English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Islak

Islak traducir español

2,813 traducción paralela
Hala ıslak.
Ellos todavía están húmedas.
Kendimi, ıslak, sıcacık bir battaniyenin altında gibi hissediyorum.
Me siento como si estuviera bajo una cobija húmeda y caliente.
Marcy, tanıdığım en ıslak kadındır.
¿ Hola? Os diré que Marcy es la mujer más humeda - que conozco.
Önce şöyle unda güzelce çevirip ıslak noktasını buluyorum.
La ruedo primero en el piso para encontrar donde esta húmedo.
Ama hala ıslak.
Pero está todavía húmedo.
Ayrıca ona ıslak fırın eldiveni gibi bir şey verdin.
Y le has dado algo que parecía un guante de cocina mojado.
Eskiden sabahları duş alırdım ama evden ıslak saçlarla çıktığımda hava soğuksa boynum tutuluyordu.
Solía ducharme por las mañanas, pero cuando salia de casa con el pelo mojado y hacía frío fuera, me dolía el cuello.
Neden su ıslak değil ya da kum kuru değil demiyorsun?
¿ Por qué no me dices que el agua no moja y que la arena no es seca?
Yaparsın. Yaşlısın Ellerin soğuk ve ıslak... ve nefesin kokuyor.
Eres feo, viejo, tienes las manos húmedas.
İçinde kav olan ıslak ayrık otu demeti bulduk.
Encontramos paja húmeda en varios sitios.
Ayaklarımı ıslak kuma sokmayı.
Meter los pies en arena mojada. Tiene que estar mojada.
Bizonlar onun sudan çıkıp gelmesini beklemiyorlar,... o biçime, o ıslak kokuya, sürüden ayrılan hayvanları panik içinde bırakması için hesaplanmış yaklaşma biçimine hiçbiri anlam veremiyor.
Ellos no esperan que los sorprenda en el agua, ellos no captan ese aspecto, ese olor a humedad, ese calculado acercamiento, planeado para causar pánico en los rezagados.
Cildi ıslak olduğu için yumuşak.
La piel está macerada.
Yeşil çimenler ve ıslak bir sapka.
Algunas praderas y un sombrero lleno de lluvia.
O neden ıslak? Ben tamamen sorumluluk sahibiyim.
Soy muy responsable.
O kıyafetlerimiz ıslak olsaydı olurdu, değil mi?
Eso es si nuestra ropa estuviera mojada, ¿ no es así?
Dilini ıslak dudaklarında gezdirdiğinde, bacaklarını da iki yana ayırdı.
"Mientras pasaba la lengua por sus labios, abrió los muslos lentamente".
Zaten ıslak görünüyor, jöle kafalı.
Si siempre parece mojado con tanta gomina.
Sen neden bu kadar ıslak ve kirlisin?
¿ Por qué estás tan mojada y sucia?
Pek ya saç fırçası neydi ıslak mendiller neydi...
Pero, ¿ qué pasa... qué pasa con el cepillo del pelo? ¿ Y esos algodones con alcohol?
O zaman bir resmini çek. Çünkü birazdan ıslak sıçana dönecek.
Toma una foto, porque pronto ella parecerá una rata ahogada.
Sana ne anlama geldiğini söylemişti, ıslak toprak kokusu hatırladın mı?
Te dijo lo que significaba, las gotas que se producen... ¿ Recuerdas?
Amma ıslak elin var be.
Tu mano está muy húmeda.
Vatandaşlardan, kendinizi her türlü korumanız isteniyor ve yetkililerin yaratığın hemen yakınını isimlendirdikleri ıslak bölgeden uzak durun.
Vamos! Se les pide a los ciudadanos utilizar cualquier protección posible y evitar las inmediaciones de la criatura lo que las autoridades llaman "la mancha de humedad"
Bayanlar, ıslak pantere hoşgeldiniz.
Señoritas, bienvenidas al club'La pantera mojada'.
Islak köpekler gibi kokacağız daha doğrusu ıslak fahişeler gibi.
Y se nos mojará el perro... o más bien... las perras.
- Neden bu ıslak?
- ¿ Por qué está mojado esto?
Tükürüğün nedeniyle ıslak.
Está húmeda por la saliva.
Dert ettiğim tek şey yerlerin ıslak olması.
Lo único que me importa es que el suelo está mojado.
Ve onu tekrar ıslak görmeyeceğim.
Y no quiero verla mojada de nuevo.
Burada sahip olduğumuz şey, günümüz bilgisayarlarıyla simüle edebileceğimiz her şeyden çok ama çok daha karmaşık ; gerçek, ıslak, pelte gibi nöronların bütün karmaşıklıklarıyla kültür kaplarımızda olması.
Lo que tenemos aquí en nuestros placas de cultivo con neuronas verdaderas, vivas, húmedas, blandas con toda su complejidad, es inmensamente mucho más complicado que cualquier cosa que podamos simular en los ordenadores de hoy.
Sonuç olarak hepimiz ıslak ve tehlikeliyiz.
Detalles, amigo. El punto es que estamos mojados... Y... es peligroso
Soğuk ve ıslak bir şeyler olsun, ayrıca sen ısmarlarsın.
Algo frio, húmedo y de 10 centavos.
Şu ıslak kıçlı zalimi hemen enseleyelim derim ben.
Yo digo que atrapemos su mojado trasero ahora.
Çok sevinç getirdi ne zaman ayrıldı Sicilia ve ıslak kıyılar.
Trajo mucha alegría cuando partió hacia las orillas húmedas de Sicilia.
Hastayken, uzun bir yürüyüş yapmak, hem de ıslak ormanda... Harika bir fikir.
Así que, andar a través de la densa, húmeda selva cuando estás enferma... es una idea genial.
Sakın ıslak yerlere basma.
No pises el suelo mojado.
Uzan. Bak, ıslak bir havlu var.
Descansa y te refrescaré un poco con unta toalla.
* Isınmış, ıslak ve gür olduğu * * Sihirli bir şeyler olmalı suda *
Cálido, húmedo y salvaje, debe de haber algo en el agua.
Ben ıslak bez alıp gelim.
Voy a por un trapo húmedo.
Benimde ıslak be... Manuel, puedes limpiar los pantalones de senor dunbar? Hayır, Manuel...
Necesito una... No, Manuel...
Charlton Heston'ın ıslak rüyaları bu olmalı
Esto debe ser el primer sueño húmedo de Charlton Heston.
Sadece bir kez ıslak saçla geldim.
¡ Una vez fui con el pelo mojado!
Bu ıslak mendil, Jeff.
Es una toallita húmeda, ¡ Jeff!
Ayrıca ıpıslak geldi.
Y ella estaba empapada.
Şu hep ıslak olan kova.
El cubo siempre-mojado.
Çünkü Herb sana ne zaman baksa seni çıplak ve ıslak hayal ediyor.
Eso se debe a que cada vez que Herb te mira, está haciendo de cuenta que estás mojada y desnuda.
- Bu ıslak.
- Está mojado.
Beni çok ıslak yapıyor.
Me pone tan húmeda
Sonuç olarak hepimiz ıslak ve tehlikeliyiz. Detaylara bak dostum.
¿ No morían todos en "La tormenta perfecta"?
Hâlâ ıslak.
Todavía húmedo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]