English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ B ] / Basketball

Basketball traducir francés

278 traducción paralela
Tanıştığımızda lise basketbol takımında sucu çocuktum. Antrenmandan sonra dolaba kilitlemişlerdi.
Lorsque nous nous sommes rencontré j'étais le garçon d'eau de l'équipe de basketball de mon école, et j'étais coincé dans un casier après la pratique.
- Ben bir çeşit tamirciyim, ama en çok seninle basketbol oynamayı seviyorum.
Je suis un genre de réparateur. Mais j'aime aussi jouer au basketball avec toi, Bast.
Bugün çok özel bir konuğumuz var. Futbol, Basketbol ve Beysbolda eyalet takımlarında oynamış sınıfının en popüler öğrencisi çok iyi bir sporcu ve aslan gibi delikanlı onu 28 numara olarak tanıyorsunuz...
Nous avons avec nous aujourd'hui un invité spécial... membre sélectionné sept fois par l'Etat... en football, basketball, et baseball... l'étudiant le plus populaire de sa classe... un formidable athlète... et un formidable gars... que vous connaissez sous le numéro 28...
I'll give you a line on anything. Baseball, basketball, football, ponies.
Je peux vous filer des tuyaux pour tout : base-ball, basket, foot...
Konuğumuz Los Angeles Lakers'dan... Profesyonel Basketbol Ligi'nin... en değerli oyuncusu ve...
Chers amis, avec nous, le joueur le plus utile de l'Association nationale de basketball, à six reprises.
Basketbolu sevmem.
Je n'aime pas le basketball.
Sahilde, ona basketbolu anlattım, fakat bunda başarılı olamadım.
Sur la plage, je lui ai expliqué le basketball, mais sans succès.
İş basketbola geldiğinde, Gail bir hüsrandı.
Pour ce qui était du basketball, Gail était une perte.
Basketbol mu oynayacaksın?
Tu vas au basketball?
Millet futbola gitmeye bayılıyor. Basketbola.
Cette société - aller au match de football, de basketball - c'est ça leur divertissement.
Ama benim çabalarımın ne değeri var... eğer sen bütün gün poponun üzerine oturup, bira içip... beysbol, basketbol, futbol... bowling, hokey, golf ve... "Gladyatörlerin Mücadelesi" ni izlersen?
À quoi ça sert que j'essaie si tu restes assis sur ton cul... à boire de la bière et à regarder le baseball... le basketball, le football... les quilles, le hockey, le golf... et les Combats de gladiateurs?
Su basketbolunu çok severim.
J'adore le basketball.
BEYZBOL, BASKETBOL VE FUTBOL OYNAMAKTA
IL JOUE ÉGALEMENT AU BASEBALL, AU BASKETBALL ET AU FOOTBALL,
Jim Carroll 17 yaşındayken, daha sonra "Basketbol Günlükleri" adını vereceği kitabını tamamladı.
A 17 ans, Jim Carroll termina "The Basketball Diaries".
Basketbol takımı mı?
Au basketball?
"Basketball Digest" dergisi de vardı. İkiniz de kilit şeyler söylediniz ama bence gerçek üçüncü dergi de belli olacak. Evet.
Et aussi Basket Magazine.
- Basketbolda.
Basketball.
Basket oynamaya devam edin.
Allez-y, riez. Jouez au basketball, amusez-vous.
Basketbol
Basketball.
BasketbaII manyakları Jordan'ın basketball kliniğine gidiyor.
Les drogués du basket vont bien aux sessions de Michael Jordan.
National Basketball Association.
National Basketball Association.
Basketbol sezonunun bittiğini zannediyordum
Je croyais que la saison de basketball était finie.
Bir daha basketbol konuşmayacağımızı sanmıştım.
Je croyais qu'on avait dit pas de basketball?
- Basketbol oynamasini biliyor musun? - Görünüse göre öyle.
- Tu sais jouer comment jouer au basketball?
