English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Ş ] / Şanslıydık

Şanslıydık traducir español

452 traducción paralela
Şu ana kadar şanslıydık
Hasta ahora hemos tenido suerte.
- Şanslıydık.
- Tuvimos mucha suerte.
Sanırım biz bu çocuklardan daha şanslıydık.
Eso sería porque la dejaban. - No. Tuvimos una infancia más feliz que estos niños.
- Hayır efendim, ama şanslıydık.
- No, señor, pero tuvimos suerte.
Şanslıydık.
Hubo suerte.
Şanslıydık.
Dije que tuvimos suerte.
- Sanırım bunu resmî işleme koymayarak şanslıydık. - Öyle.
- Suerte que no era oficial.
- Oğlum, şanslıydık.
- Muchacho, tenemos suerte.
İkimizinde şu anda sakalı olduğu için çok şanslıydık
Sabe, es bueno que los dos tengamos barba.
Biz şanslıydık oğlum, ama Old Yeller değildi.
Fue una suerte para nosotros, hijo, pero no para Old Yeller.
- Bence baştan sona şanslıydık.
Yo diría que tuvimos suerte. Sí.
Şanslıydık.
Fuimos afortunados.
- Sanırım çok şanslıydık.
- Supongo que tuvimos suerte.
Çok şanslıydık.
Es una suerte.
Senin durumunda biz şanslıydık. Er Ackerman'ın davranışlarının sebepleriyle ilgili Araştırmayı yeni bitirdim.
Acabo de terminar una investigación sobre la razón del comportamiento de Ackerman.
Buraya kadar şanslıydık.
Nos ha ido bien.
- Biz şanslıydık.
- Hemos tenido suerte.
Bugün şanslıydık.
Hoy tuvimos suerte.
Doktor bir arkadaşım var. O yüzden şanslıydık.
Verá, el médico es amigo mío, así que hemos tenido suerte.
Biz şanslıydık.
Hemos tenido suerte.
- Bugün çok şanslıydık.
Hemos tenido suerte esta tarde. Si.
Doğrusu şanslıydık.
Otros no tuvieron esa suerte.
Atlamakla şanslıydık!
¡ Menos mal que saltamos!
Bu mevsim güller açısından çok şanslıydık.
Hemos tenido muy buena suerte con las rosas este año.
Size sahip olmakla şanslıydık.
Hemos sido afortunados.
Şanslıydık.
Hemos tenido suerte.
Sizin davanızda şanslıydık.
- ¿ Qué? ¿ No van bien las cosas?
Bu kez çok şanslıydık.
Hemos tenido mucha suerte... esta vez.
Geçen sene, Estelle ve ben alıyorduk fakat kurtulurken şanslıydık.
El año pasado, Estelle y yo nos chutábamos... pero tuvimos la suerte de dejarlo.
Şimdiye kadar şanslıydık.
De momento tenemos suerte.
Ama belki de biz sadece şanslıydık.
Pero quizá sólo tuvimos mucha, mucha suerte.
Neyse ki şanslıydık. Ama gerçekten Alfredo kızın sana körkütük aşık olduğunun farkında değil misin?
Parece que está fuera de peligro, pero, hijo,
Bu yeni dünyada çocuklarımızın sahip olamayacağı güzel bir çocukluğumuz olduğu için şanslıydık.
Tuvimos suerte de tener una infancia... y no estábamos seguros de que nuestros hijos la tuvieran.
Bunu almakla şanslıydık.
Tuvimos suerte al conseguirlo.
Radyodaki ilk işimi Paul Stewart'tan almıştım... Ve daha sonra merkür'de o da bize katılığı için şanslıydık.
Paul Stewart me dio mi primer trabajo en la radio y tuviste la suerte de que se nos uniera más tarde en la Mercury.
- Ya tabi, şanslıydık.
- Oh, tenemos suerte...
Bu kez şanslıydık.
Esta vez hemos tenido suerte.
Şimdiye kadar şanslıydık.
Hasta ahora tuvimos suerte.
Şanslıydık.
Tuvimos suerte.
Biz ise şanslıydık.
Nosotros hemos tenido mucha suerte.
Tanrı bilir daha şanslıydık.
Dios sabe que hemos sido muy afortunados, hasta ahora.
Jip bulduğumuz için şanslıydık çünkü bir gün önce elimizdeki tek jip bozulmuştu.
Tuvimos suerte de conseguir un jeep, ya que, el día antes, uno que teníamos se había estropeado.
Biliyor musunuz, diğer taraftan bakacak olursak, Kaptan, Sanırım çok şanslıydık.
En cierto sentido, somos afortunados, capitán.
Kötü bitebilirdi, ama şanslıydık.
Eso podría haber resultado mal, pero fuimos afortunados.
Şanslıydım ki... o bir kılıç değildi.
Tuve suerte de que no fuera una espada.
Kodesten çıkınca onu bulduğum için şanslıydım.
Tuve suerte de encontrarla cuando salí.
- Biz şanşlıydık.
- Hemos tenido suerte.
Bizim köyümüz, şanslıydı, çünkü biz, bazı yiyecek stoklarını sakladık, bu yüzden kış boyunca, yaşamayı bir şekilde başardık.
Nuestra aldea tuvo suerte, porque almacenamos alguna comida asi logramos de alguna forma resistir el invierno.
Bu gece şanslıydık.
Y hemos tenido suerte.
Biz şanslıydık. Çocuk yatağın altına gizlenmişti.
Contuvimos la respiración con excitación.
Ve ben gerçekten şanslıydım. Ama artık yetmiyor.
Fui realmente afortunado, Solo que no lo suficiente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]