Aynasız traducir francés
634 traducción paralela
Bu aynasızın ne işi var burada?
Qu'est-ce qu'il vient faire, ce bourre?
Senin gibi bir aynasız asla Rico'ya kelepçe takamaz.
C'est pas un vautour comme toi qui mettras les bracelets à Rico!
Senin gibi bir aynasızın bana asla kelepçe takamayacağını söylemiştim.
C'est pas un vautour comme toi qui me mettras les menottes.
Baş aynasız!
Le chef des flics!
Hey, aynasız o çam yarmalarına uzaylı olduğumu söyle!
Hé, pied plat! Dis-leur que je suis un étranger.
Aynasızın biri San Francisco'nun en fenalarından hem de.
C'est un flic, le plus coriace de tout Frisco
Kocam olacak aynasız kendini zeki sanıyor, ama ben ondan bir adım öndeyim.
Mon mari se croit futé, mais je le suis encore plus que lui.
Tüfeği çevir aynasız. Bir yerine bir şey olmasın.
Range ton arme, poulet, tu crains rien.
Orada banyo yok, seni aynasız.
Un message? Y a pas de douche, sale cogne.
Hadi, aynasız.
Alors, poulet...
Hadi aynasız! Gelde kurtar kızı.
Sors de là que je te flingue!
Seni gidi soğuk nevale aynasız seni!
Espèce de pied plat congelé.
Aynasız eğri yürüyor olmalı.
Il marche pas droit!
Aynasız argoda profesör anlamına geliyorsa, o zaman ben aynasızım.
Si "poulet" est un mot d'argot pour "professeur", oui, c'est exact.
Sen öyle san aynasız!
C'est vous qui le dites!
- Sadece bir aynasız.
C'est juste un policier.
Aynasızın duyabileceği şekilde söyle.
Plus fort, que le flic vous entende.
- Ağır ol aynasız. - Bu Raven.
- Attention, le flic.
- Kim demiştin aynasız?
- Qui ça?
Ben'Manda'diye birini tanımıyorum aynasız.
Je ne connais pas ce Moose.
Bir aynasız.
Un privé.
Hey, dur bir saniye aynasız.
Hé, une minute, poulet.
Üstünü ara aynasız, silahı var!
Vite! II est armé!
- Şef buradan arandığını... - Eller yukarı, aynasız.
Le chef dit qu'il y a eu un appel venant d'ici...
Burada hiç aynasız yok.
Y'a pas de flics dans le coin.
- Burada hiç aynasız yok.
- Y'a pas de flics, ici.
Ya da kırışık pantolonlu, eski püskü ceketi olan aynasızın tekine dönerim.
- Ou je finirais comme vous dans les poulets!
Sana zeki olduğumu ispatlayacağım, aynasız.
Je te prouve que je suis malin.
Bu ense vuruşuydu, aynasız. Kesinlikle kural dışı.
C'était le coup du lapin, flicard, et c'est strictement interdit.
- Neler oluyor? Her yer aynasız kaynıyor.
On est cernés!
- Cody, bu herif bir aynasız. - Ne?
Cody, ce mec est un flic.
Bizi buradan o çıkaracak. Öyle değil mi, aynasız? Ayağa kalk.
Il va nous en sortir.
Çekil yoldan aynasız, hadi.
Va-t'en, flic. Allez.
- Evet, bir aynasız.
- Oui, un flic.
Bir aynasızın blöf yapmasını izlemekten... daima zevk almışımdır.
C'est toujours un plaisir... de voir un flic bluffer.
O aynasız telefon numarasını öğrenecek.
Il va avoir le numéro!
Şu adi aynasız.
Saleté de flic!
Şu aynasızın biraz aklı olsa, parayı alıp bizi bırakırdı.
Si ce flic avait été fin, il les aurait pris et nous aurait laissés filer.
- Hayır, yürüyeceğim. - Şerefsiz aynasız!
Sale ordure de flic!
Pekâlâ, aynasız. Ben yalnız değilim ama sen tek başınasın.
D'accord, je ne suis pas le seul de mon côté, mais vous si.
Dinle, aynasız.
Écoutez, le flic.
Aynasız da kulak kesilmişti.
Il était en admiration.
Hey, aynasızın elindeki de ne?
Hé, qu'est-ce qu'il fait là, ce voyou?
Aynasız anahtarı bu cebine koydu.
La flic a la clé sur lui.
Aynasız geliyor.
Planquez-les.
Hey, aynasız! Bu şekilde bir yere varamazsın.
Te fatigue pas.
Bir aynasız.
Un flic.
Bir aynasız ha.
C'est la meilleure!
Aynasız damladı.
J'ai refait une crise, des palpitations.
Şerefsiz, adi aynasız!
Laisse-le.
Çıranı yaktım senin, aynasız.
Vos carottes sont cuites, flicard!