Alına traducir francés
12,447 traducción paralela
Özür dilerim. Erken alınacağına dair bir bilgim yoktu.
Désolé, je pensais pas devoir y aller plus tôt.
Ariadne kötü bir durumda. Görebiliyorum. Ama oğlu Jason'u karşısına nasıl alıyor anlamıyorum.
Ariane est dans une position délicate, je peux voir ça, mais je ne peux croire qu'elle se serait retournée contre Jason.
Bu odada bulunan hiç kimsenin gerçek suçu işlediğini sanmıyorum ama AgriNext gibi bir cehennemde bir hainliğin nerede biteceğine ve sonrakinin nerede başlayacağına karar vermesi zaman alır bu yüzden yöneticilerinize hemen uyarı yapacağım :
Je doute que le meurtrier soit dans cette pièce, mais dans une fosse comme AgriNext, difficile de dire où finit un serpent et où commence le suivant. Voici un avertissement pour vos cadres :
Hangi kararı alırsan al doğrusunu alacağına adım gibi eminim.
Quelle que soit votre décision, vous prendrez la bonne.
Hepimizin bildiği gibi, kayıt altına alınmamış düzinelercesi olabilir.
Il pourrait y en avoir des douzaines d'autres non répertoriés.
Travmatik beyin yaralanmasına neden olacak kötü bir şeyle karşılaştığımda bunu yapmalı. Fakat bunun yerine yanına başkasını alıp dolaşmaya çıkacak. Çünkü ben bir yatakta çürümekte olacağım.
Quand un sale truc m'est arrivé me causant un trauma crânien, mais au lieu de ça, Jésus était en virée avec un autre car me voilà, inconscient dans un lit.
Sıra dışı önlemler alınmasını istiyordun çünkü mucize adam olacağına dair aptalca bir fikrin vardı. Uyanıp bana geri dönecektin. Şimdiyse belgeleri imzaladın mı?
Avant tu voulais des mesures extraordinaires car tu avais cette stupide idée que tu allais devenir un miracle te réveiller et me revenir, mais à présent, tu... as signé les papiers?
Bu şehir bir casusu koruduğunu öğrenirse, bizi karşılarına alır.
La ville se rebellera s'ils apprennent que tu protèges une espionne.
Bu şehir bir casusu koruduğunu öğrenirse, bizi karşılarına alır.
Cette ville se retournera contre nous s'ils apprennent que tu protèges une espionne.
Silahımı al, tişörtünün altına koy ve onunla yüz yüze gelmeden silahı kullanma.
Prends mon arme, cache-la et ne l'utilise pas avant d'être en face de lui.
Onu gözaltına alın.
Placez-la en garde à vue.
Kadere ya da alın yazısına inanmıyorum...
Je ne crois ni à la fatalité, ni au destin...
Kadere, alın yazısına ya da burçlara inanmıyorum ama işlerin bu şekilde gelişmesine şaşırdığımı söyleyemem.
Je ne crois pas au destin, à la destinée ou aux horoscopes, mais je ne suis pas surpris du tour qu'ont pris les choses.
Kadın her zaman evi eşyayı, çocukları alır. Ama bu kazandığı anlamına gelmez.
Une femme peut obtenir la maison, les biens, les enfants, ça ne signifie pas qu'elle a gagné.
- Bunları ben de yapıyorum. ... hafta sonları çocuklarına kıyafet falan alıyorlar.
- Je fais tout ça... leur acheter des vêtements le weekend.
Kendisi Miami'de, güvenliği var ama koruyucu gözaltına alınmasını istiyorum.
Elle est à Miami, elle a un détail, mais je la veux sous protection rapprochée.
- April alışılmışın dışına çıkmayı başardı.
April a certainement fait preuve de créativité.
Sen eski odana taşınırsın ben eski odamı alırım, Amelia da Cristina'nın odasına yerleşir.
Parce que tu pourrais prendre ton ancienne chambre, je pourrais reprendre mon ancienne chambre, et puis Amelia pourrait emménager dans la chambre de Cristina.
Belki haklıdırlar, ama bu seni suratlarının ortasına yumruk atmayı istemekten alıkoymaz.
Ils ont peut être raison mais ça ne vous empêche pas de vouloir leur en mettre une à chaque fois qu'ils le disent.
Manga, arabayı kontrol altına alın. Ambulans da dönüp girebilsin.
La Brigade, stabilisez le véhicule, ramenez cette ambulance, pour la récupérer.
Bu ise aynı ayının 6 yıl önce... ilk kayıt altına alındığındaki DNA'sı.
Et ça, c'est l'ADN du même ours au moment de son premier marquage, il y a 6 ans.
Uzun bir gündü ve etrafımda yeni yüzler olmasına pek alışkın değilimdir.
