Üzüyorsun traducir español
217 traducción paralela
Carlo'yu üzüyorsun!
Estás mareando a Carlo.
Carlo'yu üzmüştün, şimdi de Irene'i üzüyorsun.
Primero Carlo y ahora molestas a Irene.
Beni üzüyorsun.
Usted me deprime.
Bazen bu şekilde dırdır ederek beni gerçekten üzüyorsun.
Me sacas de quicio cuando te pones tan pesada.
Zavallı kaptanı üzüyorsun.
Asustando al pobre Capitán.
Beni üzüyorsun.
Me haces daño.
- Komutan, Sen anneyi üzüyorsun.
- ¡ Mariscal! - Vas a hacer llorar a Carmela.
Beni gerçekten üzüyorsun.
Me entristece mucho.
Modi, beni çok üzüyorsun.
Modi, me das un disgusto.
Beni üzüyorsun!
¡ Socorro!
- Beni niçin böyle üzüyorsun?
- ¿ Por qué hacerme sufrir?
Ama yine de üzüyorsun.
Pero lo haces, Alfie.
Beni üzüyorsun.
Me preocupas.
Beni hep üzüyorsun Thomas.
Sois una gran preocupación para mi, Thomas.
Her gün çalışıyorum, Cumartesi aksamları içmeye çıkacağım, beni üzüyorsun.
Trabajo todo el día, y todos los sábados por la noche que salgo a tomar una copa, me fastidias.
- çocuğu hep böyle üzüyorsun.
- ¡ Joder al crío de esta forma!
Yok yere hep kendini üzüyorsun.
¡ Te preocupas por nada! ¡ No!
Boş yere kendini üzüyorsun.
Te sobresaltas por nada.
Neyse, bence insanları üzüyorsun.
No obstante, creo que disgustas a la gente.
Niye üzüyorsun babanı!
¿ Por qué lo mortificas?
- Onu üzüyorsun, Manny. - Sus, lütfen, Kelly!
La estás poniendo nerviosa.
Bu durumda bana laf düşmez ama kendini çok üzüyorsun.
No es asunto mío, pero creo que te preocupas demasiado.
Kalleşin tekisin, biliyorsun değil mi? Beni üzüyorsun, Sidney.
Tus palabras me resbalan Sidney
- Bizi üzüyorsun. Evet.
Qué estoy haciendo con mi carrera?
Anneni çok üzüyorsun, biliyor musun?
Tu madre está muy decepcionada contigo, ¿ sabes?
- Böyle yapmamalısın, üzüyorsun beni.
- No deberías hacerlo. Me siento mal.
Beni üzüyorsun, Cameron.
- Se que no. Me ofendes, Cameron.
Beni üzüyorsun.
Me das pena.
Neden beni üzüyorsun Ciro?
¡ Ay, Ciro! ¿ Por qué me haces sufrir así?
- Beni üzüyorsun, Ray. - Evet.
Me entristeces.
- Onu ve bebeğini üzüyorsun.
- Alteras a tu hija y al bebé.
- Beni üzüyorsun!
- ¡ Me estas deprimiendo!
Beni üzüyorsun Peg.
Peg, eso duele.
Kendi kendini üzüyorsun.
No se torture.
Buraya gel. Kaptanı üzüyorsun.
Estás deprimiendo al Capitán.
Neden benden habersiz evden ayrılıp beni üzüyorsun?
¿ Por qué hiciste todo esto para hacerme sufrir?
- Onu daha da üzüyorsun.
- La estás haciendo enojarse más.
Onu üzüyorsun!
¡ La harás sentir mal!
Beni üzüyorsun.
Es triste ver que no.
Jack, bak anneni üzüyorsun. İzci toplantısına gidelim de, o da dinlensin.
Jack, creo que tú mamá está molesta, vamos a los Scout y dejémosla descansar.
Onu da üzüyorsun.
La enojaste a ella también.
Kendini kendini üzüyorsun.
Te gusta compadecerte de ti mismo.
Anneni üzüyorsun!
Has trastornado a tu madre!
Beni üzüyorsun, Skippy.
Me pones triste, Skippy.
Ama en azından gördüğüm kadarıyla... kendini o kadar çok üzüyorsun ki bu seni nerdeyse sakat birine çevirdi.
Pero por como veo las cosas, al menos... Creo que comienzas a sentir lástima por ti, casi como alguien incapacitado.
Beni üzüyorsun.
Me afliges.
Neden bunun için kendini üzüyorsun?
Exacto, estoy enamorado de ti.
Onu üzüyorsun.
¿ Quieres ser una buena esposa?
Neden kendini bu kadar üzüyorsun?
¿ Por qué está tan disgustado?
Bak işte onu üzüyorsun!
¡ Estas poniendo nerviosa a tu hermana!
- Elise, beni üzüyorsun.
Esto me duele.