üçüncü derece yanıkların var, Mingo. Ölüyorsun.
Te estás muriendo por las quemaduras.
Adını manşetlerde görmek için ölüyorsun, değil mi?
Te mueres de ganas de ver tu nombre en los periódicos.
Haline bir bak, korkudan ölüyorsun!
Mírate, estás muerta de miedo.
Umurumda değil. Bunu sana anlattım çünkü ölüyorsun sandım.
Sólo se lo dije porque pensé que estaba muriendo.
- Neyse, sen mahkemeye çıkarılmak için ölüyorsun.
Como sea, te mueres por ir a la Corte.
Tanrı'ya şükret burada ölüyorsun. Krala kalsa, bir hapishanede ölürdün.
Darle gracias por morir aqui, el rey os habria dejado morir en la torre.
Biliyorsun ki almak için ölüyorsun.
Te mueres por tenerlos.
- Ölüyorsun sanmıştım.
- Creí que se estaba muriendo.
- Ölüyorsun.
- Claro que sí.
Bir saniye önce hayattayken bir saniye sonra sonra ölüyorsun.
Hace un momento vivía, ahora ya está muerto.
- Baba, Sendemi ölüyorsun yoksa?
- Papá, ¿ vas a morirte tú también?
Başka bir vuruş yapmazsan da ölüyorsun.
Luego mueres, a menos que te metas otro pase.
Gitmek için ölüyorsun, zaten halihazırda öylesin.
Te mueres por ir, ya estás allí.
Burada ölüyorsun.
Aquí estás muriendo.
Hastalıktan ölmene izin verirlerse, Daha az acı çekerek ölüyorsun.
Si les dejaran morir de la enfermedad, sufrirían menos.
Nasıl bir duygudur... bilemezsin birdenbire, sanki kalbin infilak edip havaya uçuyor sonra, her şey kararıyor ve ölüyorsun.
No tiene ni idea... de lo que se llega a sentir es, como si de pronto el corazón explotara después, la oscuridad y la muerte.
Ölüyorsun Merrin, ölüyorsun!
¡ Te mueres Merrin, te mueres!
Birdenbire yaşlanmakla kalmıyor dönüşü olmaksızın ölüyorsun.
Y en vez de envejecer, voy de cabeza a la muerte.
Doğuyor, yiyor, içiyorsun becerebildiğin sürece düzüşüyor ve ölüyorsun.
Naces, comes, bebes, follas cuando puedes, mueres.
Sarayda ölünce, gerçekten sarayda ölüyorsun.
Caramba. Si pierdes la cabeza en palacio, realmente pierdes la cabeza.
İnsan merak ediyor. Doğuyorsun, büyüyorsun, ölüyorsun.
Uno se pregunta, naces, creces, te mueres.
Sen ölüyorsun, ben ölüyorum, makinem ölüyor.
Y usted, y yo. Y mi máquina.
Benim parlak bir geleceğim var sen ise ölüyorsun
Tengo un futuro diáfano mas tú estás feneciendo.
O zaman yeterince alıştırma yapmışsındır... çünkü bu sefer gerçekten ölüyorsun.
Desde que era una niña los médicos me dicen que me estoy muriendo.
Sadece bu seferliğne, uygun bir şekilde ölüyorsun, aptal Türk.
Esta vez procura quedarte muerto, turco estúpido.
Sen ölüyorsun, oda buradan aksayarak çıkıyor.
Te mato a ti. Y ella sale de acá con una cojera grave.
Ama şimdi ölüyorsun, lütfen bağışla beni Blanche, bilmiyordum.
Pero ahora, que te estás muriendo, por favor discúlpame, no sabía.
Nesillerdir doğuyorsun ve ölüyorsun.
Nacerán y morirán generaciones.
Ton balığı açarken bile biryerini kesip ölüyorsun.
Te cortas abriendo una lata de atún y te mueres.
İlk ölenle sen de ölüyorsun.
Muere el primero, uno también se muere.
İyi ölüyorsun, Jack.
Mueres muy bien, Jack.
Ölüyorsun.
Te estás muriendo.
# Neden bilmiyorsun, ama denemek için ölüyorsun
Sin saber por que Te mueres por tratar
Köfte kızartıyorsun. Sonra 60 yaşına geliyorsun, ölüyorsun ve ne yapıyorsun?
entonces tenes sesenta años, mueres y ¿ qué estas haciendo?
Sıkıntıdan ölüyorsun.
estas aburridisimo.
Açmak için ölüyorsun, neden olmasın?
Se muere por abrirla, ¿ por qué no lo hace?
Ölüyorsun Wally.
Te estás muriendo, Wally.
Ölüyorsun, bir yere gideceğin yok.
No irás a ninguna parte.
Hamlet, ölüyorsun.
Hamlet, estás herido de muerte.
Ölüyorsun.
Se moría.
Ölüyorsun ve de arkadaşlarınla bir bira içmek için durmuyorsun, ha?
¿ Estás muriendo y ni siquiera te detendrás a tomar una cerveza con tus amigos?
Ölüyorsun.
Estás muriendo.
Nefes alırken ölüyorsun sanki.
Respiras pero te mueres.
Ölüyorsun zannettim. Aslında...
Pensaba que te estabas muriendo.
Ölüyorsun, Ritchie.
Vas a morir, Ritchie.
Eeesi, ölüyorsun.
Entonces?
Gerçekten ölüyorsun değil mi?
¿ Qué dice, coronel?