Avın traducir francés
1,925 traducción paralela
Bahse girerim, normalde gecenin bu saatinde kadın avında olurdun.
Tu serais certainement en pleine chasse, à cette heure de la nuit.
Avın heyecanı için yaşıyorsun. O şiddet anının şahane zevki.
Tu vis pour le frisson que procure la chasse, cette sensation exquise que te donne ce moment de violence.
Bir köpekbalığının avını hazmetmesi günler sürer.
Un requin met des jours pour digérer une proie.
Avını garantiledikten sonra, yemeğine zaman ayırabilir.
Une fois sa proie est fixé, un serpent peut prendre son temps sur son repas.
Piton yılanı avını, sarmallarını etrafına dolayarak, ve nefes alamayacağı kadar sıkı bir şekilde ve uzun süre sıkarak öldürür.
Un python tue sa proie en enveloppant ses spires autour d'elle et en serrant sa victime si étroitement et aussi longtemps qu'il ne peut plus respirer.
Chuck için başlattığın bu cadı avını kesmezsen videoyu herkes görür.
Si vous continuez à harceler Chuck Bartowski, je diffuse cette vidéo.
Mesele şu ki, haritanın kayıp olan kısmını bulmak avın ilk adımı.
Bref, ce qui manque c'est notre première étape.
Gizlenip avının saldırı menziline girmesini bekleyeceği bir yer arıyor.
Sa recherche d'un lieu où il peut se cacher et attendre proie à venir à distance de frappe.
Avını yakalayan bir çıngıraklı yılan görmek çok, çok zor bir şeydir.
En voyant un serpent à sonnettes en fait attraper sa proie est un très chose très difficile à observer.
Avını ya bütün olarak yutacak ya da hiç yutmayacak.
Il doit avaler sa proie tout entière ou pas du tout.
Bu da, eğer okyanusta yaşayan ve hızlı yüzen bir avınız varsa, çok önemli bir özelliktir.
Et c'est une qualité très importante Si vous chassez rapide natation proies océanique.
Onu veya avını rahatsız etmeden kaydetmek için kameraman Mark MacEwen kamerasını hırsız alarmından aldığı hareket dedektörleriyle kurdu.
Pour filmer l'action sans lui ou sa proie déranger caméraman Mark MacEwen a équipé son appareil photo avec des détecteurs de mouvement à partir d'un système d'alarme.
- Sen aslında kara köpekbalığı avına çıkmışsın.
Vous chassez un requin qui vit sur terre.
Avını bulabilmek için kan sineklerini kullanır.
Il utilise les mouches pour flairer ses proies.
Hiç yaban domuzu avına katılmadın ki. 8 yaşındaydım.
- Tu n'as jamais chassé le sanglier. J'avais 8 ans.
Cadı avında olduğumuz kesin. Ama bu sıradan bir büyü torbası değil.
On sait qu'on est après une sorcière, mais ça n'a rien d'habituel.
Size avınızda başarılar.
Bonne chance pour la chasse.
Yarım saat içinde raporlarınızı bekliyorum. Soğuk kanlı olun avınızı yakalayın ve cehenneme gönderin.
Je veux un vol stationnaire dans 30 min, à 100 m au sud-ouest, ratissant la zone Chevy, équipé de 4 missiles Hellfires.
Sizin avınız.
C'est votre prisonnier.
Ve avınız yakalanmak istiyor.
Et votre proie ne demande qu'à être attrapée.
Dehşete düşmüş avını kolaylıkla yakalıyor.
Il dépasse aisément sa proie terrifiée.
Büyük ihtimalle o yıl Büyük Ayak avına çıktığın için olabilir.
C'est surement parce que c'était l'année où t'avais décidé de trouver le Yéti.
Halen Sandhill'de bıldırcın avına çıkıyor musun?
Tu chasses toujours la caille, à Sandhill?
Eğer ard arda ölümler olduysa bir yol izliyor olmalı. Böylece yeni avını bulabiliriz.
Il y a beaucoup de morts, on peut peut-être trouver une trame pour que tu puisses arrêter cette criminelle du baiser.
Bir kaçak avının tam ortasındayım Doktor.
Je suis en plein milieu d'une chasse à l'homme, Docteur.
ama kelle avın içinde, hep söylerim.
Faut chasser cette prime, mais la prime est dans la chasse,
Balık avına başlayın!
