Arsenic traducir francés
261 traducción paralela
İlk aklıma geleni söyledim. Mesela, arsenik.
J'utiliserais un poison connu comme l'arsenic.
Dört litre mürver şarabının içine... bir çay kaşığı arsenik... yarım kaşık da kargabüken özü koyuyorum. Bir çimdik de siyanür ekliyorum.
A 4 litres de vin de mûres... j'ajoute une cuillerée d'arsenic, un peu de strychnine... et une pincée de cyanure.
Evet, öyle. "Arsenik" in "a" sı. Anladınız mı?
"A" comme arsenic.
Şekerde yüzde 60 oranında arsenik bulundu.
Au sucre, s'ajoutait 60 % d'arsenic.
Saf arsenik.
De l'arsenic pur.
- Arsenik içeriyorlar mıydı?
- Contenant de l'arsenic?
- Eyalet kimyagerinin ifadesine göre -... yüzde 60 oranında arsenikli.
- Le chimiste y a relevé... 60 % d'arsenic.
Roy, Arsenik Annie'ye güvenmemeliydi, biliyordum.
Roy n'aurait pas dû faire confiance à Annie Arsenic.
Bayan Allison 80'lik babasının kremasına arsenik katıp öldürmeye çalışırken yakalanmış.
Ils ont pincé Mme Allison au moment où elle mettait de l'arsenic dans le lait de son père.
Merhaba. Süt ve arsenik zamanın gelmedi mi sevgilim?
Ce n'est pas l'heure de ton lait à l'arsenic, chérie?
Tabii, viskideki arsenik.
Oui, de l'arsenic sur des glaçons.
- Cıva, sülfür, arsenik.
- Mercure, soufre, arsenic?
Klasik arsenik zehirlenmesinde görülmesi muhtemel kronik gastrik sorun yoktu.
Il n'y avait aucun symptôme d'un empoisonnement classique à l'arsenic.
Laboratuar köride arsenik buldu.
Ils ont trouvé de l'arsenic dans le curry.
Körime arsenik katmayı planladınız, bunu asla affedemem, ve etkileriyle ilgilenmenizin isteneceğini biliyordunuz.
Vous avez mis de l'arsenic dans mon curry, ce que je ne vous pardonne pas, en sachant qu'on vous appellerait pour traiter tout le monde.
Bence arsenik.
l'Arsenic, je dirais.
- Özel buz arseniği.
- Bof! Le pudding à l'arsenic.
Bir göz kırpması ve de çorbada arsenik.
Les yeux doux et l'arsenic dans la soupe.
- Evet. Arsenikle zehirlendi ikisi de.
Empoisonnés à l'arsenic, tous les deux.
Tatlılarına arsenik koyup, 6 kocasını tahtalı köye gönderen kadın mesela.
Elle a tué six époux en mettant de l'arsenic dans leur dessert.
Doktorumla bir şeyler ayarlasanız... ya da aşçıya omletimi arsenikle tatlandırmasını söyleseniz daha iyi olmaz mı?
Que ne voyez-vous mon médecin... ou le cuisinier, pour qu'il parfume mon omelette à l'arsenic?
Ne? Kendisini bir gün sonra öldüren aşçı Kihei babanızın yemeğine üç gün boyunca arsenik koymuş.
Kihei, le goûteur qui s'est tué l'autre jour... a mis de l'arsenic dans la nourriture de votre père trois jours durant.
ADAMOTU KÖKÜ, BILDIRCIN OTU SUYU, KAVAK YAPRAĞI, ARSENİK, SÜLFÜR, SİYAH MUM, KUTSAL SU, KUTSANMIŞ EKMEK.
Racine de mandragore, sève d'aconite, feuilles de peuplier, arsenic, souffre, chandelles noires, eau bénite profanée hosties consacrées.
Neden arsenik ya da striknin değil?
Pourquoi pas l'arsenic ou la strychnine?
Bir düşünsene, arsenikle zehirlenmeyi.
Empoisonné à l'arsenic!
Arsenik.
De l'arsenic.
Hiç göremediğim bir düşmana karşı... müttefikim arsenikti.
L'arsenic était mon allié... contre un ennemi que je n'avais jamais vu.
Arsenik uyguladığınız çok durum var mı Rahip Severinus?
Avez-vous, dans de nombreux cas... recours à l'arsenic, Frère Severin?
- Lityum esaslı bir malzeme.
Un composé d'arsenic et de lithium.
İki diş fırçası, bir saç fırçası, bir kutu vücut kremi,... bir şişe karaciğer ilacı,... bir tüp diş macunu, bir tıraş fırçası, bir paket tıraş bıçağı,... bir şişe uyku hapı, bir tane burun spreyi, ... bir şişe göz damlası... - Teşekkür ederim, Hastings.
Vous êtes l'amant d'une femme plus âgée, vous semez le doute sur la fidélité de son mari, un peu d'arsenic dans sa nourriture quand son mari était là.
Tadı arseniğe benziyor.
Il a un goût d'arsenic.
Arsenik, siyanür. Siya... Arsenik.
"Arsenic, cyanure" - - cyan--arsenic.
Selenyum, titanyum, arsenik.
sélénium, titane, arsenic.
PCB, selenium, titanium, arsenic.
Biphényl, sélénium, titane, arsenic...
Ardından Barones'in düşüşünü gören çoban çocuk arsenik zehirlenmesinen niçin öldü?
Alors pourquoi le jeune berger qui a été témoin de sa chute est-il mort, empoisonné à l'arsenic?
- Arsenik?
- De l'arsenic?
Bir arsenik karışımı.
Une mixture d'arsenic.
Arsenik yüzünden öldü, yani bir suikast.
On l'a tué à l'arsenic, un agent de conservation.
arsenikliydi.
C'était de l'arsenic.
Hey, Schibetta, Bugün yemekte Arsenik var.
Scibetta, le plat du jour, c'est l'arsenic!
Bunlar siyanür ya da arsenik kadar tehlikelidir.
Ils sont aussi mortels que le cyanure ou l'arsenic.
- Arsenikli kirazlı kola?
- Le Coca-cerise à l'arsenic.
Orada hiç ağıotu var mı? Arsenik, çabuk öldürecek bir şey.
Ou de l'arsenic, tant que ça agit rapidement.
Bu Talaka, diğer adıyla sarı arsenik öksürük, soğuk algınlığı
Cela s'appelle Talaka ou arsenic jaune.
İşlenip sarı arsenik ve 3 madde ile birleşip bu kabın içinde pişirilmeden önce
Il y a trois jours, il y a eu de l'arsenic jaune et d'autres choses dans ce pot qui a été chauffé après assèchement.
Buraya iniyoruz ve bizim zehrimizi buluyoruz : Arsenik.
On descend et on trouve notre poison, l'arsenic.
Arsenik bizi öldürüyorsa, bu da onları öldürebilir.
Ca pourrait être leur arsenic.
Arsenik kalıntısı buldum.
Il y a des traces d'arsenic.
Hayır, muhtemelen biber ile bezenmiş, ya da... Arsenik...
Non, tu as dû le saupoudrer de poivre ou d'arsenic.
Sizin cüzdanınızı çalan adamın Mösyö Davenheim'ın davasındaki en önemli tanık olduğu ortaya çıkıyor. Onun açısından bakarsak oldukça şanssız bir tesadüf.
Les symptômes d'une gastrite sont similaires à ceux d'un empoisonnement à l'arsenic.
Belki de arsenik.
Peut-être de l'arsenic.