Şaşkın traducir español
1,723 traducción paralela
Polisler şaşkın, ama sanki üzerinden bir şey geçmiş gibi.
Los policías están todos anonadados pero es casi como si algo le hubiese pasado por encima.
Bu yeni bir seri cinayetler zinciri mi, yoksa şaşkın bir manyağın işi mi?
Es este otro crimen de juergas, o el trabajo de algún maníaco alienado?
Bu yerin şaşkınlığını çabuk atlatmaları için yeni mahkûmlara veriyorlar.
La mayoría de las nuevas prisioneras la toman para lidiar con el shock de este lugar.
Yardım çağırmamış ve o anda çok şaşkın hatta kafasının karışık olduğunu iddia etmiş.
Que no solicitó ayuda, Y afirmó estar desorientado y confuso.
Mesajlarını aldım. Çok şaşkındım.
Estoy tan abrumada.
Açıkçası Jenny, çok şaşkınım.
La verdad es, Jenny, que estoy desconcertado.
Senden ne kadar hoşlandığım konusunda biraz şaşkınım, ama bunu yapamam.
Me sorprende cuánto me gustas. Pero no puedo hacerlo, eres una ramera.
Şaşkın bakışından belli oluyor.
No mientas. Me doy cuenta por tu cara.
Şaşkın, biraz azmış, azıcık korkmuş.
Sorprendido, un poco excitado, algo temeroso.
Elbette benim, şaşkın.
Por supuesto, tonto.
Dolayısıyla Buda'ya sığındığımızda şaşkınlık ve acımızın tamamen farkında olarak bize rehberlik eder.
Por lo tanto, cuando llamemos a Buda, él nos guiará, para aliviarnos nuestra propia confusión y sufrimiento.
Burada çomakladıkları karınca yuvası için endişelenmelerini sağlayacağım ki yaşlı adam yörüngede belirince şaşkın ve dağınık olsunlar.
Hacerlos preocuparse por el hormiguero que han revuelto aquí abajo para que estén distraídos y fuera de sitio cuando el Viejo aparezca en órbita.
Hiçbir şey. En az sizin kadar şaşkınım.
Estoy tan desconcertado como tú.
Seni şaşkın, burası İngiltere.
Necia. Esto es Inglaterra.
- Yerine koy onu, seni şaşkın.
- Guarda eso, tonta.
Halk sokaklardaki molozların bu kadar hızlı bir şekilde kaldırılmasından dolayı şaşkın.
El público está asombrado por cuán rápido los escombros han sido quitados de las calles.
Sizin sürdüğünüz o parfümün daha fazlasını, Çünkü cidden, beni şaşkına çeviriyor.
Más que ese perfume que usas, porque en serio, me hace enloquecer.
Franz Ferdinand'ın çok meşhur bir rock'n roll grubu olduğunu öğrendiğimdeki şaşkınlığımı düşünün.
Imaginad mi sorpresa al saber que Franz Ferdinand era el nombre de un grupo de rock muy famoso.
- Millman kırmızı şarap deviriyordu ve masum çocuğu ve onun sözleriyle "Oğlu kadar deli olan" şaşkın annesini uzunca azarladı.
"Millman había estado engullendo vino tinto... y estalló abusando verbalmente del inocente niño y la sorprendida madre, a la que calificó de" tan loca como su hijo ". - ¡ Yo no dije éso! - Alguien lo hizo.
İnsanlar buraya gelip de, buranın eskiden domates tarlası olduğunu duyduklarında şaşkına dönerler.
Cuando la gente viene aquí se maravillan al saber que este era solo una terreno llano de tomates
Sizler kadar şaşkın durumdayım.
Estoy tan perplejo como vosotros.
Peki o pisliği gördüğü için Max, şaşkın mıydı?
¿ Max parecía sorprendido de ver el lío que había ahí?
Bu yüzden Randy bana şaşkınlığını söyleyemiyordu şimdiye kadar gördüğü en güzel odaydı.
Por lo tanto Randy no me pudo decir cuando se distrajo por la pieza más bella que el jamás hubiese visto.
Hey, şaşkın, neyi bekliyorsun?
Oye, ¿ qué esperas?
İnan bana en az senin kadar ben de şaşkınım.
Créeme, estoy tan sorprendida como tú. Pero aún voy a depilarme las piernas.
Bayan Kinkella şaşkınlığınızı anlıyorum.
Sr. Kinkella, comprendo su confusión.
Daima şaşkın.
Por siempre preguntándonos.
