48 traducir francés
3,594 traducción paralela
48 saat sonunda enfekte olmamış birey sayısı bu mu? Sayın Başkan,... size bazı açıklamalarda bulunmak isterim.
Le virus se répand si rapidement dans le camp qu'on ne peut laisser personne sortir.
48 saat geçti, hatta üstünden 12 saat daha geçti.
Je n'ai aucune nouvelle de mon fils!
Enfekte olmayan insanları 48 saat içinde oradan çıkarmadığınız için oldu bunlar. Enfeksiyon riski taşıyan insanları bırakamazdık.
Nous devons aussi protéger les militaires et l'équipe médicale.
.. 47, 48, 49, 50.
.. 47, 48, 49, 50.
Daha 48 saat bile olmadı.
Ça ne fait même pas 48 heures.
Önümüzdeki 48 saat boyunca onu izleyin.
Je veux qu'on la surveille les prochaines 48 heures.
Philadelphia Polisi, bugün erken saatlerde Philadelphia limanında cesur bir baskına girişti. 48 saatlik şiddetli bir insan avını sona erdirdi, katil bölgedeki gazileri avlıyordu...
La police de Philadelphie a procédé à une descente audacieuse dans le port de Philadelphie, plus tôt ce matin, mettant fin à l'intense chasse à l'homme qui a duré 48 heures pour attraper un suspect dans l'affaire des 5 vétérans assassinés.
- Kesin olarak bilmiyoruz Yüzbaşı. Ama eğer rüzgar esmeye devam ederse 48 saat içerisinde güvenli olur.
On ne sait pas, capitaine, mais si le vent continue à souffler, ce sera bon dans 48 h.
Şimdi, Block hakkında bir şey getirmek için 48 saatin var.
Vous avez 48 heures pour trouver une preuve contre Block.
48 saat içinde gidiyoruz.
On part dans 48 heures.
Bakın Üs'ten ayrılabilme iznim ancak 48 saatte çıkar.
Ecoutez, euh, ça pourrait me prendre 48 heures pour avoir la permission de quitter la base.
Ölmeden önce 48 ila 72 saatlik bir süre boyunca su içinde kalmış.
Il était debout avec de l'eau jusqu'aux cuisses 48 à 72h avant qu'il meure.
48 saattir aralıksız kar yağıyor...
On est coincés ici depuis 48 heures.
Hayır, Budizm hakkında 48 kitap okudum.
Non, j'ai lu 48 livres sur le bouddhisme.
Hapiste 48 kitap mı okudun?
T'a lu 48 livres en prison?
Daha büyük bir tahtaya ihtiyacımız olacak. Eşittir 48.1534 H'in mutlak değerini tekrar edersek bu da bize kanıtlar ki Chloe artı oyunculuk eşittir mutluluk.
Nous avons besoin d`un plus grand tableau... Egal 48.1534 répétant la valeur exacte de H, qui prouve une fois et pour toute que Chloé + actrice = bonheur.
48 ineğe bakmak nasıl bir şey bilemezsin.
Incroyable le boulot que c'est, 48 vaches.
Söz konusu komşu daireye gelinceye dek 48 saat boyunca bağlı kaldılar.
Ils sont restés ligotés pendant 2 jours... avant qu'un voisin inquiet ne soupçonne quelque chose.
Hiç 48 saatten fazla birlikte olamadık.
On n'a jamais passé plus de 48 heures ensemble.
Pataloglar ölümün 48 saat içinde gerçekleştiğini tahmin ediyorlar.
Le pathologiste estime que la mort remonte à moins de 48 heures.
Dr. Hunt, her cinayetin arasında ilk ölüm saatiyle tutarlı olarak 48 saat var.
Dr. Hunt, les heures de décès sont compatibles avec un intervalle de 48h entre chaque meurtre.
"48 sene önce bir kenara attığınız çöp parçasıyım ben."
" Je suis le morceau qu'elle a jeté à la poubelle il y 48 ans.
Don Clyde, 48 yaşında.
