Altıda traducir francés
6,875 traducción paralela
Latentler açıkça dortte, altıda, sekizde ve dokuzunca anahtara görünürler.
Les empreintes sont clairement visibles sur le quatre, six, huit et neuf.
Çay vakti geldi bile ve ofisi altıda kapatıyoruz.
C'est déjà l'heure du thé et nous fermons à 18 h.
- Altıda lobide görüşürüz.
Je te vois dans le hall à 18 h 00.
- Altısı da mı?
Tous les six?
Aşağıda, çocuk servisinde. Koruma altında.
Dans la salle des enfants, sous surveillance.
Hatırlatın da bundan sonra koltuğunuza oturacağım zaman altıma birşeyler sereyim.
Rappelle moi de mettre du papier sur le canapé quand je m'assoirai.
Beni asla otobüsün altına atmazsın. Veya Londra'da dedikleri gibi çift katlı otobüsün altına.
Tu ne me jetterai jamais sous le bus, ou comme ils disent à Londres, un autobus à impériale.
Şu anda 23. Caddenin altındaki tüm Manhattan'da elektrik yok, trafik ışıkları çalışmıyor ve sular kesik.
Tout Manhattan en dessous de la 23ème est sans électricité, feux tricolores, ou eau courante.
Altı buçuk gibi eve geldiğimde ortalık savaş alanı gibiydi ve Alice gitmişti. Mücevherlerimi, Thad'in laptopunu ve televizyonlarımızı da götürmüştü.
Et quand je suis revenue, vers 18h30, la maison était en désordre et Alice était partie, emportant la plupart de mes bijoux, l'ordinateur de Thad et tous nos téléviseurs.
Hani bazen arkamızda bir şey olduğunu düşünürüz,... yatağının altındaki boşluk da geceleri senin arkanda olur.
Parfois, on pense qu'il y a quelque chose derrière nous et l'espace sous le lit est derrière nous, la nuit. C'est aussi simple que ça.
Yatağın altında, kapıda hiçbir şey yoksa?
Rien sous le lit, rien à la porte.
Gotham kolluk kuvvetleri yer altı dünyasının kontrolü altında ve bu da onların Falcone tarafından yönetiliyor olması demek.
La police de Gotham est sous la coupe de la pègre pour l'instant, qui est dirigé par la famille Falcone à ce moment-là.
Yer altı dünyasında, Falcone ve Maroni ailesi arasında bir bölünmüşlük bulunuyor mesela Penguen gibi bir karakterin iki tarafa da oynayıp, birbirine düşürme olanağı bulunuyor.
Il y a une déchirure dans la pègre entre la famille Maroni et la famille Falcone, donc un personnage comme le Pingouin, par exemple, est capable de les monter les uns contre les autres.
İlk başta keman çaldığınızı sandım ama çentikler arası mesafe çok geniş. Ayrıca çenenizin altında da herhangi bir iz yok, o yüzden çello olmalı.
Au début, j'ai pensé au violon, mais l'espace est un peu trop grand et il n'y a pas de marque sous votre menton, donc violoncelle.
Alevlerin sıcaklığı 390 derecenin altında ve bu da aşırı ısınmış bir duman oluşturmak için yeterli değil.
La température de la flamme ne s'élève pas au-dessus de 390 degrés et c'est pas assez chaud pour générer de la fumée surchauffée.
Kubbe niçin geldi ya da altında ne gibi gizemler yatıyor bilmiyoruz.
Pourquoi le dôme est-il là ou quels mystères cache-t-il, on ne le sait toujours pas.
"Altını istedim ve elde ettim." "Geçen sonbahar bir servet kazandım ama yine de hayat düşündüğüm gibi değilmiş ve niyeyse altından da ibaret değilmiş."
"J'ai voulu de l'or, j'en ai eu. " L'automne dernier, j'ai fait fortune. " Mais la vie, ce n'est pas cela.
Bu işi hemen durduruyoruz,... Panterleri alt etmeye yetecek kanıtımız olsa da olmasa da.
Je m'en fous.
