Argent traducir francés
91,878 traducción paralela
- Çok para yani.
C'est beaucoup d'argent.
Sy mesele para olduğunda hep buradadır.
Sy est toujours là quand il s'agit d'argent.
Burada da mesele para değil mi?
C'est de ça qu'il s'agit, non? D'argent.
- İşin ucunda büyük para var balım.
Il y a beaucoup d'argent à la clé, chéri. Je sais.
Bay Ehrmantraut, simsarınız geçen sene firmanızdan borç almamız için ayarlamaları o yapmıştı.
M. Ermentraub, votre courtier. Il s'est arrangé pour que votre entreprise nous prête de l'argent, l'année dernière.
Amerika'da birine borç verdiğinizde normalde...
Ici, normalement, quand on prête de l'argent à quelqu'un...
Demek istediği, sizin yerinizde biz olsaydık parayı faiziyle birlikte isterdim.
Il veut dire que si c'était nous, à votre place, je m'attendrais à recevoir l'argent avec des intérêts.
Bakın, biz sadece paranızı geri ödemek ve kendi yolumuza gitmek istiyoruz.
Écoutez, on veut juste rembourser l'argent et continuer notre chemin.
Ray, denetimindeki suçlulardan birini abinden para çalması için mi tuttun?
Ray... Tu as engagé un mec en liberté conditionnelle pour voler de l'argent à ton frère?
Para değil.
Pas de l'argent.
Zarardayım Ray.
Je suis à court d'argent là, Ray.
Paramı bulman için sana yarına kadar zaman veriyorum.
Je te donne jusqu'à demain pour me donner l'argent.
"Şu zengin insanlara bak para harcıyorlar ama düzenlenen geceye katılma zahmeti bile göstermiyorlar."
"Les riches veulent bien donner leur argent, " mais ils sont pas fichus de donner un peu de leur temps? "
Sonuçta parasını ödedik. Tadını çıkaralım.
C'est notre argent, sers-toi.
Para sızdırmaya çabalıyordu.
Il a vainement tenté de m'extorquer de l'argent.
Yazıklar olsun! Paramı geri verin!
Mon argent!
Harcamalar için biraz para var. Seyahatlerinizde kullanın.
Voici de l'argent pour votre voyage.
Sizi para aklamaktan tutukladıkları zaman bana gelemeyeceksiniz artık.
Et ça prend fin dès qu'ils vous auront arrêtés pour blanchiment d'argent.
Sonra parasını geri almasını ve bizimle tanıştığını unutmasını sağlayacağız.
On lui rend son argent et il nous oublie.
Bu... Bunlar...
Vous nous avez prêté de l'argent.
Sonra, para isteyen Nijeryalı bir adam çıktı.
Et c'était en fait un Nigérian qui voulait de l'argent.
- Paramı istiyorum ben!
Je veux mon argent!
Seninki de boğazındaki çedarı çıkardıktan sonra siktir olup gitmek.
Le tien est de cracher l'argent et de baiser.
Üstüne bir de para var, elbette.
Et l'argent, bien sûr.
Vaktin nakit olduğu hakkında ne derler bilirsiniz.
Vous savez ce qu'ils disent, "le temps, c'est de l'argent."
Bak, paranı geri almak istemiyorsan seni zorlayamam!
Je ne peux pas vous obliger à reprendre votre argent si vous ne voulez pas!
O insanlar uyanıp tüm paralarını alanın sen olduğunu anlayınca ne olacak sanıyorsun?
Que pensez-vous qu'il se passera quand ces gens se réveilleront et comprendront que vous avez tout leur argent?
Listedeki ilk şey bu, varlık birikimi. Ve varlık diyorum, para değil.
Voici donc la tâche numéro un, l'accumulation de richesses, et je parle bien de richesses, pas d'argent.
Paranı geri alsan olmaz mı? Hayır.
Pourquoi ne pas juste reprendre l'argent?
Şimdi bu parayı ortaklarımıza bazı sağlık primlerini ödedikten sonra, 16 farklı işlemi satın almak için kullanacağız.
Nous allons utiliser cet argent pour acheter 16 parkings de plus, après avoir donné aux associés leurs dividendes bien gras.
Orta düzey yöneticileri ve film yıldızlarını. Paralarını annelerinin kızlık soyadları altında Denver Wells Fargo'ya yatıranları.
- Les cadres et les stars de cinéma, des gens qui mettent leur argent chez Wells Fargo, à Denver, au nom de jeune fille de leur belle-mère.
Kardeşin gibi adamlar, para babaları. Gizlice hareket ederler ve karşılığını çabuk almak isterler.
Les gens comme ton frère, les richous, font des plans secrets pour avoir de l'argent rapidement.
Bir süre önce onun para sıkıntısı yaşadığını söylememiş miydin?
Tu n'as pas dit qu'il a eu des soucis d'argent?
Efendim, kardeşinizle aranızda para konusunda anlaşmazlık var mıydı? Ya da para olmasa bile onun geri istediği bir şey?
Monsieur, aviez-vous un désaccord portant sur l'argent avec votre frère, ou sur quelque chose qu'il aurait voulu récupérer?
Lütfen kaçış paramızı yanında getirdiğini söyle.
Tu as pris l'argent pour s'enfuir?
Ray, o para bize lazım.
Ray, on a besoin de cet argent.
Param için geldin.
Tu es venu pour mon argent.
Sahtecilik, ödeme garantisi için... ki bilirsin, zengin olmanın bedeli bu sanırım.
C'était une fausse vidéo pour me soutirer de l'argent. Ça doit être le prix de la fortune.
Para nimet ve lanettir.
Avoir de l'argent, c'est à double tranchant.
Paranın suçu yok. Sorun insanlarda.
C'est pas l'argent, mais les gens.
Ray partiye geliyor, para talep ediyor, o ve kızı bizimle arkada, kiralık kasama nasıl ulaştığını sanıyorsun?
Ray qui vient me réclamer de l'argent avec sa copine, alors que nos comptes sont pleins. Le fait qu'il ait eu accès à mon coffre-fort?
Bu yüzden şimdi her zamankinden daha çok ikna oldum, fırlatma düğmesine tamamen basmamız gerek...
C'est pour ça que je suis encore plus convaincu qu'il faut qu'on vende. Prenons l'argent et fuyons.
Parayı takip et. Tek söyleyeceğim bu.
Suivez l'argent à la trace, c'est tout.
Para? Ne parası?
Comment ça, quel argent?
Parayı takip edeyim.
Suivre l'argent.
Ve sonuçta, bir adama ne kadar para lazım?
Et après tout, de combien d'argent un homme a-t-il besoin?
Çok para, 100 bin dolar.
C'est beaucoup d'argent, 100 000.
Bize göre o, başlangıç için borçlu olunan para.
Pour nous, c'est de l'argent dû pour les frais de lancement.
Senin için doğru olanı biliyorsan, lanet parayı öde ve tatmin olmam için dua et!
Si tu sais ce qui est bon pour toi, donne l'argent et prie pour que je sois content!
Harcayacak para.
De l'argent à flamber.
Elinde yeterli kaynaklar, bütçe ve tanıdıklar vardır.
Il a les ressources, l'argent, les contacts, et surtout,