Angle traducir francés
3,430 traducción paralela
Kafatasındaki darbenin açısı, çıkış yaraları ve kanın sıçma yerleriyle örtüşüyor.
L'angle d'impact crânial couplé avec les blessures de sorties en haut et en forme de cône
Çünkü Roman'ın bakış açısında kocaman "Roman şekilli" bir kör nokta var.
Car il y a un énorme angle mort à la Roman Dans sa manière de voir les choses.
Nişancı kuzeydoğu köşesinde.
Tireur, à l'angle nord-est.
1. cadde ve Douglas'ın köşesi.
A l'angle de la 1ere et de Douglas.
Ama bu seferkinde kör bir nokta var.
Mais dans ce cas particulier il y a un angle mort.
- Konuyu bu noktaya mı getireceksin?
- Tu veux attaquer sous cet angle?
Nasıl geliştirmeyi planlıyorsun?
Comment vas-tu l'actualiser? Quel est ton angle?
- Görevin nedir yani? - Görevim mi?
Mon angle?
Yumruk. Santa Monica ve Robertson. Orada olun.
Au Fist, à l'angle de Santa Monica et Robertson.
Sürekli baş aşağı uçuyor. Ama bir uçağın alt tarafı kör noktasıdır.
L'angle mort d'un avion, c'est en dessous.
- Bakış açınız nedir?
Quel est votre angle d'attaque?
Bakış açım mı?
Mon angle? Eh bien...
- Sanırım kadın Edward'a en iyi yaklaşma yolumuz.
Je pense qu'elle est notre meilleur angle sur Edward.
Walter'ın tarif ettiği açıya bakılırsa bence o ev Brooklyn'de. Eskiden köprünün olduğu güneydoğu yakasında bir yerlerde.
D'après l'angle de vue décrit par Walter, je dirais que c'est à Brooklyn, près de l'ancienne base sud-est du pont.
22 derecelik bir açıda olması gerek.
Il doit être à un angle de 22 degrés.
Evet, benim geldiğim yerde, endişe sadece satış yapan bir adamla gelirdi.
Ouai bien, d'ou je vien, soucis ne viens qu'avec un argumentaire de vente s'il y a une sorte d'un angle.
Doğal olmayan açıya bakılırsa boynunun zorla kırıldığını söyleyebilirim.
Et bien, étant donné l'angle anormal, je dirais que son cou a été cassé par la force.
Köşede.
À l'angle.
Burada psikiyatrik bir durum göremiyorum.
Je ne vois pas d'angle psychiatrique ici.
İlginç bir açı.
Hé bien, c'est un angle intéressant.
Evet, açıya bakılırsa belki de Ben yerdeydi.
Ouais, peut-être Ben, à cause de l'angle.
Doğru açı bu.
c'est le bon angle.
Bir bakış açısı, insanları bağlayacak bir nokta bulmalısın.
On a besoin d'un angle d'attaque, d'une accroche.
Daha sonra kesinleşir ama yaranın derinliği ve açısı darbenin zayıf olduğunu gösteriyor.
J'en saurais plus bientôt, mais l'angle et la profondeur de la blessure pourraient indiquer une timide attaque.
- Açıyı mı değiştirdin?
Avez vous changé d'angle?
Sorun şu, o açıda kurtaramayız.
Le problème est que, dans cette angle, Nous ne le dégagerons pas.
Yanlış açıda sondaj yaptırdı.
Il nous a fait foré selon un mauvais angle.
Baba, hemen şurada. Her yerde aylak tuzakları var zaten.
C'est à l'angle de la rue et il y a tous ces pièges à rôdeurs.
- Köşeyi dönünce.
- A l'angle.
O bir metal sert düştü sadecekaburga altında kenar.
Il est tombé méchamment sur une angle métallique juste sous les côtes.
Böyle bir dikiş için en iyisi genellikle yarı gömülü horizontal matris dikiş kullanmaktır.
D'accord, alors pour un point d'angle comme celui là, le plus souvent c'est mieux d'utiliser un point de suture en "matelassier horizontal".
Biliyor musun eğer açınla biraz oynarsan daha sivri bir uç yakalarsın.
Tu sais... Si tu ajustes ton angle un peu plus, tu trouveras un bord plus tranchant.
Eee ne demek istiyorsun?
Quel est ton angle d'attaque, hein?
Şimdi de temiz görüş alamıyorum.
Ah. Maintenant je ne peux pas avoir un angle de tir.
Bu odada kameraların görmediği bir tane kör nokta var.
Il y a un seul angle mort dans cette pièce.
Bu yaşanan duruma yastan başka bir isim koyamıyorsunuz.
Vu sous cet angle, on ne peut parler que de chagrin.
Evet, bize bir şey söyleyemedi ama bilirsin her zaman başka bir yolu daha olur.
Ouais, il ne veut rien nous donner. mais, tu sais, il y a toujours un autre angle.
Georgetown'da. P Caddesi'yle 35. Cadde'nin köşesinde.
Georgetown, à l'angle de la rue P et la 35ème.
Anlaşıldı, Merkez. 147 derecede devam ediyoruz.
Angle de vol, 147 degrés.
Sondaj açısını, sismik verileri göz ardı ederek değiştirdi ve günlerimizi çalmış oldu.
Il a changé l'angle du forage, ignorant les séïsmes, cela nous a pris une journée de congé.
Peki, en çok süreyi siz alacaksınız.
Vous seriez un locataire d'angle.
Köşedeki Earl'ün Lokantası.
Earl's Diner, le restaurant à l'angle.
Merminin açısı bir intihar olduğunu doğruluyor.
L'angle de tir correspond à un cas de suicide.
Açısı ve derinliği, sivri uçlu ve keskin bir nesneyle hızlı bir batırma hareketi yapıldığını gösteriyor.
L'angle et la profondeur suggèrent un mouvement rapide avec un objet tranchant et denté.
Burası kör bölge.
C'est un angle mort.
Yapma birader. İşine geliyor değil mi?
Je sais que tu travailles l'angle.
Bak, geçmişte, Arroyo bir davanın ortasına atladığında onunla ilgili bir planı olurdu, onunla baş edebilirdi..
Ecoute, dans le passé, quand Arroyo voulait sauter au milieu d'un cas, c'était parce qu'il avait un angle différent, il pouvait le clarifier.
Mermi yukarı doğru bir açıyla girdi. Atışçıdan yaklaşık 2 metre uzaktan.
La balle est entrée à un angle du bas vers le haut a 2m du tireur
Yok bir şey, St. Louis'te yaşarken sokakların adı Birinci Sokak, İkinci Sokak, Washington, Lincoln olurdu da.
Quoi? Non, c'est que nous vivions dans la ville de St Louis, tu connais? C'était à l'angle des avenues Washington et Lincoln.
Durun biraz. Demek oluyor ki Margo Hannah'ın öldürüldüğü yerin hemen köşesinde oturuyor.
Ça signifie que Margo habite juste à l'angle de la rue où Hannah a été tuée.
Olay ne?
Quel est l'angle d'attaque?