S.P.K. peşimize Jeff Malone'u takacak ve onu alt edebilecek tek kişi... Doğru tahmin. Çünkü hepimiz biliyoruz ki bu, bundan daha iyidir ki bunun sonucunda da bu meydana gelecek.
Le S.E.C va envoyer Jeff Malone après nous et personne n'est mieux adapté pour le battre que- - vous l'avez denivé car on sait tous que celui-ci est meilleur que celui-là, ce qui aboutira à ça, ce qui aboutira aussi à ça
Aslında, Knockers'da bayağı sıkıntı çekiyorduk ve o da tüm bunları kayıt altına almaya karar verdi.
Eh bien, nous prenons beaucoup de conneries à Knockers, et elle a documenté tout ce qui se passe là bas.
Tatia'yı gördüğü şeyi unutması için etki altına aldım, unuttu da.
J'ai contraint Tatia d'oublier ce qu'elle a vu et elle l'a fait.
Önümüzdeki birkaç saat içinde değil... ki o zamana dek mine çiçeğinin etkisi geçecek ve saygısızca davranmaya devam edersen... üzerinde uygulayabileceğim çok çeşitli işkence ve cezalar da dahil... her şeyi unutman için etki altına alabileceğim.
Pas dans les quelques prochaines heures, et alors, tu ne seras plus sous verveine, et je serais capable de te contraindre à tout oublier, y compris toutes sortes de tortures ou punitions auquelles je pourrais encore recourir si tu continues à manquer de respect.
Eğer o bir düzinenin yarısıysa, altı da diğer yarısıdır, değil mi?
Eh bien, c'est une demi-douzaine d'un et 6 de l'autre, n'est-ce pas?
Üst halkanın altındaki yeraltı mezarlarında olabilirler ya da alt halkanın altındaki antik atık su kanallarında ya da halkaları birbirine bağlayan tünel labirentlerinde ya da...
Il y a les catacombes sous le cercle supérieur, ou les anciens égouts sous le cercle inférieur, ou le labyrinthe de tunnels qui relient les cercles... ou bien... Trop de possibilités.
Ve sonra da Asil Kaplan kendini heybetli banyan ağacının altına bırakıp derin bir uykuya daldı.
Alors le noble tigre s'est allongé sous un banian et s'est endormi profondément.
- Bazıları bana öyle der, evet... Güneş altında yaşamış bir çok adamdan daha uzun yaşadım. Bugünden sonra da bir çoğundan daha uzun yaşayacağım.
Certains m'appellent ainsi, oui, mais j'ai vécu plus de vies que n'importe quel homme et j'en vivrai encore beaucoup plus.
Akşam da alt katta sandalyede uyumuş.
Et la nuit dernière elle a dormi en bas dans une chaise.
Masasının altına mı sakladın? Ya da başka bir amaç için mi oradaydın?
Te cachais-tu en dessous de son bureau, ou étais-tu déjà là pour d'autres raisons?
Şehri tekrar kontrol altına almak polisin günlerini almış. O zamana kadar da Gregson'dan kalan her şey gömülmüş tabii.
La police a mis longtemps à reprendre le contrôle de la ville, entre temps toute trace de Gregson avait disparu.
Kubbe niçin geldi ya da altında ne gibi gizemler yatıyor bilmiyoruz.
Pourquoi le Dôme est-il là, nous l'ignorons toujours.
Bugün burada sadece hükümdarı değil onun altındaki insanı da anmak için buradayım.
Aujourd'hui, je me tiens devant vous pour vous rappeler les règles, mais aussi l'homme.
Sonuçta 200,000 turist neden önce aranıp, sonra da akşam altı buçukta sokaklardan atılmak için Abbudin'e gelsin?
Après tout, pourquoi 200.000 touristes potentiels viendraient à Abbudin pour être fouillés et rester à l'intérieur après 18 h 30?
- Tanığınızın baskı altına olmasıyla başlayalım. Kanıtınız da tamamen uydurmaydı.
Ton témoin est sous la contrainte et tes preuves sont factices.