Piégeons-les sans qu'ils s'en rendent compte.
Yargıcın oturduğu sokakta bir av tüfeği bulundu.
On a trouvé un fusil dans la rue en bas de l'immeuble du juge.
Üzerlerinde bir av tüfeği olduğunu da zannetmiyorum.
Ils n'ont certainement pas l'air d'avoir un fusil de chasse sur eux.
Benim babamın... dağda bir av evi vardı.
Mon père avait une... cabane de chasse... dans les montagnes.
M.S. 79 yılında, 23 Ağustos. Yani, volkan yarın püskürecek.
On est en 79 av. J.C., le 23 Août, l'éruption a donc lieu... demain.
Geceler boyunca kavradıklarımı sana anlattım, insan avımın hedefinin, tahminlerimi parçalayan adam olduğunu bilemeden.
Nuit après nuit, je t'ai exposé mes conclusions, sans savoir que la cible de ma chasse à l'homme était l'homme qui disséquait mes suppositions.
- Evet, sıradan bir kız olması için av tazınız olması için değil.
Oui, pour qu'elle soit une fille normale, pas un limier.
O zaman sen hangi numarasın, av köpeği?
Et tu te mets quelle note, mon toutou?
Bir sincap dedektörleri harekete geçirdi ve Hank kameraların önünde bir av yakaladı.
Un suisse avait déclenché les détecteurs de mouvement et Hank fait une mise à mort juste en face de la caméra.
Kulağa çılgın bir balık avı gibi geliyor.
Votre sortie de pêche a dû être mouvementée.
Bu olay hakkında bilgisi olanların "Suç Avıcları" nın ihbar hattı olan 1-800-555-0199'u aramaları rica olunur.
Si vous avez une quelconque information à ce sujet, appelez la hotline de New York Crime Catchers au 1-800-555-0199
Nasıl yani? İnsan avının tam ortasındayız.
On est en pleine chasse à l'homme.
Pekâlâ, çok ama çok ufak bir ihtimal ama çocukların bomba malzemelerini aldıkları alışveriş merkezinde bir av malzemeleri dükkânı var.
C'est juste une idée, mais il y a un magasin de sport au centre commercial où ils ont acheté les éléments de la bombe.
Geyik avı avların en soylusudur.
Tirer un cerf est la plus noble des chasses.
Bilir misin, efsaneye göre MÖ 446'da bir akbaba, kel bir adamın kafasını av sanıp üstüne taş atmış.
Saviez-vous que selon la légende en 456 avant J-C. un vautour a pris le crâne chauve d'un homme pour sa proie et y a lancé une pierre?
Mossad'ın av köpeği yanımızda.
On a notre chien de chasse du Mossad.
Av lisansın elinden alınmış.
Votre licence vous a été retirée.
Arteriyoventriküler boğuma alkol geri gitmiş olabilir.
Il y a peut-être de l'alcool dans son nœud AV.
Hayır, söylemek istediğim tam anlamıyla izinsiz girmek denemez.
Eh bien, non. Je veux dire, il y av... il n'y avait pas grand chose à forcer.
Jimmy, bu bir cadı avı değil.
Jimmy, ce n'est pas une chasse aux sorcières.
Bunun asit bir çöp avı gibi göründüğünü biliyorum ama davanın akıbeti buna bağlı.
Je sais que cela ressemble à une banale chasse à l'ordure, mais ça pourrait faire capoter ou résoudre l'affaire.
Onu öldürdükten sonra arkanda bıraktığın köstekli saat o kadar da büyük bir av sayılmazdı, değil mi?
On appelle ça un mobile. La montre à gousset que vous avez laissée derrière vous après l'avoir tué n'était pas terrible, n'est-ce pas?
Bayan Price kadar süslü bir kız, koca avıyla pek de işi olmayan biri, bu Collins'le evlenmeyi kabul etsin?
Qu'une femme aussi décorative que Mlle Price, qui n'est pas... toujours occupée à se chercher un mari puisse accepter d'épouser ce Collins!
Av dükkanı, lokantanın hemen yanında.
La boutique de chasse est à côté du restaurant.
Savaş tatbikatı değildi, köstebek avıydı ve daha bitmedi.
Ça n'en était pas une. C'était une chasse à la taupe, et ce n'est pas encore fini.