English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Açılın

Açılın traducir francés

16,677 traducción paralela
Açılın millet.
Reculez, tout le monde.
Pekala, Maura'nın raporundan açıkça anlaşılıyor ki Otis brovni stokuna ilave yapıyormuş.
Il est plutôt évident d'après le rapport de Maura qu'Otis complémente sa réserve de brownies.
Bu da hayatımın içine etmek için... o kadar parayı nereden bulduğunu açıklar.
Ça explique où elle a obtenu tout l'argent pour pouvoir faire pression sur ma vie.
İkinci diş fırçasını açıklamada sana bol şans.
Tu l'expliqueras à la 2e brosse à dents. hmmm
Bu nasıl bir kara mayınını ele geçirdiğini açıklıyor.
ça expliquerait comment il a pu obtenir une mine terrestre.
Bakış açısını kaybediyordu, para tuzağının içine düşüyordu.
Il perdait son point de vue, tombait dans le piège de l'argent.
Ben meşgulüm, ama marlon var, Ve savcılığa gidip şunu açıkladım : Kasıt olduğunu kanıtlayamazsınız.
Je suis occupé, mais c'est Marlon, alors je passe voir le procureur et lui explique qu'il ne peut pas prouver la préméditation.
Bak, onu tutuklamak için izin belgesi istiyorsan, Ben Bay simpson'u getirebilecekken senin gelip onu almana hiç gerek yok. Ve açık olalım
Je sais que tu as un mandat pour son arrestation, mais il n'y a pas de raison pour que tu viennes le chercher alors que je peux te l'amener.
- Silahın dolu olduğunu söyle, A.C.
Dis-lui que l'arme est chargée, AC!
Otobanı açın.
Dégagez l'autoroute!
A.C.'ye göre kendisi O.J.'yi hayatta tutmaya çalışıyordu ama kanıtlar O.J.'yi Meksika'ya kaçırmaya çalıştığını gösteriyor.
AC affirme toujours qu'il essayait de maintenir OJ en vie, mais les preuves montrent que OJ avait l'intention d'aller à Mexico.
Açılış konuşmalarını kim sunmalı?
Qui devrait livrer ces déclarations selon toi?
Başka bir avukatın açılış konuşmasını kesmekte tereddüt ettim ama bir nedenden dolayı bu tanıklar "İnsanlar" tarafına bildirilmemiş.
J'hésite à interrompre la déclaration d'ouverture d'un autre avocat, mais on dirait, que pour une quelconque raison, ces témoins n'ont pas été appelé lors de l'instruction.
- Sayın Yargıç bu da ne, tuzak kurarak açılış konuşması yapmak mı?
- Votre Honneur, qu'est-ce que c'est... Une embuscade?
Johnny'nin en iyi atışını aldı, tekrar geri geldi ve açılış konuşması falan bunlar zor.
Il l'est. Il s'est pris les attaques de Johnnie, s'en est bien sorti dans les déclarations préliminaires, ce n'était pas facile.
Aynı zamanda, 17 belge daha sunacağız ki bunlarda... Dedektif Fuhrman'ın kendi tecrübelerine dayanarak açıkladığı, görev suistimali kanıt yerleştirme, yalan yemin ve mahkeme devam ederken, olayların üstünü örtme ve yalan ifade verme bulunuyor.
Et nous présenterons aussi 17 extraits additionnels où l'inspecteur Fuhrman parle de son expérience personnel dans les méfaits de la police, semer des preuves, parjures, dissimulation de preuves et faux témoignages lors d'audiences à la cour.
Sayın Başkan, zarfı açıp karar kağıtlarının durumunu kontrol eder misiniz?
Madame la présidente du jury, pourriez-vous s'il vous plaît ouvrir l'enveloppe et vérifier les conditions de ces formulaires de verdict?
Şöyle bir şey var Fran, Hannah acımasız bir narsist,... sürprizli bir sağır ve genel olarak tanıştığın en dayanılmaz insandır, benim için önemlidir.
Le truc, Fran, c'est que même si elle est affreusement narcissique, qu'elle n'a pas l'oreille musicale et que c'est l'une des personnes les plus insupportables que tu rencontreras, elle compte pour moi.
Fransa Açık Tenis Turnuvası'nı kazandıklarına büyük para eder.
Ça vaudra de l'or quand elles gagneront à Roland Garros.
- Ben yaptım. - Kulağını aç.
Je l'ai moi même fait.
Acımasız suratını mı takındın şimdi?
Tu as l'air fâché?
İçişleri Bakanlığı Theo Galavan'in cinayet dosyasını tekrar açıyor.
Les affaires internes rouvre l'enquête sur le meurtre de Théo Galavan.
Nasıl saçma bir açıklama sunacağını görmek istiyorum.
J'ai hâte d'entendre l'histoire tordue avec laquelle tu vas te justifier.
Açıklamak için buranın çok iyi olacağını düşündüm.
Je pensais que ce soir était l'occasion idéale de tout dévoiler.
Fakat açılış törenine bir ay kalmasının yanı sıra...
L'inauguration a lieu dans un mois...
- Hayır, kulenin açılışı bu akşam ve listede adını görmedim.
