Anlarsınız traducir francés
1,381 traducción paralela
İyi bir aşçıyı en basit yemeklerinin kalitesinden anlarsınız.
C'est à ses plats les plus simples qu'on reconnaît un bon cuisinier.
Artık standartlarım eskisi kadar yüksek olmasa da... bu incilere "A" veremedim. Umarım beni anlarsınız.
Et bien que je ne sois plus aussi exigeant qu'avant, ces bijoux ne méritaient pas un A.
- Adetlerimize göre... yere tükürebilirim ama yanlış anlarsınız. - Yeterli.
- Au gnouf!
Doktor. New York'taki o adam gerçekten Robert Porter mı? Onun için üzülüyorum, anlarsınız.
Si ce garçon que vous avez trouvé à New York est vraiment Robert Porter, j'aime autant ne pas le savoir.
Yani... anlarsınız... alacakaranlık... gerginlik... beklerken...
C'est à dire... vous comprenez... l'obscurité... la tension...
Şansınız varsa, benim hislerimi de anlarsınız gelin kalbimi hissedin.
Si par hasard, tu partages mes sentiments pour toi Viens prendre ta place dans mon coeur.
Anlarsınız, ben aynı zamanda bir aktörüm.
Je suis aussi acteur. Et cela...
Anlarsınız işte.
Enfin, vous comprenez.
Size hizmet etmek için buradayız, ne demek istediğimi anlarsınız.
Nous sommes ici pour vous servir, si vous voyez ce que je veux dire.
Hem de hiç değil... Tam zıttı, çünkü Jason harikadır George'sa aptalın teki, tam bir embesil, anlarsınız ya...
Il n'a rien à voir avec lui... ll en est l'antithèse, parce que Jason est brillant, alors que George est un imbécile, un vrai crétin, et...
Bir gece önce bir Jackson Pollock filmi seyretmiştim ve oyunundan çok etkilenmiştim, anlarsınız ya.
J'avais vu le film sur Jackson Pollock la veille et j'ai été très influencé par cet artiste.
Bilmem, belki sıkarsanız anlarsınız.
Je ne sais pas. Appuyez dessus.
Büyüyünce anlarsınız.
Vous comprendrez plus tard.
İş aşka gelince, doğru kişi olduğunu nasıl anlarsınız?
En matière de coeur, comment sait-on ce qui est bien?
Dünyayı şeyinden tutmuşlar, anlarsınız.
Ils tiennent le monde par les...
En sonunda dibe vurursunuz ve kim olduğunuzu anlarsınız çünkü daha dibe gitmenin imkanı yoktur.
On touche le fond et on sait qui on est. Parce qu'on ne peut pas tomber plus bas.
Derler ki ; Vietnam'a gelirsiniz ve birkaç dakika içinde bir çok şeyi anlarsınız.
On dit que quand vous arrivez au Vietnam vous comprenez beaucoup de choses en quelques minutes.
Derler ki ; Vietnam'a gelirsiniz ve birkaç dakika içinde çok şeyi anlarsınız.
On dit que quand vous arrivez au Vietnam vous comprenez beaucoup de choses en quelques minutes.
Anlarsınız ya, yanlış bir şey yapmak istemem.
Vous savez, vous dites un mot de trop...
Eminim bunu anlarsınız.
Je suis sûr que vous comprenez.
Çocuklarınız olduğunda, hepsinin birbirinden farklı olduğunu anlarsınız! - Evet!
Vous savez, quand on a des enfants, chacun est différent, non?
Elinizdeki gazetelerden bunu anlarsınız.
C'est écrit dans les journaux.
Siz bunu anlarsınız Bayan Kikuno.
Vous le comprenez, mademoiselle Kikuno.
Anlarsınız onlar iki kişiler.
Vous voyez il y a deux personnes.
Bir gün oğlunuz evden çıkar ve geri gelmezse.. .. ancak o zaman anlarsınız.
A moins qu'un jour, votre fils ne rentre pas à la maison, vous ne comprendrez pas.
