Argos traducir francés
81 traducción paralela
- Argus?
Argos!
- Sen misin Argus?
- C'est toi Argos?
Sen diğerleriyle burada kal ve gemiyi koru.
- Pas toi Polydeuce. - Mais Argos... Reste à bord avec les hommes et garde le navire.
Argus, gemiye git.
Argos, descends au navire.
Bay Knapp'ın firması, Argos uydusunun elektronik kısmını yaptı.
La société de M. Knapp a équipé le satellite Argos en électronique.
Argos ovasında, uzun bir sıraya dizilmiş yaklaşık 500 kız ve erkek çocuğu... kurban ediyoruz.
On sacrifie des enfants, 500 garçons et filles alignés dans la plaine d'Argos.
Argos olduğunu biliyorum, çünkü toprak kızıl.
Je sais que c'est Argos, car la terre est rouge.
Ben ancak, insan başlı atların Argos topraklarını ezdiğini resmeden sayfalara bakıyorum. Penceremin dışında ise, o çocuk Hampshire çayırlığında insan başlı atın ta kendisi olmaya çalışıyor.
Je lis des histoires de centaures à Argos, et lui essaie d'en devenir un dans un champ du Hampshire.
Onun suçu ve günahı Argos'a utanç getirdi.
Sa faute et sa coulpe... ont déshonoré Argos... et moi, Acrisios, le Roi.
Argos kralı Acrisius kızını ve torununu denize bıraktı.
Comme nous le craignions, le roi Acrisios d'Argos... a jeté sa fille et son petit-fils à la mer.
Argos'u yok et!
Anéantis Argos!
Onun kurtulup Argos'un yok olacak olmasının nedeni bu.
C'est pourquoi il doit être sauvé... et Argos, damné.
- Argos krallığının varisiyim.
- héritier du royaume d'Argos.
Şimdi, genç dostum. Demek adın Perseus ve Argos krallığının varisisin, öyle mi?
Alors, mon jeune ami... tu t'appelles Persée, héritier du royaume d'Argos?
Bir gün kral olarak Argos'a döneceğim.
Un jour, je partirai reconquérir Argos.
Güzel prenses ve kıskanç zorba annenle senin denize bırakılmanız ve Argos'un yok edilmesi.
La belle princesse et le tyran jaloux... toi et ta mère jetés à la mer... et la destruction d'Argos.
Prens Perseus, Argos krallığının varisi.
Persée, prince et héritier du royaume d'Argos.
Kraken Argos'u yok ettiği gibi Joppa'yı da yok etsin!
Que le Kraken anéantisse Joppé... comme il a anéanti Argos!
Hey, Argos!
Hè, Argos!
Jason kendine bir argos teknesi yaptı ve yelken açtı Kolkhis'e, Altın Post'u almak için. Güzel ve akıllı Medea'nın yardımıyla Post'u elde etti. Medea, ona aşkını vermişti.
Jason a construit le vaisseau Argo et fait voile vers la Colchide pour rapporter la Toison d'or avec l'aide de Médée, la belle, la sage, qui lui a donné son amour
Brechtian Kümesi ve Argos Sistemi.
L'amas Brechtien ou le système Argos.
Bir zamanlar genç bir adam vardı, Lepidus. Ve Kartaca'da güzel Io ( Nehir Tanrısı Argos'un kızı ) ile tanıştı.
Jadis, le jeune Lapithos rencontra la belle Io à Carthage.
Sparta ve... Argos da olabilir.
Peut-être Sparte et Argos.
Argos şehrinin yurttaşları... çok görkemli bir güne geldik... ülkemizde kanun düzenini yeniden sağlayabileceğimiz bir güne... kanuna itaat eden yurttaşlarımız hayatlarını daha fazla korku içinde yaşamak zorunda değiller... isyankar hareketlerin dehşetinden dolayı.
