English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Ağlamak

Ağlamak traducir francés

930 traducción paralela
Maria bitkin ve hasta görünümlü bir çocuk dünyaya getirmişti ve ağlamak için ne yeterince gücü ne de anlayışı vardı...
Maria donna naissance à un enfant Un bébé misérable et malade sans suffisamment d'énergie ni d'esprit pour pleurer...
Evet, az önce bir an, ağlamak üzere olduğunu hissettim.
Oui, il m'a semblé qu'elle pleurait presque.
Ağlamak yok, hayatım.
Pas de larmes, ma bien-aimée.
Şimdi yatmaya git. Güzelce ağlamak istiyorsun.
Va te coucher... tu as besoin de pleurer.
Bir de kalkmış şaka yapıyorum. Oysa ağlamak istiyorum.
Comment puis-je plaisanter... quand j'ai envie de pleurer?
Ama şu an, seni dinlerken, mutluyum yine de ağlamak istiyorum.
Et maintenant, je vous écoute et je suis bien. Ça me serre le coeur. J'ai envie de pleurer.
Öleli 20 dakika oldu ve ağlamak, sızlamak 20 yıl sonra bile onu şu andakinden daha ölü yapmaz.
Il est mort depuis 20 minutes et les pleurs et les gémissements ne le rendront pas plus mort dans vingt ans.
O'Doul gülmek, sonra ağlamak.
O'Doul rire, puis pleurer.
Çok soğukkanlıydı.Ağlamak bir yana, gözünü bile kırpmadı.
Pas de panique, ni de larmes.
"Ağlamak ve gülmek, aşk, arzu ve nefret..."
Larmes et rires sont fugaces
Ağlamak istemiştim ama gözlerimden yaş akmayacaktı.
Je voudrais pleurer, mais les larmes ne viennent pas.
Planda ağlamak yoktu.
Je ne comptais pas pleurer.
- İstiyorsun, ağladın ve ağlamak üzeresin.
Si, tu viens de pleurer. Tu es au bord des larmes.
Ağlamak sana hiçbir şey kazandırmaz.
Pleurer ne te mènera à rien.
Üzgünüm. Ağlamak istemiyorum.
Excusez-moi, je ne veux pas pleurer.
İnsanın içinden cenazelerde gülmek, düğünlerde ise ağlamak gelir.
C'est bizarre. Les enterrements font rire, les mariages font pleurer.
# Birazı da ağlamak için.
Des pour pleurer
Orada izleyiciler ağlamak istiyor.
Il est resté sur sa faim.
- Ağlamak istiyorum, ağlamak istiyorum.
J'ai envie de pleurer.
Ellie ağlamak üzereydi. Bu kapılar...
À moins de les mettre en piles!
Bazen seninle ağlamak da istedim.
Mais le mariage c'est plus que cela. J'ai voulu te consoler...
Hiç bir rüya görüp de hala rüyanın etkisinde olarak uyandığında ağlamak istediğin oldumu?
Ne t'es-tu jamais sentie endolorie, après un rêve?
Bütün hafta boyunca, hatta diğer hafta bile ağlamak istedim...
Je voudrais pleurer toute la semaine et celle qui viendra.
Gerçekten tüm bir hafta boyunca ağlamak istiyor muyum?
Veux-je réellement pleurer?
Bazen azıcık ağlamak iyi gelir.
Pleurer fait parfois du bien.
Bu daha çok ağlamak için bir sebep, bir yıl daha yaşlanmak!
Ce n'est pas réjouissant!
Ağlamak son derece normaldir.
Il est tout à fait normal de pleurer.
Şu an ağlamak istiyorum.
J'ai envie de pleurer.
Asla ağlamak istemiyorum.
Je ne voulais pas pleurer.
Komut ile ağlamak gülmek? Komut ile oynamak, dans etmek?
Rire, pleurer sur commande?
Ağlamak zorunda değildi.
De là à verser des larmes...
Ağlamak için fazla güzel.
Elle est belle à tomber.
Aptalca bir hata yaptıktan sonra ağlamak hiçbir şeyi düzeltmez.
Pleurer ne réparera pas votre fausse manœuvre stupide.
Kardeşim. Neden ağlamak yerine bu ihtiyarla konuşmayı denemiyorsun?
Au lieu de pleurer, tu ferais mieux de m'en parler.
Bu şekilde ağlamak onun tek zevki.
Elle n'aime que pleurer et raconter des histoires.
Ama ben başka insanların acıları yüzünden daha fazla ağlamak istemiyorum.
Et moi, alors! J'en ai assez de pleurer pour les autres.
Oh, o kadar genç ve o kadar nazik bir ölü için ağlamak ne ayıp.
Toute la ville de Lincoln est drapée de noir.
Ağlamak istiyorsan ağla.
Tu peux pleurer, si tu veux.
Hepimiz er ya da geç öleceğiz. Bu bir şaka değil ama, ya ağlamak. Tarzan tören başlamak üzere.Kalmak istiyormusun?
on doit tous mourir un jour c'est pas amusant mais on va pas se lamenter tarzan, la cérémonie va commencer tu vas rester?
Senin gibi bir kız... Hayatın boyunca şehriye çorbasının içine mi ağlamak istiyorsun?
Une fille comme vous, vous voulez passer toute votre vie à pleurer?
Ağlamak mı?
Pleurait?
Bazıları ağlamak isteyecek. Bırakın ağlasınlar.
Si des gens se mettent à pleurer, laissez-les faire.
Ağlamak, seni de uyandırmak istedim.
"et j'ai eu la gorge serrée. " J'avais envie de crier, de te réveiller,
Ağlayabilirim. Küçük kızımı kaybedeceğimi düşündükçe ağlamak istiyorum.
J'en pleurerais quand je pense que je vais perdre ma petite fille.
Bu gece neşeli olacaktık hani.. .. neredeyse ağlamak üzereyiz!
Pour une soirée agréable nous voici bientôt au bord des larmes.
İçinden ağlamak geliyor mu, Jerry?
Tu as envie de pleurer, Jerry?
Benim içimden ağlamak geliyor.
Parce que moi, oui.
Değilim! Ağlamak üzeresin.
- Si, tu as envie de pleurer.
- Ağlamak mı?
Oui, je t'ai vu.
Ağlamak, doğurmak ve komşuları hakkında dedikodu yapmak.
Pleurer, enfanter et dire du mal d'autrui.
Ama ağlamak yoktu.
Mes pieds!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]