English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Ş ] / Şırınga

Şırınga traducir español

646 traducción paralela
Bir şırınga bulun.
Traiga una jeringuilla.
Masamdaki küçük deri çantam. Bir de şırınga.
¡ Mi estuche en el escritorio con la hipodérmica!
Bana göre o koldaki bir şırınga gibi, güzel bir rüya gibi.
Para mí, ella es como un trago que te calienta la sangre, un buen sueño.
Şey, bir şırınga kullanıyorduk.
Con una jeringuilla.
Eğer ağrın çok artarsa... bu morfin. Bu da şırınga.
Si el dolor se agrava... aquí tiene morfina... y una jeringuilla.
Bunlar damara şırınga edilir.
Se inyecta en las venas.
Kollarının her yerinde şırınga izleri bulunuyordu.
Los brazos de ellos estaban cubiertos con marcas de aguja.
- Şırınga işlemine hazır olun. - Anlaşıldı.
- Listos para la inyección.
Hayvanlara şırınga edecek malzemeleri olmalı.
Tiene que haber algo para poder contaminar a los animales.
Şırınga.
Jeringa.
Ne istiyorsun diyorsun ya, işte, istediğim bu! Batının en hızlı şırınga çeken kovboyu dün gece nerelerdeydi bakalım?
¿ Y dónde estuvo ayer la jeringa más rápida del Oeste?
Şırınga yöntemiyle de elde etsen, gerçeği bilemezsin.
No reconocerías la verdad ni aunque viniera en jeringa.
- Şırınga.
- El hipospray.
Kazayı tekrar yaşatalım. Şırınga kazasının tekrar olmamasını sağlayalım.
Revivir el accidente, pero evitando el accidente del hipospray.
Kazayı tekrar yaşatalım. Şırınga kazasının tekrar olmamasını sağlayalım.
Revivir el accidente, pero evitando el incidente del hipospray.
Herkese şırınga edildi ama Jarvis ve sen?
¿ Se han inyectado todos excepto usted y Jarvis?
Doktor. Kendine şırınga yap.
lnyéctese, doctor.
Richter'in sağ tarafında içinde şırınga ve dosya olan bir tepsi var, Anna.
Anna, al lado derecho de Richter hay una ampolleta.
Çantamda adrenalin ve şırınga olacak.
En el maletín llevo adrenalina y jeringuillas.
Onlar boş bir şırınga alıyor ve kalbin içine hava veriyor.
Ellos usaran una jeringa vacía... para introducirles aire en el corazón.
Yanına bir şırınga ve David için de biraz antibiyotik almanı istiyorum.
Quiero que agarres una vacuna y antibiótico para David.
Hemşire, daha çok şırınga gerekiyor!
¡ Necesitamos más agujas! ¡ Los hombres necesitan vacunarse!
Buraya bir daha gelirseniz, ne olacağını görürsünüz. Şırınga fışkırtmaları!
¡ Volved por aquí y veréis lo que os espera!
- Zayıf. Çantamda adrenalin ve şırınga olacak.
Traigo un poco de adrenalina.
Hiç damarına şırınga yapmış mıydın?
¿ Nunca te has inyectado?
Sanırım ona 20 cc zehir şırınga edebilirim.
Creo que puedo meterle 20 cc de nitrato de estricnina.
Tabanca. Şırınga. Başka bir şey var mı, Komiser?
La pistola,... un dardo... ¿ Algo más?
Biri bu adamın kalbine çok ince bir şırınga sokmuş.
Alguien le clavó una jeringa hipodérmica en el corazón.
Sodyum Pentothal'le ikna edeceğim, şırınga ve serum verin.
Induciré con sodio Pentotal, con la jeringa.
- Şırınga ampulü. Yani zehir.
- Una ampolla implantada. ¡ Veneno!
Şimdi, Şırınga iğnenizi alıp, Doktor her neredeyse onu bulup bana getireceksiniz!
Tome sus jeringas, doctor, y su contenido, ¡ y lárguese de aquí!
Vicky kanıma tavuk çorbası şırınga etmenin dışında her şeyi yaptı.
Vicki ha hecho de todo excepto inyectarme caldo de pollo.
İçinde tek taraflı şırınga torbası gizli.
El gorderas lo ha escondido.
- Şırınga bile gerekmiyor, adamım.
- Sin agujas.
Bu bir çeşit şırınga.
Es una especie de jeringa.
O şırınga bize lazım.
Necesitamos esa jeringuilla.
Aldım. İçindebir şırınga vardı.
La recogí, y adentro había una de aquellas cosas hipodérmicas.
Cinayetin ölümcül bir enjeksiyonla işlendiğini kabul edersek Dr. King'in şırıngasıyla oynandığını biliyoruz. Fakat bir şırınga daha vardı.
Confesar que el asesinato se había cometido con una inyección letal... ya sabemos que la inyectadora de la doctora King había sido manipulada... pero había otra inyectadora.
Şırınga kullanıldıysa, çok iyi bir nedeni vardı.
Si usaron una inyectadora, fué por una muy buena razón.
Bahse girerim koluna bir milyon dolarlık mal şırınga etmiştir.
Yo creo que se metió un millón de pavos por la vena.
Bir şırınga çıkardı ve plastik torbanın içindekileri kadına enjekte etti... bardağı barın üzerine bıraktı... kapıları ve pencereleri açık bıraktı... ve evine gitti.
Saca una jeringa y le inyecta el contenido de la bolsa de plástico deja el vaso en la cantina abre los seguros de la puerta y las ventanas y se va a su casa.
Bir şişe insülin, şırınga ve iğne.
Un frasco de insulina, una jeringuilla y agujas.
İğne, şırınga, beyaz toz güzel çeşit haplar, Demerol...
Agujas, jeringuillas, polvo blanco, toda clase de pastillas, Demerol...
Mutfakta, bizim insülin ve şırınga takımımız.
En la cocina, nuestro equipo de insulina en la aguja.
Beş tana şırınga hazırlaması için bir doktor bulun.
Pedidle a un médico que prepare cinco agujas.
İlk kanıtımız kabuk bağlamış şırınga.
El primer asunto es la costra de la aguja.
- İlk olarak, kabuk bağlayan şırınga.
- En primer lugar, la costra de la aguja.
Olay yerinde şırınga bulduk mu?
¿ Encontramos hipodérmicas?
Bu elimdeki son şırınga.
Mira, marinero.
- Şırınga, lütfen.
La jeringa, por favor.
Şırınga yardımıyla.
Aquí.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]