Babalar traducir francés
4,143 traducción paralela
Belli bir yaşa geldiler ve babalarının artık babaları olmadığını biliyorlar.
Ils ne sont pas Teddy. Ce sont des adolescents, et ils savent que leur père n'est pas leur père.
Artık babaları değilsin.
Tu n'es plus leur père.
Anlıyorum da babaları Kapu üyesi.
Je comprends ça, mais leurs pères sont membres des Kapu.
Neyse ki babaları buranın şerifi.
Et bien c'est une chance que leur vieux père soit le sheriff.
Özellikle de sarhoş kızlara, onları seven bir babaları olduğunu hatırlatan yaşlı adamları.
Surtout des garçons plus âgés qui rappelleront aux filles bourrés qu'elles ont des pères qui les aimes.
Babalarının yapabildiklerinden çok daha fazla bunlar!
Et c'est encore nettement plus que ce que leur père peut dire!
Annelerimiz, Babalarımız 1. Bölüm : Farklı Bir Zaman
Nos Mères, nos Pères Episode 1 :
Babaları Brogan McGrath, o da ayyaşın teki.
Le père, Brogan McGrath, il est étrange.
McGrath kardeşler babalarının bir asker olduğuyla ilgili bir şey söyledi mi?
Les frères McGrath n'ont jamais rien dit à propos de leur père qui était soldat?
Evet, babalar bazen böyle şeyler yapar.
Les pères font ça quelquefois.
Babalarımızı seçemediğimiz muhakkak, Bay Palmer.
Nous ne pouvons pas choisir nos pères, M. Palmer.
Ama asıl trajedi, babalarımız bizi seçmediği zaman ortaya çıkar.
Mais la véritable tragédie a lieu quand nos pères ne nous choisissent pas.
Bak, mesele şu ki, babalar kahramanlar gibi davranmaya başlarlar.
Écoute, le fait est que, les pères c'est comme les... héros.
Çocuklar onların yanında olan anne babaları hiç istemezler.
Les enfants ne veulent jamais des parents qui sont là pour eux.
Şu an dışarıda tehlikede olup babaları merak eden başka kızlar da var.
Il y a d'autres filles dehors qui sont en danger et des pères inquiets.
- Evet, bizim çocuklarımız gibiler ve birlikte babalarını ziyarete gelmişler. Belli ki onları yetiştirirken çok iyi bir iş çıkarmış.
On dirait nos enfants, et ils rendent visite à leur père qui a l'air de les avoir bien élevés.
- Bir saniye. Lily, babalarına daha çok benzemek için mi eşcinsel olmak istiyorsun?
C'est pour ça que tu veux être homo, pour être plus comme tes papas?
- Ayrıca restoranda olay çıkararak babalarına ne kadar çok çektiğini de gösterdin.
Tu viens de faire une scène dans un restaurant... Et tu ne pourrais pas être plus comme tes papas que ça.
Çocuklar babalarıyla pek sık görüşmüyor mu demek istiyorsunuz?
Vous voulez dire que vos fils ne voient pas leur père très souvent?
Babalarına geldiler.
Vous êtes leur père.
Hatta tüm babaların beni sevmesini istiyorum.
En fait, je veux que tous les pères m'apprécient.
Bütün babalar var.
Il y a tous les grands.
Hakkınız olan mirastan sizleri, reddeden babalar.
Les papas ne vous reconnaissent pas les droits de propriété.
Babalarınızı tarihin bir köşesine göndermeniz için...
Laissez pères maudissent le passé.
Yarın babalarımız tarihteki yerimizi bilecekler.
Demain Nous saurons nos ancêtres place dans l'histoire.
Babalar ve oğullar hep böyledir.
Pères et fils, il en est toujours ainsi.
Ailemizde sevgi dolu ve destek veren babalar yok ama.
Visiblement, ce qui manque, c'est deux pères qui la soutiennent.
- Babalarım!
- Papas!
Hazırlık takımına girdim. Babalarım da beni dışarıdan izledi.
Je suis chez les poussins et mes papas doivent rester dehors.
Evet, annelerim, babalarım falan denir ya işte.
Ouais, mes "mères", mes "pères", comme elles disent.
Babalar ve oğullar. Hiçbir zaman kolay olmamıştır.
Pères et fils... ça ne marche jamais dans le même sens.
Babalarının başına geleni bilmeliler.
Ils ont besoin de savoir ce qui est arrivé à leur père.
Babalar olarak kızlarımızı korumamızdan daha kutsal bir görev yok.
En tant que père il n'y a pas de devoir plus sacré que de les proteger
Babalar günü için bunu unutmayın.
Souviens toi de ça pour la fête des pères.
Babalar gününe kadar bekle.
Attends la fête des pères.
Babaları... bir kaç önce kalp krizinden öldü.
Leur père est mort il y a quelques mois d'une crise cardiaque.
Babaların böyle konularda pek espri anlayışları yok gibidir.
Les pères n'ont pas vraiment d'humour pour ce genre de choses.
Babalar beni sever.
Les pères m'adorent.
Miniklerin anne babaları çok çabuk paniğe kapılır.
Les fabricants de bébés sont facilement effrayés.
Bu gece bizim görevimiz bu miniklerin anne babalarını memnun etmek. Aksi hâlde isyan çıkarırlar ve bizim yeterli personelimiz yok.
C'est notre boulot cette nuit de garder les fabriquants de petits humains heureux ou ils se mutineront, et nous sommes en sous-nombre.
Miniklerin anne babalarını memnun edecektik, değil mi?
Garde ceux qui créent les bébés heureux, d'accord?
Önemli olan soğukkanlılığımızı koruyup anne babaları korkutmamamız. Buna hiç gerek- -
Ok, le plus important est de garder notre calme et n'alarmons pas les parents, parce qu'il n'y a aucune raison de...
Babaları yok...
Ils n'ont plus de père.
Babalar kimseyi kızlarının yanına yakıştıramaz.
Les pères ne pensent que personne n'est assez bien pour leurs filles.
Vay be, bu en son babalar gününde sana yazdığım mektuba benziyor.
Exactement comme la lettre que je t'ai écrite pour la dernière fête des pères.
Öz babaları gelse bile mi?
Je suis leur père.
Babalarını boşuna beklemeleri hiç hoşuma gitmiyor.
Pas quand ils attendent un père qui ne vient pas.
Babalarını öldürecek halim yok.
Je ne tuerais pas leur père.
Babalarımız.
Nos pères.
Babaların yaptığı bir şey bu.
C'est un truc de père.
Babalarımız aynı değil.
On n'a pas le même père.