Bakarsın traducir francés
1,292 traducción paralela
İşte, bakarsın.
Du genre : Top!
Fotoğrafımı çeksenize? Devamlı bakarsınız.
Vous voulez une photo-souvenir?
Hayatın boyunca beklersin sonra günün birinde bir bakarsın o gün gelmiş.
On attend quelque chose toute sa vie... et soudain, c'est pour demain.
Nasıl diyor şair : Terkedip gitmişse yatağını canyoldaşın hatıralarla yaşarsın resimlerde ve bir bakarsın ki yüreğim bomboş.
Comme a dit le poète, "Un lit abandonné, un mirroir flou, et un coeur vide."
Terkedip gitmişse yatağını canyoldaşın aynalarda canlanır hatıralar ve bir bakarsın ki yüreğim bomboş.
"Un lit abandonné, un miroir flou et un coeur vide"
Terkedilmiş bir yatak, aynalarda canlanır hatıralar bir bakarsın ki yüreğim bomboş
Le lit, le miroir, et le coeur Tout se retrouve vide.
Ya çocuklarına bakarsın, ya da eğlenirsin.
C'est soit les gosses soit le groove.
Birlikte olduğunuz kızları arayıp hayattalar mı diye bakarsınız.
Tu te mets à appeler les gens pour vérifier qu'ils sont vivants.
Borcunu çalışarak ödersin diye düşünmüştüm. Klübe gelip çocuklara espresso yapar geitr götür işlerine bakarsın. Böyle şeyler.
Pour te racheter tu bosseras au club, tu feras les expresso pour les gars, des trucs comme ça.
Aynı anda birbirine bakarsın, birbirine gülümsersin.
On se regarde en même temps, on se sourit en même temps.
Sonra ne düşüyor bakarsın. Selam beyler.
- Salut, les gars.
Yine de bana bakabilirsin. - Ben de, sen bana bakarsın diye umuyordum.
S'il ne t'avait pas rencontrée, serait-il encore vivant?
- Sen her zaman olaylara iyi tarafından bakarsın.
- Et tu t`en remets toujours si bien.
Dünyadaki bütün sevgiyi verirsin, yıllarını kafasını okşayarak geçirirsin ve bir gün aerobikten dönersin ve bakarsın ki bulaşık makineni tamir etmesi için çağırdığın tamirci adamın başında adamın yarısı yenmiş şekilde duruyor.
Tu lui donnes tout l'amour du monde, tu passes des années à chérir cette petite tete poilue Et un jour tu rentres de l'aerobics et il est la, haletant au dessus des restes à moitiés dévorés d'un réparateur qui était là pour le seche linge.
Umarım bu adamların icabına bakarsınız.
j, espère que vous les ferez fermer.
Bakarsın "Atenlidir."
Peut-être qu'il est "show".
Bir gün o insana bakarsın ve bir gece öncekinden çok daha fazlasını görürsün.
Un jour, vous regardez l'autre et vous voyez quelque chose que vous ne voyiez pas la veille.
Gelip bizim bahçeye bakarsın.
Tu viendras arranger notre jardin, un jour.
Ancak birini aşağılarken gözlerinin içine bakarsın.
Tu ne regardes un mec dans les yeux que quand t'es en train de l'insulter.
Umuyorum ne kadar ilerlediğine bakarsınız. Şöhretine değil.
Jugez-le sur ses progrès, et non sur sa réputation passée.
Topu atacağın noktaya kilitlenirsin, bir de bakarsın, fındık kadar bir şey.
Si tu focalises sur la cible, elle a l'air toute petite.
Bu kelimeye az sonra bakarsınız.
Vous chercherez ce mot
Hani birine dikkatli bir şekilde bakarsınız ya..
On regarde intensément quelqu'un, parfois.
Bakarsın ölürüm.
Je pourrais mourir.
Buffy, aynada kendine sonra bakarsın.
Buff, tu t'admireras plus tard.
- Tamam, sen nasıl bakarsın biliyorum.
- Tu ne sais pas chercher.
- Herkesin ellerine bakarsınız
- Garder à l'œil les mains des gens.
Ve kendi işine bakarsın.
Lire une ligne, regarder la rame et s'occuper de ses oignons.
Bilgisayardan bakarsınız demiştik.
Vous avez un ordinateur?
Ona göz kulak ol. Bakarsın benim dediğim şey gerçek olur.
SurveiIIe-Ie au cas où j'aurais raison.
- Şu yaraya bakarsın sanmıştım.
- On te voyait rester à l'hosto.
Hep öyle derler. Sonra bir bakarsın, nalları dikmişsin...
C'est ce qu'on croit et soudain, on se retrouve les pattes en l'air...
Bakarsın.
Tu vas regarder.
Bakarsın bizi yargılamaya başlarlar.
C'est eux qui porteraient plainte.
Ama sen kendi çıkarlarına bakarsın.
Mais tu fais ton boulot.
Başınızın çaresine bakarsınız.
Vous vous en sortirez. Vous êtes un homme de terrain, non?
Nereye bakarsın?
Où regardes-tu?
Yanı başında bir elektrik düğmesi gördüğünde çalışıp çalışmadığına bakarsın.
Si tu vois un interrupteur... tourne-le pourvoir s'il marche.
suyun musluktan nasıl çıktığı gibi şeyler, iyice bakman gerekir. Ama bazen öyle bir bakarsın ki, bakışın her şeyi değiştirir.
Si on veut tester quelque chose, scientifiquement le mouvement des planètes la nature des taches solaires pourquoi l'eau coule du robinet faut regarder mais parfois, le fait de regarder en regardant, on modifie ce qu'on regarde
İleride soyadlarını öğrenirsen, buradan bakarsın.
Plus tard, si vous retrouvez le nom, ça vous servira de point de départ.
Sonra, uygun olup olmadığına bakarsın.
Après, on ne fait que réclamer.
Biz dönene dek, Minou ve Manolito'ya bakarsın diye umuyordum.
J'espérais que tu pourrais t'occuper de Minou et Manolito jusqu'á notre retour.
Bakarsın vahşi bekçi köpekler doyurulmamıştır.
Au cas où les chiens méchants n'auraient pas mangé.
Kötürüm kalınca bana bakarsınız değil mi?
Prends soin de moi quand je ne pourrai plus, OK?
Havada asılı duruyor, böylece daha rahat bakarsınız!
Je la fais léviter pour que vous la voyez mieux.
Aslına bakarsınız hiçte Scooby bisküvisi yiyecek halde değilim.
Pour une fois, ca ne me dit rien d'en manger.
Denersin, bakarsın, konuşursun.
Essayer une chose, puis en parler.
Bir bakarsın ve kendini tanırsın.
On se regarde et on se reconnaît.
Umarım icabına bakarsın.
Pourvu qu'il mette fin à tout ça.
Bilmem. Yeterince uzun yaşarsın. Hiçbir zaman başvuruda bulunmazsın sonra bir bakarsın sihirli bir şekilde kapında belirirler.
suffit d'attendre assez longtemps et elle est apparue miraculeusement t'as vraiment pas d'argent un pot plein de monnaie mes parents ressortent toujours des vieilles pièces ce qui m'appartient, t'appartient c'est impressionnant, jake un mois avant sa mort ma mère m'a dit : "harry, tu as 43 ans"
sen de güvenli olup olmadığına bir bakarsın.
On pourrait vous suivre et vous verriez par vous-même.