Barclay traducir francés
452 traducción paralela
O Bartley adındaki oğlanı gerçekten sen öldürmedin, değil mi?
Vous n'avez pas vraiment assassiné Barclay, n'est-ce pas?
Jane Barclay. Chester Caddesindeki şekerciyi işletiyordum.
Jane Barclay, je tenais un magasin de bonbons.
Sekreterim, Bayan Barclay.
Ma secrétaire, Mlle Barclay.
- Bayan Barclay.
- Mlle Barclay.
Bence kalmalısınız Bayan Barclay.
Restez, Mlle Barclay.
Üzgünüm Bayan Barclay.
Je regrette, Mlle Barclay.
"Barclay Kadın Oteli"
Hôtel Barclay pour dames.
Bayan Beecham adına arıyorum..... Barclay Otelinden. Evet.
J'appelle de la part de Mlle Beecham à l'hbtel Barclay.
Barclays banyosuna.
La boîte Barclay.
- Barclays Bankası mı?
- A la banque Barclay? - Oui.
O kumarhanenin... Tescilli sahipleri : Jacob Lawrence, Allan Barclay.
Pour le casino, les hommes de paille sont Lawrence et Barclay.
Kötü haber, Barclay.
Dures nouvelles, Barclay.
Koca kıç Barclay Donaldson. O saldırdı diyorum.
Cette larve de Barclay Donaldson nous a pris en traître.
İşte. Çift Eydie Gorme.
Triple Eddie Barclay!
Bayan Barclay, çayınız.
Madame Barclay? Votre thé!
Bayan Barclay, Bayan Barclay, kapıyı açın.
Madame Barclay? Madame Barclay, ouvrez la porte!
Bayan Barclay, açın kapıyı.
Madame Barclay, ouvrez la porte!
Bu alayın kumandanı, Albay James Barclay, bir önceki gece, saat 10 civarında kendi villasında, ölü olarak bulundu.
L'officier commandant ce régiment, le colonel James Barclay, a été trouvé mort, aux environs de 22 heures, il y a deux jours, dans sa villa.
Aynı zamanda, odada bir ölü donukluğuyla kanepede uzanıp, yatan biri vardı- -... Nancy Barclay- - Bayan Barclay.
En plus, allongée sur un canapé, évanouie, il y avait Nancy
Lütfen devam edin, Binbaşı Murphy.
- Madame Barclay. Veuillez continuer, major Murphy.
Albay ve Bayan Barclay arasındaki kavganın sebep olduğu sesler bütün hizmetçileri alarma geçirdi. Kahvaltı odasına girmeyi denediler, fakat kapı kilitliydi.
Les domestiques ont été alertés de la tragédie par le bruit d'une dispute entre le colonel et Mme Barclay.
Fakat Bayan Barclay, bu derece kötü bir darbe vurmak için oldukça güçsüz.
Oui. Mais elle est incapable d'un tel acte.
Nancy Barclay'i yakından tanıma fırsatım oldu.
Je suis le second du colonel depuis des années et je connais bien Nancy Barclay.
Hayır, fakat Jim Barclay'in kariyerine Mallows'ta bir er olarak başladığı dışarıda pek bilinmez.
Son passé? A-t-il été disgracié? Non.
Hayır, tam olarak değil, hayır.
Et je suppose que la pauvre Mme Barclay est en garde à vue?
Bayan Barclay hastanede, polis gözetimi altında tedavi görüyor.
Non. Pas tout à fait.
Nancy Barclay şimdi de çok güzel bir kadın, fakat siz onu otuz yıl önce, genç bir kızken görmeliydiniz.
Nancy Barclay est une jolie femme, mais vous auriez dû la voir jeune fille aux Indes, il y a trente ans.
Alayda onun peşinde olan tek kişinin Barclay olmaması son derece anlaşılır bir şeydi. Fakat o sonunda Barclay'i seçti.
C'est tout à fait compréhensible que Barclay ne soit pas le seul homme à la courtiser.
Döndükten sonra Barclay komutanlığa atandı.
La carrière de Barclay s'est épanouie et le régiment est revenu des Indes il y a cinq ans.
