English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Ü ] / Üreme

Üreme traducir español

683 traducción paralela
- Hep üreme için yapılır.
Siempre es en nombre de la reproducción, de la proliferación.
Bu yumuşakçanın üreme oranı oldukça yüksek.
La fertilidad es muy elevada.
Evet bitkilerde oldukça karışık olan bir üreme biçimi.
La inconfundible técnica reproductiva de los vegetales.
Oxford ansiklopedisinde öyle yazar "Karşı cinsle ilişkiye girmeden gerçekleşen üreme."
"Reproducción sin la participación del sexo opuesto" dice el diccionario.
Bizim bilimci çocuklar diyor ki, eşeysiz üreme yapay olarak tetiklenebilirmiş radyoaktivite ya da bazı kimyasallarla falan.
Nuestros científicos me han explicado que la partenogénesis puede inducirse con radioactividad y algunos productos químicos.
İlk önceleri sadece üreme dönemlerinde yaptık.
Al principio lo hacíamos solo los días fecundos..
Bu yarıkürede üreme mevsimindeyiz.
Es la época de floración en este hemisferio.
Seçici üreme yoluyla ırkınızı geliştirme çabalarınız.
Intentaron mejorar la especie mediante la reproducción controlada.
Çok garip. Keşif heyeti raporları, üreme ve yiyecek için, ellerinde hayvan olduğu yönünde.
El registro de la expedición indica que tenían algunos para criarlos.
Organizma yeterince güç depolamış üreme işlemi başlatabilmek için.
Los cambios indican que el organismo almacenó suficiente energía para iniciar el proceso reproductivo.
Biz insanlar üreme ve yaşamakla ilgili saçma inançlara çok takıntılıyız.
Estamos demasiado obsesionados con la creencia... irracional en la reproducción y en la perpetuación.
Efendim, üreme döngümü düşman kızların önünde tartışmayalım!
Sr., ¡ no discuta mi ciclo reproductivo ante mujeres enemigas!
Kemikler, kaslar, tendonlar toplardamarlar, atardamarlar, böbrekler, ciğerler, kalpler mideler, üreme organları, tırnaklar, parmaklar gözler, burunlar, sinir sistemleri çeşitli refleksler...
Huesos, músculos, tendones, venas, arterias, riñones, hígados, corazones, estómagos, órganos reproductores, uñas, lenguas, ojos, narices, sistemas nerviosos, reflejos...
Burada kalan tek erkeksin. Anlarsın ya, üreme için.
Pues eres el único hombre que tenemos ahora, como un semental.
İlk olarak, beni köle üreme çiftliğine sattıklarında... bir insan olduğumu fark etmiştim.
Fue cuando me vendieron a la granja de cría de esclavos... Fue cuando me dije a mí mismo que yo era un hombre.
Eşsiz üreme.
Partenogénesis.
Şüphesiz Bayan Rose olsa, o dikkatli üslubuyla buna aynen şöyle derdi : Cinsel birleşme olmadan üreme.
Literalmente, como sin duda diría Miss Rose en su forma asidua, reproducción sin unión sexual.
Seçici üreme, değil mi?
¿ Crees que es reproducción selectiva?
- Yani üreme potansiyelin...
- Tu potencial para engendrar...
"Çocuklarınız, yeraltında uzun süre yaşamaktan kaynaklanan metabolik sorunların üstesinden gelerek Topeka'daki üreme işlevinin sürmesini ve bu günah dolu dünyayı Tanrı'nın yolunda yeniden kurmaya devam etmenizi sağlayacaktır."
El fruto de vuestros afanes hará posible que los ciudadanos útiles de Topeka superen los cambios metabólicos resultantes de meses de vida subterránea permitiendo mantener el liderazgo en el tránsito de volver esto una verdadera imgen de Dios.
Doğum, üreme ve ölüm, benim küçük.
El nacimiento, la reproducción y la muerte, mi pequeño.
Onun üreme organlarına dokunup dokunmadığınızı bilmiyoruz, ya da onun sizi, onu tutmaya zorlayıp zorlamadığını.
No lo sé si usted tocó sus genitales o si él obligado a que la sostiene.
Tek çekirdekli üreme.
La reproducción "mononuclear".
Radyasyon, kontrollü üreme.
Radiación. Reproducción selectiva.
Bir sabah uyanıp da "Lanet olsun, üreme organıma bir haller olmuş" denmez.
No te levantas una mañana y dices, "Rayos, hay algo aquí que no funciona."
Mükemmel bir üreme alanı.
Un caldo de cultivo perfecto.
