English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Aden

Aden traducir francés

121 traducción paralela
Aden bahçesinin doğusundaki Nod topraklarına yerleşti. "
"sur la terre de Nod, à l'Est d'Eden."
"... ve Aden bahçesinin doğusunda... "
" Et séjourna dans la région de Nod,
Ya da krematoryum gibi. St. Aden'in is kokulu ormanının arkasında oturdum.
Ou l'odeur du crématorium quand on fume des clopes derrière St Edmund.
Saat 06 : 00 da ayrılacaksınız ve yakıt için Aden'e ineceksiniz.
Vous partirez d'ici à 6 heures, et vous reprendrez du carburant à Aden.
Gerçek Aden cenneti, Jim.
C'est le jardin d'Eden, Jim.
... Rab Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için... insanı oraya koydu. ... böylece insanoğlunu yaşayan,... ama ölümlü olarak yarattı.
Et Dieu prit l'homme, sa créature, le mit dans le jardin d'Eden afin qu'il cultive la terre et garde le jardin.
Argyll Alayı, Aden'de ne yedi sanıyorsunuz?
Et que mangèrent les Argyles à Aden?
Yılanı ve diğer avcıları da içeren Aden Bahçesi.
Un jardin d'Eden permanent, avec serpents et autres prédateurs.
Dünkü toplantıdan sonra, Kolonl Bakanı Aden'de bağımsızlığının hızlanmasını umduğunu söyledl.
Après la conférence d'hier, le Secrétaire aux Colonies a déclaré qu'il espérait l'indépendance d'Aden d'ici un an.
Eğer ilgilenirseniz, annem, bugün öğlene doğru Aden'e varmış olacak.
Si cela peut avoir un quelconque intérêt, ma mère devrait atteindre Aden à midi aujourd'hui, heure locale.
Msabu, ben, Farah Aden.
Msabu, je suis Farah Aden.
İyi misin, Farah Aden?
Tu vas bien, Farah Aden?
Sonra Kahire ve buradan Aden'e ulaştık.
Finalement, on est arrivés à Aden.
Bay Garrad Aden'de bulunmuş.
M. Garrad est allé à Aden.
Aden?
A Aden?
Siz Aden'e hiç gittiniz mi Bay Anson?
Vous êtes allé à Aden, M. Anson?
Veya Aden'de...
Ni à Aden.
- Terry, Arap Denizinde Aden Körfezine gitmek üzere emir aldık.
Qu'y a-t-il, John? Nous faisons route vers le Golfe d'Aden.
Buradan hoşlanmadıysan yarın Aden Bahçesi'nden oda tutarız. Onların her katta banyoları var.
Si c'est trop clinquant pour vous, on ira au "Jardin du Ciel", ils ont les W.-C. à l'étage.
Ben Aden Corso, Sebrus'un kaptanı.
Je suis Aden Corso, capitaine du Sebrus.
Aden Amca'mın adını vermişler, cesaretle nehri sarhoş geçmeye kalkışmış ve ölmüş.
C'est le prénom de mon oncle qui s'est noyé en nageant ivre dans une rivière.
Bilirsin, Sam, senin gibi biriyle daha önce tanışmadım. Aden...
Je n'ai jamais rencontré quelqu'un comme vous.
Söyler misiniz, Aden'deki büyük yarışa katılacağınız doğru mu?
Dites-moi... vous rendez-vous vraiment à Aden pour la grande course?
Efendim, Aden kafilesi buraya ulaştı.
La caravane d'Aden est là.
Doğu yolundan Aden'e dönmenizi tavsiye ederim.
Retournez à Aden par l'Est.
- Aden? Kıbrıs?
- Le golfe d'Aden?
Buradaki âşık çiftimizi Aden'de yaratılmış mutlu çiftlerden kabul et.
Réjouis ce couple d'amoureux comme Tu as autrefois réjoui tes créatures de l'Eden.
Eden Büyükelçisi sunar.
Les honorables émissaires d'Aden.
Aden havaalanında yolcuların ve mürettebatın mahkûmlarla takas edilmesi planlanıyor.
Un échange devrait se dérouler à l'aéroport d'Aden.
Takas, yapılan plana göre Aden'de gerçekleşmeliydi
L'échange était censé se passer à Aden.
- Aden'e kayıtlı bir tanker. - Yemen?
il est enregistré à Aden.
Bu sabah Aden Körfezi'nde kaybolmuş.
Porté disparu ce matin dans le Golfe d'Aden *.
ADEN KÖRFEZİ
GOLFE D'ADEN
Bir süreliğine Aden'e gidiyorum.
Je vais me planquer un moment.
ADEN GÜNEY YEMEN
Aden, Yémen du Sud
Cezayir, Bağdat ya da Aden'den daha kolay olacaktır.
Depuis l'Algérie, ce sera plus simple d'aller à Bagdad ou Aden.
O zamana kadar Aden'i terk etmen yasaklandı.
D'ici là, je t'interdis de quitter Aden.
Aden'e gitmeyeceğim.
Je n'irai pas à Aden.
Böylece Rab Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem'i Aden bahçesinden çıkardı.
Et l'Éternel Dieu le chassa du jardin d'Éden, pour qu'il cultivât la terre, d'où il avait été pris.
Onu kovdu ; yaşam ağacının yolunu denetlemek için Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi.
C'est ainsi qu'il chassa Adam ; et il mit à l'orient du jardin d'Éden les chérubins munis d'une épée flamboyante qu'ils tournoyaient, pour garder le chemin de l'arbre de vie. "
Beni ilk kez denize getirdiğin günü hâlâ unutmadım.
Je me souviens quand tu m'as emmené voir la mer. Le golfe d'Aden.
Aden'e dönmen gerekiyor.
Tu dois retourner à Aden.
Nasıl? Aden üzerinden getireceğiz. Bir süre orada olacaklar.
Elles seront blanchies via Aden.
En dikkate değer psikologların Dr. Eliot Davis Aden adındanki bir adamla ilişkileri varmış.
Un des psychologues impliqués est le célèbre Dr Eliot Davis Aden.
Dedikodulara göre Dr. Aden öğrenci bedenleri üzerinde biraz Dr. Feelgood'culuk oynuyormuş.
La rumeur dit que le Dr Aden est devenu une sorte de fournisseur pour les étudiants.
Pekâla, morgdaki zombimiz Dr. Aden'in not defteriyle etrafta dolaşıyormuş.
Donc notre zombie se balade avec le journal d'Aden.
Aden hâlâ buralarda mı?
Il vit par ici?
Aden.
- À Aden.
- Bana Aden de.
Appelez-moi Aden.
Uçak Aden'den tekrar kalktı.
Le commandant de bord a été abattu par les terroristes. L'avion a quitté Aden.
Aden Körfezi.
Tu avais 8 ans.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]