Konuşacak birine ihtiyacı var. Bunu anlarsınız herhalde.
Elle a besoin de quelqu'un à qui parler.
Arkadaşımızsınız, sizi çok seviyoruz seni ve Paul'u, anlarsınız ya.
On est amis, on vous aime, Paul et toi.
Ama daha sonra muhtelemen Dr. Brown'ı tanımadığınızı anlarsınız.
Mais c'est parce qu'ils ne connaissaient pas le docteur Brown.
Ama insanların karakterlerini hemen anlayan biriyseniz ciddi olduğumu anlarsınız.
Mais si vous savez juger les gens, vous verrez que je suis sérieuse. - Carla.
New York'ta yılın öyle bir zamanı vardır ki, daha ilk yaprak düşmeden mevsimin değişeceğini anlarsınız.
Il y a une époque de l'année à New York où, même avant que la première feuille ne tombe, on sent les saisons passer.
Monet'nin gökyüzü ışıklarını ne güzel belirttiğine, tuvali ne akıllıca kullandığına bakarsanız doğanın gerçek şairlerinden biri olarak nasıl ün kazandığını anlarsınız. En sevdiğimdir.
Regardez avec quel génie Monet a suggéré le ciel et la riche qualité du tableau, et vous comprendrez qu'il était destiné à être un grand naturaliste.
- İçin, anlarsınız.
- Buvez, vous verrez bien.
Ve tutmazsanız duvardan geçebilenlerin tek siz olmadığınızı anlarsınız.
Et sinon... vous verrez que vous n'êtes pas les seuls à passer à travers les murs.
Anlarsınız işte.
Vous voyez?
Kamyonet tamirinden ne anlarsınız ki?
Faites pas de conneries avec ma caisse.
Ben tam 19 yaşındayım, fakat insanlara 18 derim, anlarsınız ya?
Eh bien, j'ai 19 ans, mais je dis toujours que j'ai 18.
Anlarsınız işte, artık bunun için acele etmeyeceğim.
En fait, j'ai pas envie de me presser, cette fois.
Anlarsınız.
- Tu sais ce que je veut dire?
Üzgünüm? Oh, ah, eğer uyanır ve beni burada görürse, ne demek istediğimi anlarsınız.
Je dois dire aux médecins que vous êtes là.
Sen ve Phill, çocuk bakımından ne anlarsınız?
Que sais-tu d'une garderie?
Yürüyün yürüyün, şimdi bazı işlerimiz var, anlarsınız ya.
On va bientôt rendre l'antenne. On va maintenant aller où les lois fédérales ne vous autorisent pas à nous suivre, si vous voyez ce que je veux dire.
O zaman kafa derinizin yüzülmesinin nasıl bir şey olduğunu kısmen anlarsınız Bay Graham.
Et vous aurez une idée de ce que ça fait d'être scalpé Mr. Graham.
Anlarsınız ya?
Vous voyez ce que je veux dire.
Bir ilişkiniz olunca anlarsınız, o zamana kadar karışmayın.
Tu verras quand ça t'arrivera.
Plajda onunla beraber oldum. Yani cinsel anlamda, anlarsınız ya.
Lequel êtes-vous?
belkide kamuflajlarımızı indirirsek nedenini anlarsın.
Peut-être si nous nous démasquons, vous comprendrez pourquoi.
Anlarsınız ya.
- Oui
İşte o zaman anlarsın ki, evlendiğin güzel kız aslında güzel bir kız değil.
C'est là que vous voyez que la jolie fille que vous avez épousée n'est pas du tout une jolie fille. Non.
- Beni epey rahatsız etti bu durum..... fazla konuşmak da istemiyorum bu konu hakkında anlarsın ya.
J'aime pas trop cette idée. J'espère qu'il n'aura rien d'autre à me raconter... J'aime pas trop ça, tu vois?
Komşular rahatsız olabilir, anlarsın ya.
J'ai des voisins, tu sais.
Sen ne anlarsın? Senin derdin kaç kızın jakuzi için sırada beklediği.
Combien de filles font la queue pour le bain bouillonnant?