Cooper'ı hiç bu kadar şaşkın görmemiştim.
Nunca había visto a Cooper tan aturdido
Şaşkınmı? Bence şaşkın falan değildi.
Aturdido, no creo que esté aturdido
Bunların hepsi Landy Clarke tarafından yapılan ve şaşkınlık yaratan, muazzam bir vuruş sayesinde gerçekleşti. Ve Pantherlar oyuna geri dönüyor.
Conseguido gracias a un tremendo golpe de Landry Clarke que provocó que se perdiera esa bola y los Panters están de nuevo en el juego.
Bilgisayarın o kadar uğraşıp bu kadar satış yapmasına rağmen sizlere, rakibini alt üst eden, şaşkına çeviren adamı, yani.. ... Dwight Schrute'u takdim etmekten onur duyarım, hem de tam 52 top kâğıt farkıyla!
Después de numerosas apuestas a que la computadora le ganaría a todos los vendedores estoy muy feliz de anunciar que nuestro Dwight Schrute ha batido a su enemigo electrónico, por ni mas ni menos que 52...
Sesim şaşkın geldiği için yanlış anlama.
Bueno, no te ofendas si parezco sorprendido.
- Şaşkın bir oğlan değil.
- No es un chico perdido.
Sean'in karısı ile görüştüm, Keri bizim gibi o da çok şaşkın.
Acababa de hablar con Keri... Es la esposa de Sean. Está devastatada.
Dinle, açıkçası Olivia'yla öpüştüğünüzü öğrendiğimde yaşadığım şaşkınlığa oranla,... buna gösterdiğim tepkiyi kaydetmemelerine daha çok sinirlendim. Çünkü bunun reytingler açısından harika olacağını düşünüyordum.
Mira, admito que me sorprendió saber que Olivia te besó primero y estaba todavía más enojado porque mi reacción no la tomó la cámara, porque creo que hubiese sido brillante para la televisión.
Cameron'un şok terapisi hastalarını şaşkın ve zarar görmüş halde bırakıyordu.
Así como la terapia de Shock de Cameron dejó a sus pacientes confundidos y abatidos...
Yürüdüğümüz yeri hayal ettiğimiz, hayal ettiğimiz yere yürüdüğümüz için her zaman yolunu yitirmiş ve şaşkınızdır.
Y como soñamos adónde caminamos y caminamos hacia donde soñamos, siempre estamos perdidos... aturdidos.
Eski evlerde yaşayanlar da yolunu kaybetmiş bir uyurgezeri içeri alıp o şaşkın uyanana kadar kalmasına izin vermelidirler.
Y los que viven en las viejas casas siempre deben recibir a los sonámbulos... deben dejar que se queden hasta que se despierten.
İlk kez Sovyetlerin duşunda bir süper yıldızla tanıştım. Anatoly Firsov buharın içinden çıkınca şaşkına dönmüştüm gövdesini kaplayan köpük haricinde çıplaktı.
La primera superestrella que conocí fue en las duchas soviéticas, deslumbrado por Anatoly Firsov cuando emergió entre el vapor, desnudo salvo por la espuma que cubría su torso.
- Şaşkınım.
Estoy perdido.
İlk turlarında, multi-milyonerler kıs kıs gülerken, şaşkın insanları ortaya atıyoruz.
Estamos en las rondas preliminares. Exhibimos a cuatro pasmados para reírnos de ellos y hacernos millonarios.
Evet. Bir çift şaşkın kedi yavrusu gibi.
Sí, como un par de gatitos confundidos.
Kızlar da çok şaşkın.
Son todos muy molestos.
Sizin kadar şaşkınım.
Estoy tan impresionado como tú.
"Bölüştürme yerine kümeleştirme yapmışlar." Sonra yüzünde çok havalı, tuhaf, gıcık ve şaşkın bir ifade oluyor.
"Y usaron clusters en vez de sectores fisicos para las particiones", y entonces tu cara se pone toda rara arrugas como de confusión y molestia, como...
Biraz sok ve saskınlıkla paranızın nasıI harcandığını görün.
Un poco de shock y temor en su honor. Mire como su dinero está siendo gastado.
Hiç şaşkın değil Biraz şaşkın
Sopresa moderada
Şaşkınlıklarını hissediyorum.
Siento la confusión...
Tek başına şaşkın olan sensin.
Eres tú el que está impresionantemente solo.
Şaşkın şaşkın bakmayın.
No pongas esa cara.
Biraz da şaşkınım.
Y una pequeña sorpresa.