Ve evlilikleri mutlu bir şekilde devam mı etti?
Barclay a été nommé officier commandant.
Komutan vekili pozisyonunda olmam nedeniyle Barclay'lerin evine sık sık giderdim.
Et qu'est-ce que vous croyez, major Murphy?
Bu evliliğin çok farklı yanlarını gördüm. Gerçek sizin merhum kumandanıza sadakatinizden çok daha önemli.
À cause de ma position de second, j'étais souvent chez les Barclay, et j'ai vu un autre aspect de leur mariage.
Bir gece akşam yemeği için Barclay'lerdeydim.
La vérité... est plus importante que votre loyauté envers votre commandant défunt.
Sanırım albay ve Bayan Barclay uyumak için çekildiler bayım.
Jane, la bonne, était dans le couloir. Je suis content que vous soyez là.
İtiraf et o zaman, o kim, kim?
Je pense que le colonel et Mme Barclay sont couchés, monsieur.
Sanırım Barclay'lerin evini ziyaret ederek başlamalıyız, elbette Bayan Barclay ile görüşmemiz mümkün olabilecek ise?
On l'a gardée pour l'examiner? Oui. Ils croient qu'on l'a utilisée pour le tuer.
Korkarım ki hâlâ bilinci yerinde değil.
Je pense qu'on devrait commencer par une visite chez les Barclay... À moins d'avoir un entretien avec Mme Barclay?
Ne kadar güzel bir sabah. Holmes, şöyle farz edelim Bayan Barclay'in bir aşığı vardı ve albay bunun farkına varmış olamaz mı?
Holmes, imaginons que Mme Barclay ait un amant, et que le colonel l'ait découvert.
Beni askeri ahlak konusunda bilgilendirdiğin için teşekkürler Watson. Eğer Binbaşı Murphy ve Bayan Barclay arasında herhangi bir ilişki varsa, sigara tablasını unutma hadisesinin bununla bir ilgisi olabilir mi?
S'il y avait eu quelque chose entre le major et Mme Barclay, nous aurait-il raconté l'incident des cigares oubliés?
Ayda bir kez Bayan Barclay bir akşamını Aldershot'ta hayır işleriyle uğraşarak geçirirdi.
Une fois par mois, Mme Barclay allait le soir faire du bénévolat pour les œuvres d'Aldershot.
Bayan Barclay dokuzu çeyrek geçe dönmüş olmalı bayım.
Mme Barclay est rentrée à 21 h 15.
Bay Barclay mi?
Lord Barclay?
Ve şu an Bayan Barclay'den şüpheleniyorsunuz, değil mi? Evet.
Et donc on soupçonne Mme Barclay?
Bana Albay Barclay'i anlatın, emri altında bulunan adamlardan ziyadesiyle saygı görür müydü?
Parlez-moi du colonel.
Gerçekten öyle miydi?
Très peu de gens le savent, mais Jim Barclay a commencé en tant que soldat dans les Mallows.
Ve sanırım talihsiz Bayan Barclay nezaret altındadır?
Impressionnant.
Evliliklerinden kısa bir süre sonra, beklendiği gibi albay Barclay bir görevle vazifelendirildi.
Peu après le mariage, le sergent Barclay a eu sa promotion, comme prévu.
Barclay için ilk başlarda zor olmuş olmalı, NCO, rütbesinin yükselmesi, alayın başçavuşunun kızı ile evlenmek?
C'était sans doute difficile pour les Barclay au début.
Barclay kariyerinde yükseldi, ve birkaç sene önce alayı Hindistan'dan geri döndü.
Et avec le temps on les a acceptés.
Ve Barclay'lerin evinden ayrılırken saniyeler içinde kafanızda bir kıskançlık olduğuna dair izlenim oluştu Binbaşı Murphy. Bana biraz albaydan bahsedin, herhangi bir durumda şiddet kullandığını gördünüz mü?
Cette crise de jalousie s'est produite juste quelques secondes après que vous soyez parti de chez eux?
Binbaşı Murphy'nin Bayan Barclay'e oldukça yakın olduğu görülüyor.
Le major Murphy semble être très proche d'elle.