English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Albüm

Albüm traducir francés

1,197 traducción paralela
Ve yanıma verdiği bir albüm de Sunny Side Up'tı.
Et un jour, il m'enferma avec Sunny Side Up.
Aslında biri bana şu küçük CD ve albüm dükkanından bahsetmişti. Orada tüm yetmiş sekizlik ve otuz üçIük albümleri varmış.
En fait, on m'a parlé d'un magasin de disques miteux qui a tous ses vieux enregistrements sur des 78 et 33 tours.
Bu yüzyılda duyduğum en berbat albüm olduğunu söyleyebilirim.
Je peux dire sans hésitation que c'est la pire chanson du siècle...
- Elimde bu yeni albüm var.
Bien, écoute, j'ai cet import.
- Güzel bir albüm çıkardım.
- Je suis content de mon disque.
Burada albüm anlaşması yapmak istiyoruz, sense utanç vericisin.
On essaie de décrocher un contrat. Et tu nous en empêches.
Her yerde aradığım bir albüm var, bulamıyorum.
Il y a un album que j'ai toujours cherché.
Herkes "Şimdi kodeste. Müthiş bir albüm çıkaracak" diyordu.
Tout le monde pensait qu'en prison, j'écrirais un album top.
Bir numaralı albüm oldu.
L'album était numéro un.
Daima en sevdiğim albüm olacak.
Il restera mon album préféré.
"Sen yakında bir albüm çıkarmıyorsun."
"T'es pas près de finir ton album."
Doğu Kıyısı-Batı Kıyısı olayı, gazetecilerin, para kazanmak için ve iş büyüsün de herkes albüm yapsın diye uydurduğu bir şeydi.
Cette rivalité n'est qu'une invention de journalistes. Ils veulent gagner du fric, ils perpétuent ça pour qu'on sorte des albums et que la guerre éclate.
Ölürsem, bu olabilir. Bana bir şey olursa, albüm çıkmaya hazır.
Si je venais à mourir, s'il m'arrivait quoi que ce soit, l'album était prêt.
Yani gerçekten kötü ve bunalımlı dönemlerimde güzel, sakinleştirici bir albüm takıyordum, The Stooges gibi,
Quand j'étais très triste ou vraiment déprimé, je mettais un morceau plein d'énergie des Stooges
İlk albüm, Seymour kayıt işini halletmeye gelmişti,
Seymour se pointe à l'enregistrement du premier album et nous dit :
Albüm kolleksiyonumuzun yarısını bir anda demode hale getirdi.
La moitié de notre collection de disques était soudain devenue obsolète.
İkinci albüm turuna çıktıklarında dedim ki "Kahretsin, bu herifler bizim kadar iyiler."
Pendant la tournée du deuxième album, je suis dit : "Merde. Ils assurent."
Albüm çok iyi gidiyordu.
Elle marchait plutôt bien.
Artık karar benimdi, ya yolda devam edip bitkisel hayata girecektim ya da onlara yeni bir davulcu bulup şarkı yapmalarında ve albüm çıkarmalarında yardım edecektim ki bunu daha üretken buluyorum.
J'avais donc le choix entre continuer les tournées et devenir un légume, ou les aider à écrire et produire des chansons, ce qui était plus productif. Il ne restait plus qu'à trouver un batteur.
Daha çok insana hitap edecek, piyasada tutunabilecek... büyük bir albüm yapmak istiyorlardı.
Ils voulaient un album fort qui serait commercialement viable. Ingénieur Et qui séduirait un plus large public.
"All Things Must Pass" ve özellikle şu John Lennon'la beraber yaptığı albüm olağanüstüydü.
"All Things Must Pass" et surtout sa collaboration exceptionnelle avec Lennon.
Bunun gerçekten kariyerindeki en iyi albüm olacağına inanmıştı.
Il était convaincu que ce serait le meilleur album de leur carrière.
Beni ofisine götürdü, bana baktı ve "Bu bugüne kadar çıkmış en iyi albüm olacak." dedi.
