Ücret traducir español
2,180 traducción paralela
Şirketin belirlediği bir ücret alıyorum.
Hay una cuota autorizada por la empresa.
ne kadar bir ücret belirlenmişti?
¿ Y cuánto es esta cuota autorizada?
- Biri bana ücret olarak küçük mızmız ördekler vermişti.
Me pagan con patitos esponjosos.
Ayrıca, burada bir mezarlık olduğunu ve belediyenin ufak bir ücret karşılığında, ölen vatandaşımız için rahip ve mezar yerini ayarlamaktan mutlu olacaklarını ekledi.
El también dice que hay un cementerio aquí en la ciudad y la municipalidad estará feliz de arreglar, con una tarifa, una parcela y un cura para la difunta ciudadana.
Ufak bir ücret karşılığı, cesetleri onlardan alabiliriz.
Entonces, por una tarifa, usted podría ayudarles con eso.
- En düşük ücret ya da en düşük ücretin biraz fazlasına kabul edecek.
- Salario mínimo. O lo hará por salario mínimo y un poco más.
Tania ücret istiyor.
La Tania se hará cargo de todo.
Yöneticiler ve sendikalar birbirleriyle neredeyse hiç konuşmuyor üretim düzeyi yerlerde sürünüyor ve ücret dengemiz bir felaket.
¡ Los sindicatos y administraciones apenas se hablan! ¡ Niveles de productividad por el piso! ¡ Y nuestra balanza de pagos, catastrófica!
- Eşit ücret alana dek, evet.
- Nos concedan la igualdad salarial.
- Eşit ücret mi?
- ¿ Salarios iguales?
- Evet! İş çalışmaya gelince, yetenekleri ne olursa olsun, kadınlar daha az ücret alır.
Y a las mujeres se les paga menos por más especializadas que sean.
Doğru olan, her birimizin erkeklerle eşit ücret almaya hakkının olduğu.
¡ Todas nos merecemos la misma paga que los hombres!
- Oraya! - Kadınlara eşit ücret!
¡ Igualdad de salarios!
Kadınlara eşit ücret.
¡ Salarios iguales para las mujeres!
Emekçi kadınlara eşit ücret.
¡ Queremos salarios iguales!
Ford Dagenham'ın kadın işçileri eşit ücret mücadelelerini tepkilerini bugün Hükümet yerine taşıdılar.
Las huelguistas de Dagenham trajeron su protesta a Westminster.
Buraya bu yüzden geldim ve bence sendikam bu güzel ve cesur kadınların saç filelerinde Romalılara karşı beyhude bir ayaklanma yapan kraliçeleriyle eşit ücret mücadelelerinde ne pahasına olursa olsun arkalarındadır.
He venido aquí porque siento que mi sindicato, al apoyar a estas... estas encantadoras y valientes damas estas Boadiceas con redecillas de pelo que luchan por salarios iguales, pase lo que pase.
Kadınlara eşit ücret de doğru olandır.
La igualdad de salarios para las mujeres es lo correcto.
Eşit ücret bu.
¡ Es igualdad de salarios!
Eşit ücret sıradan bir haktır. Siz ikiniz bu kadar egoist, şoven bağnaz ve ahmak olmasaydınız bunu anlardınız.
¡ Salarios iguales es justicia común y si no fueran un par de chovinistas egoístas y tarados prejuiciosos se darían cuenta de eso!
Eşit ücret mücadelenizi tamamen destekliyorum, elde edeceksiniz de.
Yo apoyo la lucha por igualdad de salarios y la tendrán.
Bize gerekli olan şey eşit ücret alacağımız garantisi.
Pues necesitaríamos una garantía de que habrá igualdad salarial.
Bu arada da Ford'ta erkeklerin aldığına yakın bir oranda acil ücret artışı isteriz.
Y mientras tanto nuestros sueldos deben acercarse a los de los hombres, ahora.
Yani saat başı ücret alır.
Tiene una tarifa por hora.
Derneğimizi katılmak için aylık ücret ödemen gerekiyor.
Para unirse a esta asociación, deberá pagar una cuota mensual.
