Şişe traducir español
8,117 traducción paralela
Ted ve Leah'ın 20. yıIdönümümüz için verdikleri bir şişe buldum.
He encontrado una botella que Ted y Leah nos dieron en nuestro vigésimo aniversario. ¿ A dónde vas?
Umm... Neden dışarı pop değil Ve sonra bize bir şişe şarap olsun.
Umm... ¿ Por qué no conseguimos una botella de vino?
Luke'un beni tahrik etmek için açtığı şaraptan bir şişe almayı çok isterim.
De hecho me encantaría conseguir una botella de este vino rosado que Luke me recomendó.
Eva, bir kaç şişe PBR marka bira almaya ne dersin?
Eva, ¿ te apuntarías a la clásica cerveza?
Geçen yılki baloda çocuğun teki bir şişe votka getirdi. Votka mı?
El año pasado en el baile, un chico trajo una botella de vodka.
Yarım şişe viski...
La media botella de whiskey.
Bana düşen ise dandik bir şişe şampanya.
Todo lo que he conseguido ha sido una asquerosa botella de champán.
- Evet, şişe kapağı.
- Sí, Una chapa de botella.
- Şişe açık değildi.
La botella no estaba abierta.
- Sana da bir şişe alacağım, söz veriyorum.
Prometo comprarte otra botella.
Mahzende 500 şişe şarap vardı.
Había 500 botellas de vino en esa bodega.
"Peki, fırtına gelene kadar takılalım." diye düşündük. Bir şişe konyak açtık.
dijimos, esperemos a que venga la tormenta, y abrimos una botella de brandy
Kurtarma istemiyoruz! " Bir şişe şarabı bitirdikten sonra bir mücadele planı yapmaya başladık. Eğer gelselerdi, onlarla dövüşecektik.
Nos terminamos la botella de vino y pensamos en un plan de combate lucharemos con ellos si vienen a salvarnos una lata cayó rodando y había un mensaje en ella :
Bir şişe tekilayı devirdikten sonra haliyle can sıkıntısından aradım.
Yo estaba solo con una botella de Reposado, y su número de teléfono es sólo tres dígitos.
Bir şişe su ve atıştırmalık iyi olurdu ya da benimle öpüşsen de olur.
Estaría bien con una botella de agua y un snack o contigo liándote conmigo.
Bir şişe viski yerine baleye önden iki bilet aldım.
Excepto que en vez de whisky, nos conseguí dos entradas delanteras para el ballet.
O geceki akşam yemeğinde, yeni satışını kutlamak için bir şişe şarap açarak, eşinizi içki içmeye teşvik etmediniz mi?
Aquella noche, ¿ no abrió una botella de vino durante la cena, y animó a su mujer a tomar una copa para celebrar su última venta?
Aslında o şişe bir başarıyı kutlamak içindi.
¿ Saben una cosa? Esta botella era para celebrar un logro.
Bütün günü bir adamın bütün kariyerini çöpe atmakla geçirdim ve tek kalan eski bir şişe şampanya ve Raj'ın gizlice aldığını sandığı çıplak kadınlı kalem.
Me pasé el día tirando toda la carrera de un hombre y lo único que quedó es una botella vieja de champán y una pluma con una mujer desnuda que Raj robó cuando creyó que nadie lo veía.
Bir şişe şarap içeriz.
Tomaremos una copa de vino.
- Kolluğun altında şişe su var.
- Hay agua embotellada en el apoyabrazos.
Mezarın içine karışmış, şişe kapakları, çakıl taşları gibi... bir parça olduğunu söyledi.
Él dijo que era sólo, ya sabes, Parte de los escombros en el grabado... Tapas de botellas y piedras y todo eso.
Biraz guacamole kapacağım, ve ailemden Matty'nin sevdiği tekiladan bir şişe aşıracağım.
Iré a buscar guacamole, y le robaré una botella de ese tequila que le gusta a Matty a mis padres.
Sana kesinlikle bir şişe borçluyum.
Definitivamente te debo una.
Chateau St-Cloud'59'dan sadece 25 şişe kaldı.
Solo quedan 25 botellas de Chateau Saint Cloud del 59.
İki aspirin ve bir şişe su alıp benimle merdivenlerde buluş. Sonra da beni hastaneye götür.
Necesito que reúnas conmigo abajo con dos aspirinas y una botella de agua, y luego necesito que me lleves al hospital.
Bir şişe içki mi getirdin?
¿ Has traído una botella de alcohol?
İki şişe viski var bende bavulumda delik açıyorlar.
Tengo dos botellas de whisky... deseando salir de mi maleta.
Sana bir şişe vodka aldım.
Te traje una botella de vodka.
Yansıtması için dışbükey şişe ve su.
Convex botella y agua para refractan.
Bir şişe ibare virüsü.
Un vial del virus Ibare.
Bir şişe virüs kayboluyor.
Un vial de dicho virus desaparece.
Rudy... Adamlarım soğutma ünitesini açıp bir şişe İbareyi ordan çalan kişinin mikrobiyal profilini parmak izinden geliştirdi.
Rudy... mis CSI han desarrollado un perfil microbiano de la mano que... que abrió la unidad de refrigeración y que robó el vial de Ibare.
Bir şişe viskiden sonra, iyi bir fikir gibi gelmiş olabilir.
Después de una botella de whisky, pudo haberle parecido una gran idea.
Hâlâ sıvı haldeydi ancak ona dokunduğumda hafif kusurluydu. Bir parça buz oluşmuş ve şişe içinde yayılmıştı. Ve bütün şişe dolmuştu.
todavía era líquida, pero el momento en que tocó, la leve imperfección, el poco de hielo que se formó, difusión, puf, y llenado toda la botella.
Ringside'da Abe'le kendime kocaman bir biftek ve bir şişe de şarap ısmarladım. Lokanta olan Ringside, salondaki ring değil.
Invité a Abe a comernos un bife gordo y jugoso y tomarnos una botella de vino, en el Ringside el restaurante, no el gimnasio.
- Sanırım, bir şişe daha şarap açsak...
Creo que si abrimos otra botella de vino...
Size başlangıç olarak bir şişe su mu getireyim yoksa L.A.'nın en iyilerini mi?
¿ Comenzamos con agua o vino?
- Şişe su.
- Agua.
- Şişe.
- Agua.
Sadece beşinci şişe şampanyadan sonra, şöyle yaptım, "hey şuraya bakın."
Justo después la quinta botella de champán, Yo como que fui, "Mira hacia allá."
Günde en az dört veya beş şişe içtiğimi söyleyebilirim.
Yo diría que por lo menos cuatro o cinco botellas.
Bu acı biber, bu ekşi limon ve bu da bir şişe elma sirkesi.
Este chile picante aquí tuberías, este limón agrio aquí y esta botella desagradable de vinagre de sidra de manzana.
Bir şişe daha şarap almalıyız.
Deberíamos pedir otra botella de vino.
Kesinlikle bir şişe daha şarap almalıyız.
Definitivamente deberíamos pedir otra botella de vino.
Bir şişe şarap açarken.
Abriendo una botella de vino.
Hadi şişe geri dönüşümüne gidelim.
Utilicemos los contenedores de vidrio.
Kardeşlerimle birlikte 5 şişe şarap aldım...
Con mis hermanos llevamos cinco botellas de vino.
- Bordeaux'dan harika bir şişe.
- Bonita botella de Burdeos.
Veya en azından sise dönüşmesini durdurmanın bir yolunu bulabiliriz.
O al menos una forma de evitar que se transforme en niebla.
Kadını sise yatırdım ve boğdum.
La metí en la niebla y la estrangulé.