Il me regardait droit dans les yeux et me disait : "Cet album va cartonner."
- "Bir albüm çıkaralım." diyordu.
- "Faisons un album."
"Siz Ramones'sunuz ben Phil Spector, siz işinizi yapın ben de işimi yapayım ve bir albüm çıkaralım." diyordu.
"Vous êtes les Ramones, je suis Phil Spector et on va faire un album ensemble."
Ve... istemeyerek de olsa onunla albüm yapmaya karar verdik çünkü bize yardımı olduğunu düşündük.
On avait accepté à contrecoeur de travailler avec lui car on croyait que ça nous aiderait.
Harika bir albüm olabilirdi ama değildi bence.
Ce n'était pas le superbe album que ça aurait pu être.
Phil Spector'la bir albüm yaptık. Bu bizim için büyük şanstı.
Cet album avec Phil Spector était notre opportunité.
Ama yine hiç albüm satamadık.
Mais une fois de plus, on n'a pas vendu de disques.
O sırada artık buraya kadar olduğunu kabullenmiştim, hiç albüm satamamıştık.
A ce moment-là, j'ai finalement accepté l'idée qu'on n'en vendrait jamais.
Ramones'a albüm mü çıkaracak?
Le faire produire un album des Ramones?
- Mondo Bizarro'yu albüm olarak beğeniyor musunuz?
- Vous aimez l'album "Mondo Bizarro"?
Dördümüz de oradaydık ve albümü... toparlama ve şimdi söylendiği gibi konsept bir albüm şeklinde bir temalı albüm yapma fikri üzerinde tartışıyorduk.
On était là tous les quatre à discuter sur la façon dont on ferait l'album, et dont on en ferait un album à thème, un album à concept,
Tüm zamanların en akılda kalan albüm kapağıydı.
C'est sans doute la housse la plus reconnaissable de tous les temps,
albüm satamamıştık ve diğeri iyi gruplar gibi kayıt şirketini suçlamıştık.
Comme tous les musiciens, on donne la faute à la maison de disques,
Bir milyona yakın albüm satıldı.
On a vendu presque un million d'albums,
Acımasız bir zamandı ve büyüleyici ve zorlayıcı yapısıyla acımasız bir albüm yaptılar.
C'était une expérience totale, C'était une époque déprimante, Il a écrit un disque déprimant, mais il a fait ça, avec de la musique réjouissante, irrésistible et enchanteresse,
Çok fazla umutlu, yaratıcı ve eğlenceli bir albüm süreciydi.
C'était une période heureuse, créative et agréable quand on a fait cet album,
Bu stüdyoda albüm bile yapılır.
Il peut enregistrer ici.
( ç.n. albüm adı ) Hı?
Viens!
- Şu anda yok. Peki yeni albüm?
Et un nouvel album?
- Bana bir albüm mü hazırladın?
- Oh, tu m'as fait une compil?
Bu harika bir albüm.
C'est un super album.
Sen söyle, sonuçta senin en sevdiğin albüm.
Tu devrais le savoir, tu as dit que c'était ton album favori.
Haklı adamım. Eğer platin albüm çıkaracaksak, önce tarzımızı belirlememiz gerek.
Faut qu'on trouve un style si on veut l'album de platine.
Demek öyle? ! On dolara bahse girer misin, Hıristiyan Rock müziği yapıp sizden önce bir platin albüm çıkaracağıma?
Je te parie 10 dollars que si je fais du rock chrétien, je serai album de platine avant vous.
Hazır mısın? İlk platin albüm çıkaran kazanır!
Le 1er qui est album de platine gagne.
Platin albüm!
Album de platine.
Platin albüm! Kyle'dan önce platin albüm çıkarmak lazım!
J'aurai l'album de platine avant Kyle.
Platin albüm çıkarmamız lazım! Acele et Butters! ... Ohhh!
Magne-toi!
Bu albüm düzenlenmiş.
C'est rempli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]