Citoyens d'Argos, ceci est un grand jour. Le jour où la loi sera rétablie sur ces terres. Où les gens respectueux des lois ne craindront plus de voir leur vie menacée par des rebelles.
Öyleyse Argos'daki yaşlanmayı nasıl sağlıyorlar?
Comment provoquent-ilS le vieillissement d'argos?
Belki de Argos'da onların başka bir iş yapmalarını sağlayan birşey daha vardır, havada ya da yiyeceklerde.
Il y a peut-être quelque chose qui leur fait remplir une autre fonction. Quelque chose dans l'air ou dans la nourriture.
General diyor ki, Argos'a geçit yolculuğu kesin olarak yasaklandı, önümüzdeki birkaç bin yıl için.
Le généraJ dit que Je voyage à Argos par Je biais de Ja porte... sera interdit pendant pJusieurs miJJénaires.
Bu bir Goa'uld tablet aygıtı, Argos'da bulduğumuza benzer.
Ce sont des tablettes Goa'ulds, comme sur Argos.
Argos'takine benziyorlar.
Ils ressemblent à ceux d'Argos.
Argos P3X-8596'da SG-1'in bulduğu bir değişik dilin cihazın üzerinde bulunduğunu gösteren fotğraflar.
Des photos où l'on distingue un dialecte découvert par le SG-1 sur la planète Argos, P3X-8596.
Pelops adındaki Goa'uld Argos'taki insanları hızlı bir şekilde yaşlandırmak için nanoteknoloji kullanmıştı.
Pélops a fait vieillir le peuple d'Argos grâce à la nanotechnologie.
Yani Argos'ta boyle çalışıyorlardı.
Ca se passait comme ça sur Argos.
Ama Kaldon'a, Argos'a gemilerin kalktığı limanlarım vardı. Her şeyim vardı.
Mais j'avais ces ports comme Caldon et Argos et... je les avaient tous, tous.
lda dağından Paris Argos'lu Damien'la dövüşecek.
Paris du Mont Ida combattra Damien d'Argos.
51. Bölge'de Argos'tan alınmış bir Goa'uld nanoteknoloji örneği var. O da bir insanı öğrenme yeteneğiyle birlikte çok çabuk büyütebilir, ve korsan NID buna ulaşmış olabilir.
En zone 51, ils ont une méthode nanite de la planète Argos qui permet de créer un humain qui apprend très rapidement.
Telsiz, Argos vericisi...
La radio, la balise Argos...
Argos'da bulabileceğin bir şey değil.
C'est pas le genre d'article qu'on trouve au supermarché.
- A.D.F. sinyali.
- Une balise argos.
Argos marketinde.
Non, à Argos [= Galeries Lafayette]
Argos mu?
Argos?
Beni cezbetmişti. Ve takıların, bilirsin, Argos'un kötü bir ünü var.
Et tes bijoux, tu sais qu'Argos est pas tendance.
Argos'ta satılan şu küçük kalemlerin ilham kaynağısın, değil mi canım?
Ils se sont inspirés de toi pour les mini-stylos.
Evet, evet, öyleydim. Argos'ta satılan küçük kalemlerin ilham kaynağıydım.
C'est vrai, j'ai servi de modèle pour ces mini-stylos.
Argoslu askerler.
Des soldats d'Argos.
Argos yeryüzünden silinecek. Hepinizle birlikte.
Argos sera balayée de la Terre et vous connaîtrez le même sort.
Cezanı seç, Argos.
Choisis ton châtiment, Argos.
Argos'ta bir yarıtanrı var.
Il y a un demi-dieu à Argos.
Şimdi de, Perseus beni yok etmek için Argos'tan yola çıktı.
Persée a quitté Argos en toute hâte pour m'anéantir.
Argos'ta uzun süre Zeus'a tapındık.
Nous avons vénéré Zeus longtemps.
Argos düştüğünde buna benzeyecek.
Un peu Argos après notre défaite.
- Dinleyin.
- Argos!