English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Akş

Akş traducir francés

431 traducción paralela
Bu akşam, Spektrum'da köpürme düşme öksürme aksırma, bağırma çağırma azdırma kızdırma ve "zallama" var.
Ce soir, "Le Spectre" s'intéresse au problème de la mousse et de la chute, de la toux et de l'appel, des cris et des hurlements, des murs et des calages, de l'irritation et de l'éreintement, de la palissade et de la traction, du chalutage et de la criaillerie, et du zallage.
O akşın bir deniz kırlangıcıdır, o kadar.
Peter Pan lui-même! Le chevalier blanc!
- Akşın olan adam mı?
- L'albinos?
Akşın beni daha önce öldürmeye çalışmıştı ama şemsiyemle onu etkisiz hâle getirdim.
- Voyez-vous, l'albinos a déjà essayé de me tuer auparavant, mais je lui ai donné un coup de parapluie. - Votre parapluie?
- Akşın da sigaraları istemiş olmalı.
- L'albinos devait aussi vouloir les cigarettes.
Şüphelilerimiz ise bir akşın ve bir tiryaki.
- Nos suspects sont un albinos et deux fumeurs invétérés.
Akşın olan adam cüce için çalışıyor.
- L'albinos travaille pour le nain, voilà.
Sokak ortasında akşınlar seni izliyor, serseriler evine giriyor.
- Il y a d'abord des albinos qui te traquent et qui te poursuivent dans la rue, - Après, ce sont des types qui s'introduisent dans ton appartement.
İçeri girdikten sonra senin akşını teşhis etmeni istiyorum.
- Bien, maintenant, lorsque nous rentrerons dans l'opéra, je veux que tu me montres l'albinos.
Berlin'de kan aksın!
Massacrez-les à Berlin!
Kan aksın!
Saignez-les!
Su ne diye boşa aksın ki?
Pourquoi gâcher cette ressource? Tu ne t'en sers plus.
Bu yüzden iki buçuk şilinini kessem, suistimal edildiğini düşünürsün iki gözüm önüme aksın ki.
Si je vous payais une demie couronne de moins, vous vous croiriez lésé, je dois donc accepter.
12 parsele dünyanın parası yatırıldı. Bunun arkasında ülkenin en nüfuzlu adamı var. Aptal bir ihtiyar... küçücük aptal bir evi satmıyor diye bütün iş aksıyor.
Un de nos plus gros magnats a investi une fortune pour ces rues, et voilà qu'un vieil imbécile s'amuse à gripper la mécanique...
Belki de aks mesafesindendir.
Bien sûr, ça pourrait être l'empattement.
- Bırakın aksın.
- Et que ça coule!
- Oluk gibi kan aksın!
- A ruisseaux!
- Bırak şelale kendi kendine aksın!
- On n'y peut rien!
Akmaz. Nasıl aksınlar ki?
Comment pourraient-elles sortir?
Ağla çocuğum, bırak aksın.
Pleures, mon enfant, fais tout sortir.
Bana aksıyor gibi geldi.
Elle boite.
Külüstür arabalar gibiyim. Aksırıp tıksırıyorum.
J'éternue comme un tacot d'avant le déluge.
Buna karşın, zatürre, kurbanların nefes, aksırma veya tükürüğündeki sıradan bir nezle virüsü ile yayılabilir.
Mais la peste pneumonique se transmet comme un rhume.
Gözyaşların benim garip mezarıma aksın.
Puisses-tu de tes larmes arroser ma sépulture.
Pekala, şu şekilde açıklayayım. Ordu Kongre önünde ifade verirken, kendini yağlayabilen bir aks gibi hızlıdır.
Pour tout vous dire, quand l'armée vient devant le Congrès, tout le monde se met vite d'accord.
Durun bakayım Şapşal, Aksırıklı Huysuz, Neşeli, Uykucu Rudolph ve Blitzen.
Simplet, Atchoum, Grincheux, Joyeux... Dormeur, Timide et Prof'.
- Kan aksın isteyecektir.
- Il voudra un massacre.
Bu aksıran bunak bir psikiyatrmış. Dedikodu yaparlarken duydum.
Ce visiteur est un psychiatre!
Generallere komutanlık teklif ettiğin anda... katır gibi aksırıp tıksırmaya başlıyorlar.
Dès qu'on en offre le commandement aux généraux... ils se mettent à respirer fort comme des mulets à bout de souffle.
Gördüğün gibi, biraz aksıyorum.
- Tu vois, je traîne un peu la patte.
Bırak su, sırtından aşağı aksın.
Fais couler de l'eau sur ton dos.
- Aksıracaksınız! - Ne?
Vous eternuerez.
Üç kere aksırın. Ben, anlar ve hemen gelirim.
Eternuez 3 fois et j'arrive.
- Aksıralım, aksıralım.
Il faut eternuer.
Tamamdır, aksırdım.
Ca y est, j'ai eternue.
Polisler geliyor. Dedikleri gibi aksırdım.
La police arrive, ils sont faits.
15 kere anlattım, 5 kere aksırdım, hiç bir şey anlamadınız!
J'ai explique, j'ai eternue... Vous n'avez rien compris!
- Aksırmama gerek var mı?
Il faudra eternuer?
Bırak her şey aksın.
Laisse tout couler.
Bırak herşeyin merkezine doğru aksın.
Flotte jusqu'au centre.
Bu akşam, Spektrum'da köpürme düşme öksürme aksırma, bağırma çağırma azdırma kızdırma ve "zallama" var.
- Un café? - Oui, s'il vous plaît.
- Dur biraz aksın.
Laisse-la couler.
Yeter ki kanım aksın asırlarca Damarlarımdan.
Pour qu'aille mon sang couler d'un siècle l'autre,
Kamera aksın.
Moteur.
Alman aksıyordu.
L'Allemand boitait.
- Aksıyorsun Ben.
- Tu boites, Ben.
Sen aksıyorsun Ben.
Ben, tu boites.
Şimdi sallanma, titreme veya aksırma Bay Books, bu yaptığınızın cennetteki adı nedir?
Pas le moment d'éternuer!
Akşın yapmış olmalı.
- Ce doit être l'albinos.
- Akşın da kim?
- Qui est cet albinos?
- Bu da akşın.
- Celui-là c'est l'albinos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]