English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Alas

Alas traducir francés

643 traducción paralela
Verin ki siz de alasınız.
DONNE ET TU RECEVRAS
- Hem de dik alası.
- Pas hip du tout.
Hemen bir iş bulup, seni alasıyla geçindirebilirim.
Je peux trouver du travail immédiatement.
Hey ölümler alası! Şu yanaklara bakın : korku danışmanı gibi.
Tes joues blêmes sont conseillères de peur!
İyi şampanya Nature'ünüz var mı? - Hem de en alasından.
- Votre champagne est bon?
Bak Virge, kendime bir melek bulacağım, Meleklerin alasını.
Je vais me dégotter un ange! Un champion de petit ange!
Önceleri sana çok dua ettim, gelip beni alasın... eve götüresin diye.
D'abord, j'ai prie pour que tu viennes me chercher. Que tu me ramenes. Tu n'es pas venu.
Seni aşüftenin dik alası.
Espèce de débauchée.
Bencilliğin alası!
Quand j'ai perdu ma femme, j'ai voulu la garder auprès de moi.
Evet, alasısın.
Tu fais trembler les vitres
çalışmak için sabahın ilk saatlerinden alası olur mu?
Le travail de l'aube est le plus profitable.
Saçmalığın dik alası.
N'importe quoi!
Ne arzu edersen, bizde alası var.
Tout ce que tu veux, nous l'avons.
Hem de alasını.
On peut très bien.
Bende alası var.
J'ai la crème de la crème.
Kimse bir şey alasın diye iki ayağını bir pabuca sokmayacak.
Personne ne vous forcera à acheter.
Alası var.
On les tient, ces cons.
Uyumsuz çiftlerin en alasıyız.
Nous sommes l'exemple du couple mal assorti.
Ben ondan alasını yaparım.
Je joue cent fois mieux.
Coşku arıyorlarsa, onlara alasını veririm!
S'ils veulent de l'action, je vais leur en donner.
- Şimdi alasını süreceksin.
- Là, tu vas vraiment en mettre.
Silahın alasını bulurum ben, akıllı çocuk.
Je peux en avoir aussi, le futé. Et beaucoup.
Bir mirasa engel olmakta,'zımbırtı'şeklindeki bir şalgamdan alası yoktur.
Oui Mylord. Tant mieux. On peut perdre un héritage pour un navet taillé en chichi.
Biraz ver ki biraz alasın.
Montre que t'en as Et t'auras tout ce que tu voudras
Tamam ama Yogi bir piknik sepetini alasıya kadar izleyeceğiz.
D'accord, mais on arrête dès que Yogi aura volé le panier de pique-nique.
Alaşılan, dostumuz iyi bir kamera meraklısıymış.
Notre ami semble aimer la photo.
Yeni bir alaşım olabilir.
Peut-être un nouvel alliage.
- Bakır kalay alaşımı.
- Bronze.
Aslında bu, basınç, alaşım ve benzeri şeylerle ilgili bir durum.
J'en suis sûre. Sur les avions à réaction... le métal peut atteindre des températures très élevées.
Teğmen, şimdi fark ettim ki ; boru magnezyum alaşımından yapılmış.
Je viens de me rendre compte que ceci est un alliage en magnésium.
İşte bu dört karatlıktır. Saf, alaşımsız.
celle-ci sera taillée en 4 carats limpide, sans impuretés
Niye daha fazla alasın ki?
.
Bir tür metal alaşımına benziyor.
On dirait un alliage d'aluminium.
Bu, kendisini yenileyen plastik doku, iskeletse, berilyum-titanyum alaşımı.
Une enveloppe en plastique auto-régénérant sur un squelette en alliage de béryllium et de titane.
Gücünü tekrar kazanmak için yaptığı bir girişimle Prohosh, son derece gizli alaşımlı bir örneği Batı Avrupa'daki bir deney laboratuvarından çaldı.
Pour tenter de réintégrer le pouvoir, Prohosh a fait voler un échantillon d'un alliage ultra-secret dans un laboratoire expérimental d'Europe de l'ouest.
Görevin Jim, eğer kabul edersen alaşımı geri alıp Prohosh'u durdurmak.
Votre mission, Jim, si vous l'acceptez, est de récupérer l'alliage et d'arrêter Prohosh.
Aletlerimizi yapabileceğimiz metal alaşımlar veya güç kaynakları yok.
Il n'y a ni alliages ni sources d'énergie pour fabriquer nos appareils.
Sondaj için dayanıklı bir alaşım.
Un alliage qui résiste à la sonde.
Bu gezegenin maddesi, diburniyum-osmiyum alaşımıdır.
Cette planète est composée d'un alliage de diburnium et d'osmium.
Alaşıldı, Global 2.
Compris, Global Two.
Pigment sentetik alaşımın içinde. Bahşişi abarttın.
Vous lui donnez trop.
Ve taşın içinde bulunduğu cam, bu da kötü çünkü metal alaşımlı bir cam.
La vitre au dessus de la pierre, c'est mauvais aussi... parce que c'est du verre avec du métal à l'intérieur.
- En alası.
- Non?
Hepsi birbirine karışmalı, iyi bir kılıcı oluşturan alaşım gibi.
Ces vertus se mêlent comme les métaux qui font la bonne épée.
Titanyum alaşımı.
Là, un alliage en titane ici.
Absürtlüğün dik alasındasınız!
Je ne vous tuerai pas.
- Özel bir alaşım.
- Un alliage de notre planète.
Tüfekler hiçbir işe yaramıyor ; çünkü aşırı derecede sert bir alaşımı var.
Il est extrêmement résistant, les armes ne lui feront rien.
Bence zevksizliğin dik alası.
Je trouve ça vulgaire.
Madson çelik alaşım. A-450. Heimdall yapımı.
Alliage d'acier de haute qualité.
7-8-7-8-8-9-7-4 Madson çelik alaşım. A-450.
Les robots de Camp town chantent cette chanson Je pense que ce tunnel fait huit km Je vais devoir creuser toute la nuit... Alliage d'acier Madson.
alaska 158

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]