Üzülme traducir español
1,280 traducción paralela
Piskoposun için bu kadar üzülme.
No te aflijas por tu obispo que no era inocente.
Yeni bir kağıt al. Bu kadar üzülme.
Cómprate un periódico.
Hayır, üzülme.
No te preocupes.
Mike, üzülme. her şey yoluna girecek.
Mike, no te preocupes. No va a pasar nada, te lo prometo.
Daha fazla üzülme bu konuda diye?
- Sé que no te molestará como antes.
Laius gibi bir hayvanı ben bile durduramadım. Daha fazla üzülme.
Con una bestia como Layo ni yo misma pude impedirlo... de modo que no te inquietes más.
Benim için üzülme.
No te pongas triste por mí.
- Hayır hayır hayır üzülme tatlım.
No te enfades.
Kendin için bu kadar üzülme.
¡ No sientas lástima por tí!
"Ama üzülme".
" No te preocupes.
Eğer birşey anlamazsan üzülme çünkü sen yeni başladın.
No importa si no entiendes nada.
Onun için üzülme.
- Estará muy bien allí.
Fazla üzülme.
Bien, no lo tomes tan mal.
Boş yere benim için üzülme.
Bueno, no se vaya perdiendo su lamento de mí.
Yani annemle babam hemen burada uyumana izin vermezse üzülme.
No te preocupes si mamá y papá no te dejan dormir aquí desde el principio.
Quark, üzülme. Yardım için burdayım.
Eso o cerrar el negocio.
Hiç üzülme belediye yapar!
¡ Imposible!
Sürtük için üzülme. Ver o lanet şeyi bana.
No te preocupes por esa perra, dame el maldito control...
Jackie, üzülme. - Arayacaklar.
Jackie, no te preocupes.
Uçağı olan biri için asla üzülme.
Nunca sientas lastima de un hombre que tenga un avion.
Uçağı olan bir adam için asla üzülme.
Nunca arrepentirse por un hombre dueno de un avion.
- Hayır, hayır bunun için üzülme.
- No, no te preocupes.
Tamam, üzülme.
Bueno, no os preocupéis.
O yüzden Illinois Çocuk Güzellik Kraliçesi için üzülme.
Así que no andes sintiendo pena por Miss Adolescente de Illinois.
Bukadar üzülme, Edward. Bende senin gibi bu fotoğrafla ikna olmuşdum.
No estes triste, Edward.Me habías convencido con esa foto.
Eşime dedim ki "tatlım, üzülme Howard Jr. şu anda bir kavanozun içinde ama onu oradan alacağız ve onu eve götüreceğiz, önümüzdeki hafta da onu arabasında hayvanat bahçesine götüreceğiz".
Y le digo a mi mujer, "Cariño, no te preocupes porque Howard Jr. esté en un tarro de formol. Vamos a sacarlo de aquí, y nos lo llevaremos a casa, y la semana que viene lo llevaremos al zoologico en su cochecito." Oh, por favor!
Sen üzülme.
No te preocupes.
Angel için çok üzülme ama.
No sientas pena por Ángel.
Eğer diğer çocukların sana ısınması biraz zaman alırsa sakın üzülme.
No se preocupen si le lleva a los otros chicos un poquito mientras se preparan a ustedes.
Jerry, hadi ama. Bunun için üzülme. Her zaman gelecek bir bahar olacak.
Jerry, vamos, siempre habrá otra primavera.
Bu kadar üzülme, Homer.
No te lo tomes tan a pecho.
Benim için üzülme anne.
No sientas pena por mí, mamá.
Ah üzülme Stan, belki de gerçekten bir ibne olduğun içindir.
Porque luces como un tonto.
Sadece şunu bilmeni isterim ki... Sakın üzülme baba, Sen elinden geleni yaptın.
Sólo quiero que sepas que está bien.
Onlar da burayı çok severlerdi. Hadi üzülme artık.
Esto les habría encantado.
Sen üzülme, tamam mı?
Yo cuidaré de todo. No te preocupes.
- Hayır, üzülme.
- No, no lo sientas.
Benim için üzülme.
No te lamentes por mí.
Ama üzülme, 100 dolar verirsen laneti kaldırabilirim.
Por 100 dólares, la podemos eliminar.
Tatlım, üzülme.
Oh, querida, no se preocupe.
Birşey kırarsan, üzülme sakın.
Si rompes algo, tranquilo.
Ve üzülme... hiç bir şey için.
Y no te preocupes... por nada.
Bunun için üzülme.
No le des importancia.
Haydi, sakın üzülme.
Vamos, no estés triste.
Başlangıç için böyle, üzülme Penny... iğer bir önemli göreve atandım.
Por el momento sí, pero no te preocupes, Penny me reasignaron a otro caso importantísimo.
Tatlım, lütfen üzülme.
Cielo, no te amargues.
Bunun için üzülme.
Todo irá bien.
Sakın üzülme.
Por favor, no te preocupes.
Benim için üzülme, iyi olacağım.
Estoy bien.
Hadi, üzülme.
Está bien.
- Yok, üzülme.
Oh, no lo sientas, no.