Avlanmak traducir francés
383 traducción paralela
Avlanmak bana sıkıcı gelmeye başlıyordu.
La chasse commençait à m'ennuyer
Avlanmak için fazla büyük bir safari düzenliyorsunuz.
Vous avez beaucoup de porteurs, pour un safari.
Arabayla gezmek imkansız, avlanmak imkansız yürümek imkansız.
lmpossible de monter à cheval. lmpossible de chasser. lmpossible de se promener.
Bir tabela koymalı : "Avlanmak, ateş etmek ve izinsiz giriş yasaktır."
Mets une pancarte : Occupé!
- Jackie, avlanmak hoşuna gidiyor mu?
Jackie, tu aimes la chasse?
- Daha fazla avlanmak istemiyorum. - Tamam, kayak yapmaya gidelim.
Eh bien, nous irons aux sports d'hiver.
Bu lanet yerli geri dönecek gafil avlanmak istemiyorum.
Ce damné Indien sera de retour. Et je ne veux pas être pris au dépourvu.
Virginia'nın avlanmak için de iyi bir yer olduğunu söylüyorlar.
Il paraît que la Virginie est un bon endroit pour chasser.
O da bana dediki, "avlanmak senin işin değil"
"Mais vous n'allez pas à la chasse."
Tanrı aşkına. Bütün hayatın boyunca avlanmak mı istiyorsun?
Vous voulez vivre en homme traqué?
Avlanmak için bataklığa gitmişler.
Ils sont allés chasser dans les marais.
Erkekler geride kalarak işlerine bakarlardı : Tuzak kurmak, balık tutmak ve avlanmak.
Les maris restaient, retenus par leurs obligations... posant des pièges, pêchant et chassant.
Tuzak kurmak, balık tutmak ve avlanmak.
Ils piègent, pêchent... et chassent.
- Şimdi mi avlanmak istiyorsunuz, geceleyin?
- Vous voulez la chasser de nuit?
Slade in adam öldürmeye tutkusu vardır. Bir süre önce bir fil vahşileşmişti. Avlanmak için gitmiştim aynı zamanda da Slade.
slade est un homme qui... tue par passion l'an dernier un éléphant était en furie je suis allé le chasser slade aussi ils étaient 4, j'étais seul slade a tué l'éléphant il est revenu avec un seul homme
Ama birinin buna avlanmak için ihtiyacı var.
J'en ai besoin pour chasser.
Güneye avlanmak ve sarhoş olmak için geldiklerini sanıyorlar.
Ils croient que nous sommes venus pour chasser et nous soûler.
- Avlanmak mı?
- Chasser?
- Avlanmak.
- Chasser.
Tilki ve ben hayatı sizden daha fazla tanıyoruz. Avlanmak insanın doğasındandır.
- C'est la vie madame, c'est dans la nature de l'homme, de chasser.
Avlanmak için mi buradasın?
Vous chassez ici?
Avlanmak avlanmaktır.
La chasse, c'est la chasse.
- O kayıp vaka. Bütün yaptığı avlanmak.
- Il va à la chasse.
Onunla avlanmak çok ilginç olurdu.
Ça doit être intéressant une chasse à courre.
"Tanrının yaratıkları arasında, sadece O ; avlanmak, şehvet veya açgözlülük yüzünden öldürür."
"Seul parmi les primates de Dieu, il tue par plaisir, désir ou avarice."
Avlanmak için oklar ve yaylar fakat kendi aralarında savaş yok.
Ils ont des arcs et des flèches pour chasser, mais ne se battent pas.
Avlanmak gibi ama daha zengin ödüller var.
C'est comme la chasse, en plus enrichissant.
Ölü şövalyeler avlanmak için mezarlarından çıkarlar.
Les Templiers sortent de leurs tombes pour chasser.
Avlanmak zorundasın demiştin.
Vous avez à chasser.
- Biliyorsunuz ki, koruma bölgelerinde avlanmak yasadışıdır.
Vous savez que c'est illégal de chasser sur les réserves?
Her zaman avlanmak ben.
Moi tout le temps chasser.
Avlanmak yok. Samur kovalamak yok.
pas chasse, pas zibelines.
Sadece avlanmak için tırmanılır diye düşünüyorlar.
Je croyais justement qu'on grimpait pour chasser.
Avlanmak için bir tür köpek yetiştirilir ve aile için farklı bir tür.
C'est comme un homme qui prend un chien pour la chasse... et en prend un autre pour jouer avec sa femme et ses enfants.
Neden avlanmak için Afrika'ya girmiyorsun? Orası daha az tehlikeli.
allez chasser en Afrique, c'est beaucoup moins dangereux.
- Hiç avlandın mı? - Avlanmak mı?
Vous chassez?
Biz kovboylarda burayı avlanmak için kullanırdık.
On venait ici pour chasser.
Avlanmak. Ve yenilmek.
Chacun considère l'autre comme un trophée qui doit être chassé... et doit être ensuite mangé
"Avlanmak yasaktır."
Chasse interdite...
Neden böyle bir bıçak taşıyorsun? Avlanmak için.
- Pourquoi vous trimballez ça?
- Bay Moon, avlanmak için ekip hazırlayın.
- M. Moon, préparer une partie de chasse.
Gafil avlanmak istemezler.
Ils ne veulent pas être pris par surprise.
Para için avlanmak çok farklı olacak mı?
Ce serait très différent, de chasser pour un salaire?
Avlanmak, çalışmak, çiftleşmek.
La chasse, le travail, l'accouplement.
Aynen öyle, hatta bizim arazide de avlanmak istediler.
Oui, voilà.
Avlanmak yasak, yürüyüş yapmak yasak, girmek yasak... izinsiz girilmez, özel mülk, yasak bölge, kapalı alan... yaylan, uzaklaş, kaybol, yokol.
Défense d'entrer, de chasser, de camper! ... Circulez!
- Bir de buna avlanmak diyorlar!
Ils appellent ça chasser.
Bizden avlanmak için geliyorlar.
qui envahissent notre domaine... viennent pour nous chasser.
Tazılar olmadan avlanmak he, kardeşim?
A la chasse?
Evet, avlanmak. - Hiç avladın mı?
- Chasser?
Şimdi tek yaptığı avlanmak.
Une chasse a suffi.