Kubbe niçin geldi ya da altında ne gibi gizemler yatıyor bilmiyoruz.
Pourquoi le dôme est-il là ou quels mystères cache-t-il, nous ne le savons toujours pas.
Kubbe niçin geldi ya da altında ne gibi gizemler yatıyor bilmiyoruz.
Pourquoi le dôme est-il là, quels mystères cache-t-il, nous l'ignorons encore.
Kubbe niçin geldi ya da altında ne gibi gizemler yatıyor.. .. biz halen bilmiyoruz..
Pourquoi est-il là et quels mystères cache-t-il, nous l'ignorons.
Kubbe niçin geldi ya da altında ne gibi gizemler yatıyor bilmiyoruz.
Pourquoi est-il là et quel mystère cache-t-il, nous l'ignorons toujours.
Biliyorum, fakat başka kadınlar da saldırı altında gerçekten yardımın lazım.
Je sais, mais d'autres femmes se font attaquer, et on a vraiment besoin de votre aide.
- Hayır. İçerde altı, dışarıda sekiz dikiş.
6 points de suture à l'intérieur, 8 à l'extérieur.
İki ve altı pensler halinde gelen madeni paralar ama tahıl çuvalları ve lahana da alıyoruz.
Ça vient en piécettes et centimes, de la menue monnaie. Mais nous prenons aussi les sacs de grains et de choux.
Silahın elinin altında, kafan karışık ve gümüş kaplı tabancaları da sadece Meksikalılara bulaşmışlarda gördüm.
Tu gardes un flingue à portée de main, Ton regard est alerte tout le temps, Et la seule fois que j'ai vu des pistolets plaqués d'argent c'était sur un type acoquiné avec des mexicains.
- Yani o sandalyeye bağlanan her kimse sandalyeden kurtuldu, Dimitri'yi alt edip sonra da ateş etti.
Ce qui signifie que la personne attachée à cette chaise s'est libérée, a maitrisé Dimitri, et lui a tiré dessus.
"Bir insan korkularıyla yüzleşip, onları kırıp geçmeli" ya da altında ezilip, yok olmalı " demişti.
"Un homme doit faire face à ses démons et les détruire ou être détruit par eux."
Belki Linux altında çalışan Fedora da olabilir.
Oublie ça.
Onlara Tommie yerine Kırmızı Urbalılar da denilebilir ama yine de onlar altı uzun sene boyunca parçası olduğum İngiliz Ordusu ve bir şekilde düşmanlık ve şüphe yerine sempati ve saygıyla baktığım için özgür olduğumu hissettim.
On les appelait peut être les Tuniques Rouges plutôt que les Tommies, mais ils représentaient toujours l'armée britannique dont j'ai fait partie pendant six longues années. En plus, c'était libérateur d'être regardée avec respect et sympathie plutôt qu'avec hostilité et suspicion.
Yılda bir ya da iki kez yağmur yağar ve toprağın altı su basar. Herkes oraya koşar ve ortadan kaybolmadan toplayabildikleri kadar toplarlar.
Une ou deux fois par an, la pluie vient et inonde le fond de la laverie, et tout le monde dévale là, et en collecte le plus possible avant qu'elle ne disparaisse.
Altı taş içeride, üç taş yukarıda.
Six pierres, trois pierres élevé.
Altı taş içeride üç taş yukarıda...
Six pierres, trois pierres élevé.
Sonra da sırrımı Harvey'yi alt etmek için kullanmamı istedin ve böylece tekrar, tekrar ve tekrar devam etti.
Et après tu as voulu utiliser mon secret pour battre Harvey. Et ça a continué encore et encore.
Eğer üst bölmenizde yer yoksa eşyalarınızı koltuğun altına da koyabilirsiniz.
S'il n'y a pas de place dans le compartiment au-dessus de vous, mettez vos bagages à main sous le siège devant vous.
Ve altı ay sonra burası da başka bir Yoshinoya şubesi olduğunda yeni bir iş bulmada iyi şanslar.
Et bonne chance pour trouver un nouvel emploi quand cet endroit deviendra un Yoshinoya Beef Bowl.