Alayım traducir francés
11,268 traducción paralela
Ne kadar uyuşturu alırsam alayım.
Pas même sous l'emprise de la drogue.
- Saatimi geri alayım lütfen.
Ma montre, s'il te plait.
Ben kalıp biraz hava alayım.
Je vais rester ici, prendre un peu l'air.
Hele bir kanatlarımı geri alayım var ya.
Quand je retrouverai mes ailes...
Teşekkürler içtiğinizden alayım.
Je prendrai la même chose que vous, merci.
- Alayım mı? - Hayır.
Dois-je le faire venir?
Bak ne diyeceğim, ben önce bir duş alayım sonra...
Je vais aller me doucher, et puis...
- Bilgi alayım lütfen.
- ♪ Hé, hé, nous sommes les moines ♪
Bacağımı al da ben de seninkini alayım!
Prenez ma jambe et je prendrais la votre.
Alayım.
Laisse moi prendre ça.
İzin verin size bir özür içkisi alayım.
Laisse moi t'offrir un verre pour m'excuser.
Ben arabayı alayım, anne.
Je vais chercher la voiture, maman.
- Arabamı alayım.
Prendre la voiture, le café.
Bir de, Hank sizinle konuşmam gerektiğini söylüyor parayı şimdi mi alayım yoksa 18 yaşında kullanacağım hesaba mı koyalım diye.
Aussi, Hank dit que je dois parler avec vous deux pour savoir oui ou non si je dois avoir l'argent maintenant ou s'il doit être placé sur un compte pour quand j'aurai 18 ans. Oh. Je suis content que Hank en ai parlé.
Ben de bir uğrayıp şöyle erkek erkeğe konuşalım da onayını alayım istedim.
Et je voulais juste passer en tête-à-tête, et... et demander votre bénédiction.
Alayım.
Je vais la sortir.
Telefonlarınızı da alayım lütfen.
Je prends vos téléphones aussi, s'il vous plaît.
- Bunu ben alayım.
- Je prends ça.
- Dur şunu alayım.
- Yay. - Laisse moi prendre ça.
Beni içeri davet et ve ona göstermek için birkaç parça alayım?
Fais moi entrer pour prendre quelque pièces pour lui montrer?
İçeri alayım mı?
Devrais-je lui montrer en?
Hayır, dur ben alayım.
Non, laissez-moi prendre ça.
Ben de bağlantı kablolarını alayım. Hemen yola koyulursunuz.
Je vais chercher mes câbles, et on va vous sortir de là rapidement.
Birini siz birini en alayım.
Prenez-en un. Je prends l'autre.
Vaftiz için yeni bir elbise alayım diyorum.
J'aimerais acheter une robe pour mon baptême.
Evet. Reading Festivali'nde sahne alayım.
Je devrais jouer au Reading Festival.
Pekâlâ, bıçağı alayım.
Donne-moi le cuter.
- Öyledir tabii. Sana birkaç CD ile bir de CD çalar alayım.
- Je télécharge toute ma musique.
Hatta plakla pikap alayım daha iyi.
Je te passerai quelques disques et un lecteur de cd.
Randevu mu alayım? Çünkü ortaklar Louis'in muzaffer dönüşüne inanmış olabilirler, ama onlar benim bildiğim şeyi bilmiyorlar
Les associés ont peut-être gobé ce retour triomphant,
- Magnetleri alayım lütfen.
Quoi? Les aimants.
- Merhaba. Ne istemiştiniz? - Bir soda alayım.
Vous voulez quelque chose?
O zaman ondan alayım.
Alors je prendrai celui-là.
- Gidip hemen meyve suyu ve kuru üzüm alayım.
Je vais chercher du Sunny D et des raisins secs.
- Ben de diş fırçalarımızı alayım.
Je vais chercher nos brosses à dents pour après.
Saati de alayım.
Laissez la montre.
Onu ben alayım.
Je vais prendre ça.
Kas gevşeticiyle birkaç tane ton balığı alayım dedim. Delirmişim gibi baktılar.
J'ai demandé des amphés et du thon en boîte, ils m'ont pris pour une folle.
Su alayım.
De l'eau.
- Ben bir içki daha alayım.
Je vais prendre un autre verre.
Kaydını alayım.
Je vous aiderai à vous installer.
Bak ne diyeceğim, onu ben alayım.
Tu sais quoi, je vais prendre ça.
Sana yeni bir kahve makinası alayım.
Je vais te trouver une nouvelle machine à café.
"Alay" ile uyumlu ve mantıklı bir kelime bul, ben de bu gece yerde yatayım.
Trouve quelque chose qui rime avec "Sarcasme" et qui a un sens, et je dormirai par terre ce soir.
Anita, esmer şeker alayım.
Anita, le sucre roux.
- Ben alay edilince anlarım, Titus. Gitti mi?
Je comprends l'ironie, Titus.
Benimle alay edilebilirdi...
Moi, on peut m'humilier.
Kendimle de alay edebilirdim.
Je m'humilie moi-même.
Size dersi almamanız için yalvardım ama siz benimle alay ettiniz.
Je vous ai prévenu de ne pas suivre cette voie, et vous vous êtes moqués.
İnsanlar benimle alay ederdi. Ama başımı eğdim ve çalışmalarıma odaklandım sadece.
Les gens se moquaient de moi, alors j'ai gardé la tête baissée et me suis concentré sur mon travail.
- Onu da hazır gelmişken alayım dedim.
Je croyais que c'était pour mon DVR.