Şey efendim traducir español
3,185 traducción paralela
Hiçbir şey efendim.
Nada, señor.
Sizin gerçekten ihtiyacınız olan şey efendim ; gerçek benimse gerçekten ihtiyacım olan ; bir iş.
Tú necesitas saber la verdad. Y yo necesito un empleo.
- Bir polis katilini savunmak nasıl bir şey, efendim?
¿ Cuál es el sentimiento de defender a una asesina de policías, señor?
Daha önce böyle bir şey görmedim, efendim.
Señor, no se parece a nada que hayamos encontrado antes.
Henüz bir şey yok, efendim.
- Todavía nada.
Bir şey mi oldu, Efendim?
¿ Qué ocurre señor?
Her şey kontrol altında efendim.
Todo está bajo control.
- Her şey yolunda mı efendim?
Si. ¿ Está todo bien, señor?
Bir önemli şey daha efendim...
Y una cosa más importante, mi Señor.
İlahiyat öğrencisiyim. Yanlış bir şey yapmadım efendim.
Soy pupilo del pequeño seminario yo no hice nada señor
- Her şey yolunda mı, efendim?
- ¿ Todo bien, señor?
Hiç bir şey yapmamaktan iyidir, efendim.
Mejor eso que no hacer nada...
Taylor müdürüme iletmemi istediğiniz herhangi bir şey var mı efendim?
¿ Hay algún mensaje que pueda darle al Director Tylor de su parte?
Bir şey mi istediniz, efendim?
¿ Hay algo que necesite, Señorita?
Her şey hazır, efendim.
Estamos listos, señor.
Bir şey söyleyebilir miyim? - Efendim?
- ¿ Puedo decir algo?
Efendim, çatıda bir şey bulduk.
Señor, encontramos algo en el techo.
Şimdi her şey değişti, efendim.
Todo ha cambiado, señor.
"Evet efendim" diyeceksin. "Hayır efendim" diyeceksin. "Bir daha böyle bir şey asla olmayacak efendim." diyeceksin.
Dirás "Sí, señor", y "No, señor" y "Nunca volverá a pasar, señor".
Bir şey yok efendim.
No hay nada, señor.
Afedersiniz efendim, ama bu isim altında hiçbir şey yok.
Lo siento Señor, pero no tengo nada con ese nombre.
Evet, her şey yolunda efendim.
Si, Monsieur, todo está bien.
Efendim, görmediğiniz şey kalmadı, bunun farkındayım.
Señor, sé que lo ha visto todo.
- Yok bir şey, efendim.
- Nada, señor. - ¡ Gas!
Hiç bir şey paketleyemem efendim. üç yapışkan bantla.
Me puede envolver cualquier cosa, señor, con tres bits de cinta adhesiva.
Her şey kontrolümüz altında efendim.
Lo tenemos bajo control.
Sizin için yapabileceğim başka bir şey var mı, efendim?
¿ Hay algo más que pueda hacer por Ud., Sr.?
Efendim, izninizle bir şey daha var.
Señor, si me permite. Sólo una cosa más.
Efendim, söyleyeceğiniz bir şey var mı?
Señor, ¿ algún comentario?
Biz bir şey yapmadık efendim.
No hicimos nada, Señor.
Efendim, ben böyle mi ifade ederdim bilemiyorum ama sizin benzetmenizi kullanacak olursam bu modelin bize gösterdiği şey müziğin sesinin kısıldığıdır.
Bueno, no sé si yo lo expresaría de ese modo, pero, para puntualizar, utilizando su mismo símil, lo que indica este modelo es que la música solo está sonando más lenta.
Efendim, Raglan öldürüldü çünkü bana annemin davasıyla ilgili bir şey anlatacaktı.
Señor, mataron a Raglan porque iba... a decirme algo sobre el caso de mi madre.
Başka bir şey istiyormusunuz efendim?
¿ Alguna cosa más, señor?
Ama bu bana bağlı bir şey değil, efendim.
Pero no está en mí, señora.
Başka birçok şey yapabilirim, efendim.
Lo siento. Sé hacer de todo, señor.
Bir şey söyleyebilir miyim, efendim? Bu harika bir şey.
Quiero decirle, señor... que esto es fantástico.
Siz benden bir şey çalmadınız efendim.
Ud no me robó nada, señor.
Zaten ben bir şey istemiyorum efendim.
No quiero nada, señor.
Telefonda bir şey söylemediniz, efendim.
No dijo mucho por teléfono, jefe.
Efendim, bir şey yapın.
Señor, haga algo.
Efendim, şu anda yapmak isteyeceğiniz son şey, o adamın sizin için bir füze yapıyor olma nedenini ortadan kaldırmak olur.
Señor, por favor, lo último que quiere hacer ahora es acabar con la única razón por la que ese tío sigue fabricando un misil para ti.
Bir şey çevirmiyorum, efendim.
Ninguna posibilidad, señor.
Efendim, size bir şey sormam gerekiyor.
Señora, tengo que preguntar.
Evet? Her şey yolunda mı, efendim?
señor?
Efendim, "Her şey hallolana kadar" la kastınız nedir?
Señor, ¿ qué significa exactamente "el tiempo que sea necesario"?
Üzgünüm efendim, hala bir şey yok.
Lo siento, señor, todavía nada.
Her şey kontrol altında, efendim.
Todo está bajo control, sr.
Ve bir şey daha, efendim.
Y una cosa más, señor.
Fleur, Linus hakkında, biliyorsun, sen ve Cass muhtemelen onun hayatını kurtardınız. Efendim, biz dışarıdayken, bize bir şey saldırdı.
Fleur, acerca de Linus, ya sabes, tú y Cass probablemente le salvasteis la vida.
Yani, efendim, söylemek gerekirse, ben şey - Yasalara gerçekten büyük saygı duyuyorum.
Bueno Señor, como tengo gran respeto por la ley,
Merak etmeyin efendim, bize bir şey olmaz.
No se preocupe, señor, estaremos bien.