English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Açamıyorum

Açamıyorum traducir francés

375 traducción paralela
Hadi aç lanet olası! - Açamıyorum
C'est fermé de l'intérieur, laissez-moi faire!
Açamıyorum.
C'est barré.
- Gözlerimi açamıyorum. - Gerçekten mi?
- Je ne peux pas ouvrir les yeux.
- Kapıyı açamıyorum.
Oh, c'est toi. Eh bien, entre.
Diğer her şeyi aldım. Fakat kasayı açamıyorum.
J'ai tout le reste, mais je n'ouvre pas le coffre.
- Gözlerimi açamıyorum.
- Je ne tiens plus debout. - Rentrons.
Ne yazık ki penceremi açamıyorum. Gece havası dokunuyor.
Je ne peux pas dormir la fenêtre ouverte, la nuit, l'air est frais.
Gözlerimi açamıyorum.
Je n'arrive pas à ouvrir les yeux!
Gözlerimi açamıyorum.
Je ne peux pas ouvrir les yeux.
Açamıyorum!
Je ne peux pas!
Kapıyı açamıyorum.
Elle ne s'ouvre pas.
Gözlerimi açamıyorum.
J'ai plus d'yeux.
- Açamıyorum.
- J'y arrive pas.
Bunu açamıyorum.
Je peux pas l'ouvrir.
Odamdaki pencereyi açamıyorum. Siz açabilir misiniz?
Ma fenêtre ne s'ouvre pas, pourriez vous...
Açsana şunu, açamıyorum.
- Aide-moi.
Parmaklarımın hepsi uyuşmuş, fermuarımı açamıyorum.
J'ai les doigts engourdis. Impossible d'ouvrir ma braguette.
Baksana, şunu açamıyorum.
Je n'arrive pas à l'ouvrir.
Doktor, biliyorsun ki ölüm nedeni olmadan cinayet soruşturması açamıyorum.
Je peux inculper personne si j'ai pas la cause du décès.
Arkamdaki düğmeleri aç. Yalnız başıma açamıyorum.
Aide-moi à me dégrafer, je n'y arrive pas.
Bu fermuarı açamıyorum.
La fermeture est coincée. T'as mis quoi?
Açamıyorum ki.
Je n'arrive pas à l'ouvrir.
Indy, kilidi açamıyorum.
Indy, j'arrive pas à ouvrir.
- Lanet olsun, kapağını açamıyorum.
- J'arrive pas à l'ouvrir.
Kapıyı açamıyorum. Arkasında bir şey var.
La porte est bloquée.
Gözlerimi açamıyorum.
Je tombe de sommeil.
Sorun madam ve albay, kötü bir şeyler oluyor ve ben kapıyı açamıyorum.
C'est madame et le colonel. Quelque chose d'affreux doit se passer et je n'arrive pas à ouvrir la porte!
- Kızın bacaklarını kaldır dostum! Bacaklarını açamıyorum!
Écarte-lui les cuisses, mon gars!
Kaptan, nişangahın kapağını açamıyorum.
Capitaine, j'ai un peu de mal à ouvrir l'écoutille.
Kapağı da açamıyorum.
On ne peut pas exposer l'écoutille.
- Açamıyorum.
Ca a fondu. - Et celle là?
Onunla temas kuramıyorum, programa erişip kapıları da açamıyorum.
Est égal à la somme des carrés des deux..... quelque chose.
Şu anahtarlara bir bakar mısın? Bavulumu açamıyorum.
J'arrive pas a ouvrir ma valise.
Olamaz, şunu bir türlü açamıyorum.
Je n'arrive pas à ouvrir ce flacon.
Kapıyı açamıyorum.
Eh bien, la porte est faussée!
Baban yerde yatıyor ve ben kapıyı açamıyorum.
- Quoi? Ton père est allongé par terre, Pas moyen d'ouvrir la porte,
Christy, kapıyı açamıyorum!
Christy, je n'arrive pas à ouvrir la porte,
- Kapıyı açamıyorum. Tanrım...
- Je n'arrive pas à ouvrir la porte,
Onu açamıyorum.
Je ne peux rien faire.
Açamıyorum.
- J'y arrive pas.
Bu kapıyı açamıyorum.
Je n'arrive pas à l'ouvrir.
Açamıyorum.
Je n'arrive pas à ouvrir.
- Dinle açamıyorum.. Çünkü kapı tokmağı anlarsın ya..
Désolé, mais la poignée n'est plus...
Uykudan gölerimi açamıyorum.
Mes yeux s'emmêlent de sommeil.
Bekle, açamıyorum.
Attends, je peux pas ouvrir.
Skışma için bağışlayın, ama pencereyi açamıyorum.
On ne peut pas ouvrir la fenêtre.
Açamıyorum.
Je n'y arrive pas.
Açamıyorum!
Je peux pas.
Musluğu açamıyorum
Je n'y arrive pas.
Açamıyorum!
- Je ne peux pas ouvrir!
Oh, Tanrı aşkına. Bu taraftan açamıyorum?
Le loquet s'est coincé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]