Ce fut une longue journée, et je ne suis pas habitué aux nouveaux visages par ici.
Kirsten bir gün, Maggie adında bir kadınla tanışır. Kadın, onu hükümetin gizli bir programına alır.
Un jour, Kristen a rencontré une femme qui s'appelle Maggie, qui l'a recruté pour un programme secret du gouvernement.
Anlıyorum. Herhangi birinin e-postalarını falan alıp mikroskobun altına yerleştirsen rencide edici bir şeyler bulabilirsin.
N'importe quel e-mail scruté à la loupe peut paraître insultant.
Saldırı olduğu için bunu cinayet kapsamına alıyoruz.
En raison de l'agression, nous classifions cette mort en homicide.
Etrafına bak, kurbanlardan alıp sakladığı hatıralar olabilir.
Il a dû garder des trophées de ses victimes.
Büyük bir havlu al ve onu boynunun arkasına at.
Une grande serviette Derrière le cou
Yanına birkaç devriye memuru al.
Et prends deux officiers de patrouille avec toi.
Tanığının adını öğrendiğim an onu koruma altına alırım.
Au moment où j'entendrai le nom de votre témoin, je la placerai en protection rapprochée.
Hedefi kontrol altına alın.
Maîtrisez le sujet.
Bölgeyi güven altına alırız. Durumu kontrol altına alırız.
On va sécuriser la zone, nettoyer et contenir la situation.
Bu yüzden seni göz altına alıyorum.
C'est pourquoi je vais vous garder prisonniers.
O limana gitmiş, bir kargo kutusunu konteynırdan alıp aracına koymuş.
Il y va, met la cargaison dans son coffre.
Kendi irademle bu sorumluluğu üzerime alıyorum herhangi bir zorunluluk olmadan amacına uygun...
Que vous prenez cette obligation librement, sans réservation mentale ou but d'évasion...
Şüpheli olması muhtemel kişileri Amerikan topraklarında işledikleri cinayet ve benzeri ağır suçlarda ülkeden ayrılmasına izin vermeyip alıkoyabilme şansımız var.
Possible de tenir responsable une personne responsable du meurtre d'une américaine sur le sol américain, avant qu'il ne quitte le pays, pendant que nous avons encore une chance.
- Anasına bak kızını al.
Telle mère, telle fille.
Gözaltına alınıyorsun.
Tu es en état d'arrestation.
Porno ve kamera şovlarına yüklü miktarda para yatırması dışında tüm uyuşturucu alım-satım işlerini e-posta, messenger, Twitter ile hallediyor.
À part les énormes sommes d'argent qu'il dépense en porno et webcams, il fait tous ses deals par mails, ims, Twitter.
Geçen aydan beri eski düzenine, eski alışkanlıklarına döndüğünü görüyorum.
Depuis un mois, je vous vois replonger dans les vielles habitudes, d'anciens comportements.
Sen NSA'deki işi alırsın ben de Fulton'daki birimin başına geçerim.
Tu pourrais prendre le boulot à la NSA et je travaillerais au département de Fulton.
Olivia'yı da yanına al.
Emmène Olivia avec toi.
Bir daha adımı ağzına alırsan alfabetik sıraya göre organlarını sökerim.
Si l'un d'entre vous utilise encore mon nom, je vous enlèverai vos organes par ordre alphabétique.
- Bedenini kontrol altına al.
Contrôlez-vous.
İlahi alın yazına lanet olsun.
Va au diable sacré destinée.
- Suçunuza karar verilene kadar gözaltına alınıyorsunuz.
Vous avez été placé sous la garde de la cour pour y être jugé.
- Suçunuza karar verilene kadar gözaltına alınıyorsunuz. Ne suçu?
Culpabilité de quoi?
Vahşi, şeytani cinayet şüphesi ile derebeylik kanunları çerçevesinde gözaltına alındılar.
Ils sont détenus pour des soupçons d'un brutal meutre satanique.
Ajan Shaw'ı gözaltına alıyoruz. Tüm ajanlara...
Nous mettons l'agent Shaw en garde à vue.
Pekâlâ, sana 60 saniye sağlayabilirim çöp kutusundan dosyayı alıp kendi bilgisayarına atmak için ama hepsi bu kadar. - Olur.
Très bien, je pourrais être en mesure de vous 60 secondes faire glisser le fichier à partir de sa poubelle à votre ordinateur, mais voilà.
Biliyorsunuz, beni almadan önce mahkemede davalarınızın canına okumaktan zevk alıyordum.
Tu sais, avant que vous me recrutiez j'ai pris plaisir à détruire tous tes procès au tribunal.
- Bence bu oların gözaltına alınmasında bir saat sonra olması korkunç bir tesadüf.
[soupirs] Je pense qu'il est une coïncidence terrible que ce qui est arrivé une heure après avoir été placé en détention.