Basil traducir francés
486 traducción paralela
Kraker alın, lütfen!
Basil, les diablotins!
Basil Rathbone'la çalış. Beni rahat bırak.
Va donc travailler pour Basil Ratbone.
Birisinin bu portredeki kadar yakışıklı olmasına inanamıyorum.
C'est votre plus belle oeuvre, Basil. Un être aussi beau, cela n'existe pas.
Kelebek, Basil! bir limenitis sevilla.
Papillon de l'espèce commune.
Bu parçaları bana ödünç vermelisin.
Vous me prêterez ces morceaux, Basil.
Basil, modellerinin birileriyle konuşmasını sevdiğini söylemiştin.
Généralement, vous aimez qu'on bavarde avec vos modèles.
Tıpkı kızkardeşin gibi olacak, Basil.
Elle va être aussi ravissante que votre soeur, Basil.
Seni tebrik etmeliyim, Basil.
Je vous félicite, Basil.
Bu tablona uğursuzluk getirecek Basil. Şiddetle karşı çıkmak zorundayım.
Cet arrangement ne vous conviendrait guère, Basil.
Bu şekilde küçümseme. Onlarda sıradışı bir cazibe vardır.
Basil, les femmes de ce genre peuvent avoir bien du charme.
Bunlar doğru, ama Basil'e katılmıyorum.
C'est entendu. Mais je ne suis pas d'accord avec Basil.
Meraklanma, Basil.
Ne l'écoutez pas, Dorian.
Onu Basil'in tablosunu görmek üzere evime davet edeceğim. Sonra kalmasını isteyeceğim. Şok olacak.
Je l'inviterais chez moi et lui demanderais de rester.
- sizin bu şekilde hitap ettiğiniz - hiç Basil Hallward tarafından yapılan portresini gösterdi mi? Hayır.
Mademoiselle, sire Tristan vous a-t-il montré le portrait que Basil Hallward a fait de lui?
Basil Hallward'un yaptığı portreye ilişti gözü.
Ses yeux tombèrent sur le portrait peint par Basil Hallward.
Basil tablosunu görmek istediğinde ne yapacaktı?
Que dirait Basil Hallward s'il voyait son portrait?
O da Basil Hallward'un yeğeni Gladys idi. Dorian'ı çocukluğundan beri seviyordu.
la nièce de Basil, Gladys, qui l'aimait depuis son enfance.
Basil Hallward'u görünce hiç beklemediği bir korku hissetmeye başladı
Une étrange peur le saisit à la vue de Basil Hallward.
Ve Basil'i görmezden geldi Dorian!
Au point qu'il fit mine de ne pas le reconnaître.
İyi görünmüyor Basil.
Ça ne sera pas long.
Senin iyiliğini için konuşuyorum.
Vous me faites peur, Basil.
Yukarı gel Basil. Günlük tutuyorum.
Là-haut, je tiens un journal.
Basil Dorian'ın portresini tanımayı başarmıştı.
Basil pouvait encore reconnaître le portrait de Dorian.
Birlikte tekrar edelim. Çok geç Basil.
- Prions ensemble.
Basil bu sırrı ona açıklayabilirdi.
Pourtant, un jour, Basil pourrait lui révéler le secret.
Bir anda kontrol edilemez bir şekilde Basil'e karşı nefret hissetmeye başladı.
Une haine démesurée à l'égard de Basil s'empara de lui.
Basil'in sahip olduğu sır ve onu kullanma ihtimali Dorian'a dehşet vermeye başladı.
Et aussi la terreur que Basil le compromît.
Paris'e gidecekti.
C'était à Paris que Basil était allé.
Basil Hallward'un esrarengiz şekilde kaybolması aylarca Londra'nın en çok merak edilen konusu oldu.
La disparition de Basil émut Londres pendant des mois.
Victoria istasyonundaki gri paltolu adam kesinlikle
L'homme en gris vu à la gare Victoria était Basil Hallward.
İnanın bana, en iyisi bu. Scotland Yard, Basil Hallward'u unutmayacak.
Je vous promets que Scotland Yard n'oubliera pas Basil Hallward.
Basil'in kaybolması hakkında konuşuyorlardı. Şimdi yerini Allen Campbell'ın intiharına bıraktı.
On parlait de la disparition de Basil, à présent du suicide d'Allen.
Sence Basil'e ne oldu?
Où est Basil?
Sanırım bize San Francisco'da olduğu söylenecek.
On va nous apprendre que Basil est à San Francisco.
Ama Basil'in yaptığı en iyi iş senin portrendi.
La plus belle oeuvre de Basil, c'est votre portrait.
Basil Hallward'u öldüren bıçak portreyi de öldürmeliydi.
Le couteau qui a tué Basil tuera aussi son oeuvre.
Karartma çanı çalarken,... Basil Underwood ölmeli. "
"Quand sonnera le couvre-feu, Cet homme rendra son âme à Dieu".
Bu, tüberküloza sebep olan basil de Koch.
C'est le bacille de Koch, responsable de la tuberculose,
- Bunlar basil. Değil mi?
- Ce sont des bacilles, oui ou non?
- Basil siz misiniz?
- Vous êtes Basil?
- Evet, adım Basil.
- Oui, c'est mon nom.
Hiç şüphesiz, Basil.
lndubitablement, Basil.
Lord Henry'nina rkadaşlarından birisi de ressam Basil Hallward idi.
Le peintre Basil Hallward était l'un des amis de Lord Henry.
Piyanoyu kim çalıyor Basil?
Qui joue, Basil?
Teşekkürler Basil.
Merci.
Merhaba Basil.
Bonjour, Basil.
Ne okumamı istersin Basil?
Que voudriez-vous me voir lire?
Basil ölmüştü.
Basil était mort.
Basil evi saat 11'de terk etmişti. Ve kimse onu görmemişti.
Basil était parti à onze heures.
Basil geceyarısı treniyle
Paris...
ve Basil...
Et Basil...