Don Clyde, 48 ans.
Evet, Son 48 saatte yedi iş görüşmesindeydim.
Ouais, j'ai fait sept interviews durant les dernières 48 heures.
Onu veya en azından bir bağlantı bulmak için 48 saatimiz var.
Nous avons 48h pour le trouver lui ou le contact.
- Sen 36-38 misin?
Et vous, 46-48?
Gördüm ya, 48 tane sanırım.
J'ai dû en voir, je sais pas, 48 peut-être.
Hayır, hayır. 48 saat boyunca.
Non, non, non. Pendant 48h.
Nick'den anahtarı alman için 48 saatin var.
Tu as 48 heures pour récupérer la clé de Nick.
Katil balinalar, 48 keskin dişi olan ve fırsatını bulunca insanı parçalayan acımasız katiller olarak gösteriliyordu.
C'étaient des orques cruelles avec 48 dents acérées... qui vous déchirent quand elles en ont l'occasion.
BlueBell sınırlarını 48 saat için kapatıyoruz.
Nous fermons les frontières de BlueBell pour 48 heures.
48 saat boyunca kimse çıkmayacak kimse gelmeyecek.
Pendant 48 heures, personne ne sort, personne ne rentre.
48 saat dediğin sanki 48 hafta gibi.
48 heures. c'est comme 48 semaines.
Şimdi 48 saat boyunca eve gelemeyeceksin.
Maintenant tu ne peux pas revenir avant 48 heures.
24 ya da 48 saat önce öldürülmüş.
Elle a été tuée il y a 24 à 48 heures.
Pratt, Manhattan'da sadece 48 saat kalacak.
Pratt est à Manhattan pour seulement 48 heures.
Biliyorum bu devirde 48 saat elektriksiz kalmak çok zor bir şey.
Je sais que c'est beaucoup de choses en ce millénaire de demander à des gens de vivre couper du monde, même pour 48 heures.
Dış İşleri Bakanı, olanları İsrail'e söylemeden önce bize 48 saat veriyor.
Le Secrétaire d'État nous laisse 48 heures - avant d'en informer Israël.
48 yaşında, diş hijyenisti, çocuğu yok.
48 ans, dentiste, pas d'enfants.
Frank'in son 48 saatteki yolculuk kayıtları.
Frank a le journal des dernières 48 heures.
Önümüzdeki 24-48 saat ilerideki durumu için belirlenmesinde önemli olacak.
les prochaines 24 à 48 heures seront déterminantes concernant la suite
Erzakınızı 48 saat içinde alacaksınız.
Vous aurez vos provisions dans 48 heures.
Ateş edersek... şu Mark 48'lerin cephane yükü Patrick Lawrence'dan geriye DNA'dan başka bir şey kalmaz.
Si nous faisons feu... la charge sur ces Mark 48s... il ne restera plus rien du Patrick Lawrence.
Hayır, ama, 48 saat sonra, bu zorlaşır.
Non, mais après 48 h, c'est plus dur.
Hâlâ bir Mark 48'i kuru ateşleyebilir ve denizaltıyı patlatabilirim.
Je peux toujours tirer à vide un Mark 48 ( torpille ) et souffler le sous-marin.
48 saat içinde şunlar oldu :
Les faits demeurent pendant les dernières 48 h,
48 yaşında, bekâr.
Célibataire.
Bize Tahrir'e gidin derlerse, bu bir emirdir, değil mi?
01 : 24 : 48,200 - - 01 : 24 : 55,000... les égyptiens voient désormais clairement qu'on a remplacé le régime militaire fasciste de Mubarak 01 : 24 : 55,100 - - 01 : 25 : 01,800 Par le régime fasciste religieux de Morsi et des frères musulmans.
Son 48 saattir
Il n'y a pas eu d'utilisation d'électricité, d'internet ou téléphone dans la maison de Hirsch depuis...
Mark 48 ADCAP savaş başlıkları.
Avec tout mon respect
Hayır.
Lanceur Mark 48 a capacité abcancées Tirs de guerre