Bir topluiğne başından büyük olmayan bütün bu medusalar eşeyli üreme içermeyen bir süreç sonunda oluştular.
Todas estas medusas, no mucho mayores que la cabeza de un alfiler, fueron producidas por un proceso que no involucraba al sexo.
Bu eşeyli ve eşeysiz üreme yöntemlerinin üremede nesiller arasında değişmeli olarak kullanılması bu canlılara ve akrabalarına büyük çeşitlilik sağlamıştır.
Esta alternancia de generaciones entre métodos de reproducción sexual y asexual... ha dotado a estas criaturas y otras relacionadas de un amplio espectro de variedad.
Gövdenin her iki yanında beslenme ve üreme konusunda uzmanlaşmış polipler bulunur.
En cada lado del tallo existen pólipos especializados en alimentación y reproducción.
Hayat, sadece üreme ve evrime olanak sağlayacak kadar karmaşık bir tür kimyadan ibarettir.
La vida es sólo química lo suficientemente compleja...
Pekala, özetleyecek olursak, aynı şey daha karmaşık canlı türlerinin üreme organları için de geçerli.
De un modo abstracto, lo mismo se aplica a los órganos reproductores de seres mas complejos.
Sex olmadan üreme fikrini ilk önce kim ortaya atmıştı?
¿ quién fue la primera persona que sugirió la reproducción sin sexo?
Kendi kendine üreme diye birşey duydunuz mu?
¿ Habéis oído hablar de la partenogénesis?
Eşeysiz üreme.
La reproducción virgen.
Nedir bu eşeysiz üreme?
¿ Qué es esa "reproducción virgen"?
Bizim üreme yöntemimiz en mükemmel olanı.
Nuestro método de reproducción, que es el más perfecto.
Akciğer sistemini, üreme organlarını, her şeyini inceleyeceğim.
Por supuesto. Quiero estudiar su sistema pulmonar... sus órganos de reproducción, ¡ todo!
Sizin bildiğiniz anlamda üreme sürecini anlıyorum.
Estoy enterado de cómo realizáis proceso reproductivo.
Oh, lütfen, köpek düşünmekten aciz üreme şöyle dursun.
Por favor. Ese perro no sabe pensar, y menos reproducirse.
Seksin kutsal gizeminden bahsediyorum, Hall. Bir adamla karısı arasındaki üreme olayından.
Yo hablo, Hall... del sagrado misterio del sexo - el acto de procreación... entre un hombre y su esposa.
Seminifer tüpçükler üst dudak, alt dudak, borular vulva ( dişi üreme organının dış kısmı ).
Seminiferous tubules... labios mayores y menores, conductos... la vulva.
Bir hafta içinde ortaya çıkmazsa, kiralık katil tutup seni avlamalarını sağlayacağım, yakaladıklarında üreme organına olacakları bilmek istemezsin.
Grant, si no encuentro a Joanna en una semana, voy a contratar a un grupo de mercenarios para que te atrapen y te corten las partes prominentes de tu cuerpo. ¿ Está claro?
Burası üreme havuzu değil. Ben disiplin isterim.
Esto no es una sauna, quiero disciplina.
- Kaptan, mikrobeyin, üreme evresi sırasında... inanılmaz bir enerji harcıyor.
- Capitán sabemos que el micro cerebro consume muchísima energía en su ciclo reproductivo.
Tur esnasında lütfen sanatçıları ürkütmeyin çünkü böyle bir sarsıntı üreme alışkanlıklarını bozabilir.
Durante la visita, por favor, no asusten a los artistas, puesto que pueden alterar sus hábitos de apareamiento.
300 yıl sonra ise, cinsel yolla üreme kavramının tamamı bize iğrenç görünüyor.
Ahora, después de 300 años, la idea de reproducirnos a través del sexo nos causa repugnancia.
Emin olabilirsiniz Bay Smear, üreme yıllardır biyoloji müfredatında var.
Le aseguro, Sr. Smear, que la reproducción sexual forma parte del plan de estudios de biología desde hace muchos años.
Çiçekler bitkinin üreme organlarıdır, çoğunlukla hoş kokulu ve açık renklidirler.
Flor es una planta con órganos reproductores, usualmente odorifera y de brillantes colores.
Tek ilgilendikleri kendi üreme hürriyetleri ve arka cepleri.
¡ No les importan las mujeres latinas, y todo lo que les interesa es su propia libertad reproductiva y sus agendas!
Bence bu, insanların üreme arzusu için de bir etmen.
Debe estar relacionado con el deseo humano de procrear.
Peki ya üreme organlarına ne denir?
¿ Cómo se le dice al sexo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]