On dit que tu ne veux pas assister à la cérémonie.
- Evet ama açılışa katılmıyorsun.
- Tu n'es pas le bienvenu
Baba, bu gece kulenin açılışını yaptıkları zaman...
À la cérémonie ce soir, je...
Açıkçası, mutlu bile olamazsın.
C'est même pas ça l'important.
İsraf edilen para ve Amerikalı dostlarımıza verdiğimiz utanç bir yana Türkiye-Suriye sınırındaki fiyasko Suriye ve Ortadoğu'yla ilgili istihbarat kaynağı açısından bizi beş yıl geriye götürdü.
En plus de l'argent gaspillé et de l'embarras causé à nos amis américains, la débâcle à la frontière nous a fait perdre cinq ans de renseignements en Syrie et au Proche-Orient.
- Angela Burr Richard Roper'ın açık deniz faaliyetlerini çökertmeye daha önce hiç kimsenin olmadığı kadar yakın.
Angela Burr est sur le point de démonter l'opération de Roper.
Sınırda Amerikan birlikleri varmış. Kamyonların açılmasını talep ediyorlarmış.
Des troupes américaines à la frontière... demandent l'ouverture des camions.
Seni yemem. Çünkü aç değilim. Şimdilik.
Je ne te mangerai pas parce que je n'ai pas faim... pour l'instant.
Polis, Fransa Arras'taki silahlı saldırıda ölen İngiliz vatandaşının kimliğini açıkladı.
La police a révélé l'identité de la victime britannique à Arras.
AR-50'nin menzili ya da gücüne yetişemese de hâlâ elinde 1000 metrenin çok üzerinde 0.5 açı dakikası var.
Il n'a pas la portée ou le punch de l'AR-50, mais on parle ici de 0,5 minute d'angle bien au-delà de 1 000 m.
Yarın bölge savcısına gideceksin ve yeğenimin silahının aslında senin olduğunu açıklayacaksın.
Demain, vous irez voir le procureur, et vous lui expliquerez que l'arme était à vous, pas à mon neveu.
Yanılıyorsunuz ve kusura bakmayın ama açıkçası suyu bulandırıyorsunuz.
Vous vous trompez, et en plus, vous semez la confusion.
Ancak bugün itibariyle geçici bir anlaşmaya vararak şubenin erken açılmasını...
Avec un accord provisoire, l'agence pourrait ouvrir... Non.
- Sonra düşmana gözle görülür şekilde acı çektirir ama öldürmez.
L'ennemi semble souffrir le martyre, mais il n'en meurt pas.
Elimde olanla ihtiyacım olan arasındaki açığı kapatın ve ben de size dünyayı vereyim.
Colmatez l'interstice entre ce que j'ai et ce qu'il me faut, et je vous offrirai le monde.
Bu merhem yanığın acısını hafifletecektir.
L'onguent va apaiser la douleur.
Alex'in masumiyetini açıklayan saldırının detayları.
Cela prouve l'innocence d'Alex.
O zaman açıklayın lütfen o nasıl sanat oluyor da, bu çöp oluyor.
Alors s'il vous plait expliquez moi comment ça c'est de l'art et ça c'est un déchet.
Hayatının nasıl berbat olduğunu açıklar mısın?
Ok, peux-tu juste lui expliquer comment ta vie est merdique.
Sayın Yargıç, bu kadının çarpıcı dönüşümü bu olayın trajik akıbetini daha açık gösteremezdi...
M. le Juge, rien n'illustre l'ampleur de la tragédie mieux que l'état de cette femme...
- Saldırının, o akşam orada olan herkese psikolojik bir etkisi olduğunu açıkça gösteriyor bu.
Eh bien, clairement, l'incident a fortement impacté tout le monde, ce soir-là.
Kraliçeye yaklaşacağım ve açıkça ya bir rehberler beraber bütün tayfanın serbest bıraklıp güvenle sahile döneceğini ya da kraliçenin de kralla beraber birkaç güne öleceğini söyleyeceğim.
Je m'approcherai, et j'ordonnerai que tout l'équipage soit relâché et escorté en sécurité à la plage sinon la reine mourra avant le roi.
Aramızda kalsın, bayrağı yırtıp atıp, kraliyete karşı açık şekilde isyan etmeyi düşündüğüm bir an varsa, sigorta şirketleriyle uğraştığım andır.
Entre nous, les seules fois où je comprends l'envie de se rebeller et d'entrer en guerre contre la couronne, c'est quand j'ai affaire aux assurances.
Zengin adamın zengin oğlu denize açılır. Zannedersem ailesine bir şey kanıtlamak için.
Un riche fils d'un riche homme prend la mer pour prouver quelque chose à ses parents, probablement.
Eğer zihnin açık değilse ve birlikteliğimiz kopuşursa hepsi kaybedilir.
Si votre esprit n'est pas clair et que l'alliance ne peut pas continuer, tout sera perdu.
Denize açılmasını, ufku aşıp kaybolmasını izleyen bir adamım vardı.
J'avais un homme avec une longue le regardant appareiller, le regardant disparaître à l'horizon... Tu sais quoi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]