Geceyi burada geçirmeme müsaade ederseniz, ücret uygundur.
Acepto sus términos, si me fuera posible quedarme aquí esta noche.
Bir şey için ücret ödersem benim yöntemimle yapılmasını isterim.
Cobraré venganza a mi modo.
Bu iş için alacağın ücret iki yüz bin dolar. Yan ödemeler buna dahil olmayabilir.
Tu salario por este trabajo son unos $ 200.000, y puede que incluya o no beneficios.
Evet, sadece saatlik ücret ödediniz ama bütün gece kaldınız ve adam hiçbir şey ödemedi.
Sí, sólo pagó la tarifa por hora. Pero se quedó toda la noche y ese hombre no pagó nada.
Her zamanki ücret olmaz. Gece yarısı oldu.
De la cantidad normal, y una vez y media.
Burada özgürlük için ücret ödemeyiz.
Nosotros no pagamos por la libertad aquí.
Birinci sınıfım, bu da saatlik ücret aldığımı gösterir ve gerçekten pahalıyım.
Soy de mucha categoría, así que cobró por hora... Y cobró mucho.
Anlaşılan ücret iyi.
Parece que pagará bien.
Dolgun ücret, sınırsın fayda.
Mejor paga, más beneficios.
Oda başına ücret ödenir. Ama bu geceki ödemeyi almalıyım.
usted paga por habitación pero voy a necesitar el pago por adelantado por esta noche.
Şu elektrikli, hızlı arabalardan bir tane. Aylık ücret ve bir de ofis.
Quiero uno de esos coches eléctricos de alta velocidad, salario y una oficina.
Fakirlere yardım etmek için oldukça dolgun bir ücret alıyormuş.
Cobra honorarios accesibles para poder ayudar a los pobres.
Bunun için ücret alıyor musunuz, doktor?
¿ Me cobrará por esto, doctor?
Şimdi, geldiğiniz yoldan geri dönerseniz,... uşağa, park için ücret ödemeyeceğinizi söyleyeceğim.
Ahora, si vas a volver a la forma en que entró, Dejeme decirle que no paga estacionamiento.
- Araba için de ücret alacağım.
- Voy a tener que cobrarte el carrito.
Yeni görevler ve daha yüksek ücret karşılığı.
Con nuevas tareas y una mayor remuneración.
Arizona'da asgari ücret $ 7.25.
el salario minimo de Arizona es de $ 7.25.
Sana yarım günlük ücret vereceğim, çünkü ben lanet olası cömert biriyim. 98 00 : 13 : 26,439 - - 00 : 13 : 28,316 Ee Nuno, nasıl gitti?
Hoy sólo te pago medio día, ¡ Y tienes suerte, cabrón!
Haklısın. Haftada iki ücret. Ayda 250 dolar yapar.
Tienes razón. 2 pagos a la semana- - eso es $ 250 al mes.
Kesinlikle ve biletini ek ücret ödemeden başka bir güne aktarabilir.
- Por supuesto. Y podrá cambiar su boleto sin ningún costo adicional.
Ben de biliyordum ve ücret de iyiydi.
Él necesitaba un secretario personal, que supiera idiomas, y pagaba bien.
El değiştiren her kuruş para için Rocha bir ücret alıyordu.
Con que el dinero solamente cambiara de manos, Rocha, cobrara intereses.
Sizden uyuşturucular ve haftalık bir ücret dışında hiçbir şeyden vazgeçmenizi talep etmiyor Beatles için bu kişi başı 11000 $ civarında.
No es necesario que renuncies a nada, excepto drogas y el sueldo de una semana, en el caso de Los Beatles, alrededor de 11.000 libras por cada uno.
-... ekstra ücret ödemem gerekecek.
- me cobrarán.
İntihara meyilli bir aktrist ve psikopat bir yapımcı ile, asgari ücret karşılığı çalışmakta bir sakınca görmeyecek olan yönetmenlerin listesini yaptım.
Anoté a los directores a quienes no les molesta trabajar con una actriz suicida y un productor psicótico por una paga mínima.
Yillik ücret mi?
¿ Salario anual?