Artışta traducir francés
39 traducción paralela
Matematiksel olarak, Mitchell'ın gücü geometrik olarak artışta.
Les pouvoirs de Mitchell augmentent géométriquement.
Ve son zamanlarda sizinkiler artışta.
Dernièrement, la tienne était l'excès.
Suçların ve tehlikelerin artışta olduğu bir yer.
c'est le repère de la pègre.
Çim ve Bahçe bölümü, öngörülen ilk ayki artışta diğer bölümlere fark attı.
Le rayon jardinage a dépassé les prévisions.
Fanların intihar oranı albümün geç çıkışından dolayı artışta.
Augmentation du suicide due au retard de la sortie de l'album.
Baylar, halen artışta olmak üzere dünyanın en büyük 12'nci ekonomisisiniz buna rağmen aşırı derecede halka kapalısınız.
Messieurs, vous êtes la 12e économie mondiale et vous ne faites que progresser. Pourtant, vous restez très discrets.
Ön kapıya yaklaştıkça,... Olive, servis elemanlarına karşı işlenen aşırı suç oranlarını ve bunların nasıl artışta olduklarını düşünüyordu.
En s'approchant de l'entrée, Olive songea au nombre de crimes commis sur des livreurs et à l'augmentation de ce chiffre.
Suç oranı artışta.
La criminalité va exploser.
- Genç hamilelikler artışta.
Il y a de plus en plus d'ados enceintes.
Burada fazla değil ama dünyanın diğer bölgelerinde artışta.
Elle est en augmentation dans d'autres pays.
Son birkaç yılda çetelerin artışta olduğunu hepimiz biliyoruz.
On sait tous que la prolifération des gangs s'accentue depuis ces dernières années.
Sizin de gördüğünüz gibi enflasyon artışta.
L'inflation prend de l'ampleur.
Sızılma yüzdesi artışta.
Ils pénètrent plus profond.
Bu hastalıklar her yerde artışta ve şimdilerde tüberküloz ölümlerinin sıtma ölümlerini beş yıl içinde geçmesi olası.
Les maladies se développent partout, et c'est maintenant possible que les morts liées à la tuberculose surpassent celles liées à la malaria dans les cinq prochaines années.
"Şu anki sezona göre, zenciler artışta."
"Cette saison, c'est le nègre qui tient le haut du pavé."
Ama tüm o penis ilaçları nedeniyle yaşlılar da tavşanlar gibi seks yapıyor. Cinsel hastalıklar artışta.
Avec tous les médocs de pénis de nos jours, les vieux baisent comme des lapins et les MST sont courantes.
Artık son tura girdik ve yarışta hala kopma yok.
C'est le dernier tour et personne ne mène.
Dişlerinin arasında yemek artıkları kalmışta çıkarmak için buna ihtiyacım var..
Je dois lui retirer des aliments coincés entre ses dents.
Yukarıdaki sebeplerin sonucu olarak, barışta soyulmalarına hiç seslerini çikartmadan katlanan ama ortalığın karıştığı zamanlarda, hem buhranın yarattığı şartlarla ve hem de bizzat'üstteki sınıfların'bağımsız tarihi bir eyleme sürüklemeleriyle kitlelerin faaliyetinde oldukça büyük bir artış olduğu zaman
Quand, comme une conséquence des conditions ci-dessus mentionnées, il y a une grande augmentation dans l'activité des masses qui, en temps de paix, sans bruit acceptent d'être volés. Mais en période révolutionnaire, ils sont poussés par les circonstances et la crise dans les classes dirigeantes vers une action historique autonome.
Yaşlanıyorsun Luscontini. İlk bakışta tanımıyorsun artık.
Tu vieillis Luscantini C'est plus physionimiste
Hepimizden beş kat daha güzel ve iyi yaratılışta olduğun için servetimizi artırma görevi korkarım sana düşecek.
Et puisque vous êtes 5 fois plus jolie que nous autres, et que vous êtes d'une nature des plus agréable, la tâche vous reviendra.
Artık bilimadamları ilk bakışta aşkın nedenini biliyor. Görünüş ya da zekayla hatta cinsel tecrübeyle değil.
Il paraît que les scientistes ont découvert le mystére du coup de foudre, puis ç a rien â voir avec ton apparence, ton intelligence, ton cash ou même tes habiletés sexuelles, man.
Çok geç, artık satışta değilim.
Assez. Il est trop tard. Je ne suis plus sur le marché.
Tobias'a boşanacağımızı söylemek zorundayım, Maeby'e de alıştıra alışta söylemeliyiz artı haftasonundan önce kaşlarımı almak zorundayım.
Donc maintenant, je dois dire à Tobias que nous allons divorcer, et annoncer la nouvelle à Maeby, Et me faire épiler les sourcils, tout ça avant le week-end.
En iyi önceden hazırlanmış döşeme malzemesi, artık satışta...
Et maintenant à vendre, le meilleur plancher pré-fini...
Artık bir bakışta fark ediyorum.
Maintenant je reconnais ça tout de suite, chez les gens.
Hadi uza artık ve çıkışta otopark ücretini ödemeyi de sakın unutma.
Allez, filez, et n'oubliez pas de faire valider votre ticket de parking.
Kimse bize artık borç vermez, tüm köy zaten bağışta bulundu.
Tout le village a déjà donné. - Fermez-la.
"Balo için biletler artık satışta."
Les billets pour le Bal sont en vente.
En son satışta artı mı aldılar yoksa pro mu?
La dernière transaction. Pro ou Plus?
Başkanlık seçimi artık yaklaşıyor ve Labour'dan Mary Robison hâlâ yarışta olduğunu belirtirken, Brian Lenihan ise bugünkü kamuoyu yoklamasında önde gittiği görülüyor.
L'élection approche à grands pas et Brian Lenihan est le grand favori de l'opinion alors que le parti travailliste de Mary Robinson dit être toujours dans la course.
Gelecek nükleer kışta çıplak kıçın bizi ısıtır artık.
Le souvenir de ton cul nu m'apportera de la chaleur durant l'hiver nucléaire qui s'en vient.
Artık AppStore'da satışta... 99 sente.
C'est maintenant disponible dans l'App Store... 99 cents.
Artık satışta değil.
C'est sur le marché.
Bu birimi devraldığımdan beri,... mahkumiyet oranımız çok yükseldi. Teşekkür ederim. Sanırım kovuşturmalar üzerindeki dikkatli incelemeler artışta etkili oldu.
Je pense que c'est grâce au contrôle renforcé durant les poursuites.
- Espheni kaçışta artık.
Les Esphenis sont à genoux.
Uydu kayıtları son zamanlarda kodlu akışta bir artış olduğunu gösteriyor.
Les relevés montrent l'accroissement des transmissions satellites récemment.
Üzgünüm beyler artık satışta değil.
Il n'est pas libre.
Güç artırılsın, kalkışta dahili hazırlık için uçuş iletişimi tamam.
Plus de puissance et préparation de la com vol au départ.