Atlar traducir francés
4,852 traducción paralela
- Hayır, kadın atları korkuttuğu için at arabasının altında kaldı.
Non, elle l'avait drogué.
İyi de doktor... Yalnızca atların başında bekliyordu.
Mais doc... doc se contentait de garder les chevaux.
Kralın tüm atları ve adamları oteli sarmış durumda.
Tous leurs effectifs ont encerclé l'hôtel.
Bir zamanlar, zavallı çiftçi bir çocuk daha iyi bir hayat yaşamak için tulumunu çıkarıp, bir yük trenine atlar, ve Georgia'nın tozlu topraklarını arkasında bırakır.
Il était une fois, un pauvre campagnard à la recherche d'une vie meilleure jette son bleu de travail, embarque dans un fourgon, et quitte les routes poussiéreuses de Géorgie.
Parka bakabilirsin ve taşıma atlarının kırbaçlanışını izleyebilirsin.
Tu pourrais voir le parc et regarder les chevaux des calèches se faire fouetter.
Bebek deniz atlarını, erkek deniz atlarının taşıdığını biliyor muydun?
Hey. Tu savais que l'hippocampe mâle porte tous les petits bébés hippocampes?
Yürüyün dişi deniz atları!
Le chemin d'aller avec des hippocampes féminins
Televizyon radyonun... Arabalar atların yerini aldı.
La télé a remplacé la radio, les voitures ont remplacé les chevaux.
Atlar tarafından parçalanmayı hakediyor.
Mais la loi dit que je ne peux pas faire ça.
Yani, Bizi durduran ne ki, Başka bir uçağa atlarız ve istediğimiz yere gideriz.
Je veux dire, qu'est-ce qui nous empêche de prendre un autre avion et d'aller n'importe où on a envie d'aller.
Bunu da atlarız bir şekilde.
On s'en sortira.
Karım vefat etmeden önce bu atları birbirinden ayırt edemezdim.
Avant la mort de ma femme, les chevaux ne m'intéressaient pas.
- Tek boynuzlu atları öldürmek için girmedim bu işe.
Et je n'ai pas signé pour tuer des licornes. La magie, c'est le pouvoir.
Atları ürkütüyorsun.
Vous effrayez les chevaux.
- O atları severdi.
Il aime ces chevaux.
- Bu adam yarış atları mı yetiştirmiş?
Ce mec élevait des chevaux?
Kesilen atlar için.
Chevaux de concours.
- Tüm bu kupalar- - bu atlar çok değerli olmalı.
Tous ces trophées... ces chevaux devaient valoir un paquet.
- O bu atları severdi.
Il aimait ces chevaux.
- Yanına atlarını alarak oldukça karanlık bir yere gitmesi.
Il faut aller dans un endroit plutôt sombre pour prendre ses chevaux.
- Atları biraz biliyor musun?
Oh, vous vous y connaissez un peu sur les chevaux?
- Bazen eğer atlar kazanmayı bırakırlarsa, sahipleri onlara dikkat etmeyi bırakır.
Parfois, si les chevaux ne gagnent plus les propriétaires arrêtent de s'occuper d'eux.
- Bütün hayat sigorta poliçeleri Alice'nin üstüne idi, tek faydalanacak T.J. ve bütün atların poliçesi.
Les seules polices d'assurance qu'ils avaient étaient une assurance-vie sur Alice, pour un certain T.J. le seul bénéficiaire, et sur l'ensemble des chevaux.
- Büyük poliçeler atların üstüne.
Gros contrat d'assurance sur les chevaux.
- Peki, atların sigortasından kim yararlanıyor?
Alors, qui était le bénéficiaire du contrat d'assurance des chevaux?
- Ben Ray veya atlarının yerel yarışlara katılmadığını fark ettim, o yüzden Vegas ve Amarilo'yı aradım.
J'ai réalisé que je n'ai jamais vu Ray ou un de ces chevaux dans une compétition locale, alors j'ai appelé à Végas et Amarillo.
- Hayır, bu atları severdi.
- Non, il aimait ces chevaux.
- Çünkü kocan seni dövdü. - Veya çünkü onun atlarından büyük sigorta poliçelerin var, ve bu parayı istedin...
Parce que ton mari t'a frappé, ou parce que tu as de grosses police d'assurance sur ces chevaux, et que tu voulais cet argent...
- Biz dört yıl önce bu çiftliği ve atları satın aldık.
On a acheté ce ranch et les chevaux il y a quatre ans pour disparaître.
Asma köprü, atlar falan var.
Ces pont-levis et chevaux et merde.
Atların popolarıyla ilgilenmeye alışkınlardır onlar.
Ils savent gérer les têtes de mules.
Bir şey atları rahatsız edince dışarı çıktım.
J'ai entendu quelque chose qui perturbait les chevaux et je suis sorti.
Birkaç günlüğüne atlar sizden korkarlarmış.
Les chevaux auront peur de vous pendant quelques jours.
13 yaşımdayken babam beni bir çocukla öpüşürken yakalamış ve atların doğum döneminde aile çiftliğimize göndermişti.
Quand j'avais 13 ans, mon père m'a surpris pendant que j'embrassais un garçon, alors il m'a envoyé dans une ferme. pour la saison de naissance des poulains.
Tamam ama annem, her şeye balıklama atlar.
D'accord, mais ma maman, elle plonge la tête la première.
En çok da atları özlüyorum.
Les chevaux me manquent le plus...
Gerçekten atlarımı seviyordum.
J'adorais mes chevaux.
Han, atları senin de sevdiğinden haberim yoktu.
Han, je ne savais pas que tu aimais les chevaux aussi.
Eminim atların çok keskin koku duyuları vardır, o yüzden hazırlıklı ol.
Je suis presque sure que les chevaux ont un très bon odorat, donc soyez préparés.
Caddenin aşağısındaki baloya gidiyoruz da, atımızı sizin atların yanına bırakıp bırakamayacağımızı merak ediyorduk.
Nous allons au ball en bas de la rue, et on se demandait si on pouvait laisser notre cheval avec vos chevaux?
Siz atları severdi.
Tu adorais les chevaux.
- Buz atlarından birini kesiyor gibiydi.
- Taillait dans l'un de ces chevaux de glace.
Şu an bulunduğumuz yere yakın bir yer olan Cascade bölgesinin üzerinde bir yerlerde atlar ve birdenbire...
Quelque part au-dessus des cascades qui sont tout près d'ici il a sauté, et il a tout simplement...
Öğlene doğru temiz bir pasaport hazırlamış olur. Uçağa atlar, eve dönersin.
Il aura un joli passeport bien propre à midi aujourd'hui... qui te permettra de prendre un avion pour rentrer à la maison.
Atlar ürkmüş vaziyette, inekler süt vermiyor ve tavukların ne yumurtladığına bir bak.
Les chevaux ont peur, les vaches ne sont pas à la traite, et regarder ce que les poules pondent.
Atları bile var!
Elles ont un cheval!
Atları olan iki kız.
Imbattable. Deux filles et un cheval.
Ya kalır ve yanarsın. Ya da atlar ve yaralanırsın.
Vous brûlez ou vous sautez et vous vous écrasez?
Ama okuduğumda, sonlara doğru atlarım.
Mais quand je lis, j'ai tendance à passer à la dernière page.
Atlar tarafından parçalanmayı hakediyor.
- Il mérite d'être écartelé.
- Atlarım!
Je vais le faire!