Dünyaya gelmiş en iyi basketbol oyuncusu.
C'était juste le meilleur joueur de basketball qui n'est jamais vécu.
Belki de babam hangi okul adına oynayacağını bilen biri tarafından öldürülmüştür?
Mais peut-être que mon père a été tué à cause d'un match truqué, ou à cause de la fac qu'il avait choisi? À cause du basketball?
"Basketbol Günlüğü" ve "Tutulma."
Basketball Diaries et Eclipse.
Bu bir basketbol bilgisayar oyunu için işe yarar, ama burada... "Kaybedenler" için büyük bir K demektir! "
C'est peut-être bon pour une partie de basketball JV, mais ici... ça vaut un grand P pour "Perdante"!
Bu Classic basketbol oyunu.
C'est le classic Basketball.
Basketball oynar mısın?
Vous jouez au basket?
Ama anne, yarın büyük eşşek basketbol günü.
Mais demain il y a le match de basketball sur âne.
Yıllık eşşek basketbol gününe hoş geldiniz.
Bienvenu au tournoi annuel de basketball sur âne.
Basketbol topları, futbol topları... hokey pakları, beysbol topları...
Ballons de basketball, de football, rondelles de hockey, balles de baseball...
Michael Jordan basketbol oynar.
Michael Jordan joue au basketball.
Zenci bir çocuk artı basketbol... Eşittir Beyaz kız.
Mec noir + basketball = fille blanche.
Basketbol potası, nizami yükseklikte görünüyor.
Bien, le panier de basketball a l'air d'être à hauteur réglementaire. 3 mètres.
Colorado'nun en iyi 4. sınıf oyuncularıyla Wyoming arasındaki rövanş maçına hoş geldiniz.
Bienvenue au playoff de basketball inter-états entre les équipes des meilleurs CM2 du Colorado et des meilleurs CM2 du Wyoming!
Yeah, benim basket yeteneğim gibi.
- C'est comme une bourse de basketball. - T'as raison.
Basketbol?
Basketball.
Bayan Wilk, basketbolu ne kadar sevdiğinizi hatırlıyorum. Size Kareem Abdul-Jabbar imzalı, NBA'de tüm zamanların en iyi pivotlarının DVD'sini aldım.
Mme Wilk, je me suis souvenu de combien vous aimiez le basketball, alors je vous ai dégotté le DVD des "Plus beaux paniers de la NBA".
Otel odasına basketbol sahası mı kuruyorlar?
Est-ce qu'ils construisent un terrain de basketball dans sa chambre d'hôtel?
Futbol oynamadım, basket oynamadım.
Pas de football, pas de basketball.
Benim adım Kelsey. Bu yaz kampa gittim. Basketbol, hokey bowling, beyzbol oynadım.
Je m'appelle Kelsey et cet été je suis allé en colonie et j'ai joué au basketball, hockey sur gazon, bowling, à la boxe et au softball.
Basketball kortunun tamir edilmesi gerekiyor.
Le terrain de basket a besoin d'être repeint.
Nasıl şeyler? Basketbol biletleri, biraz hoş tekila,... bir kaç kere bana borç para verdiler.
Des billets pour le basketball, de la bonne tequila...
Bu adamlarla lanet olasıca basketbol maçlarına gittim.
Je suis allé à un maudit match de basketball avec ces gars-là.
Bana daha çok basketbol bileti verecekler.
Ils m'ont donné des billets de basketball.
istihbarat işinde, takip, Fark edilmemektir basketbol gibi... alan savunması yapabilir Ya da adam-adama savunma yapabilirsiniz adam-adama risklidir.
Dans les Renseignements, une surveillance est appelée "couverture". C'est comme au basketball... Vous pouvez faire une défense de zone ou d'un seul homme.
Sen hiç basketbol maçına gittin mi?
- T'as déjà assisté à un match de basketball?
Eşşek basketbolu mu?
Du basketball sur âne?
Basketbol potasının gölgesinin göründüğünü fark ettim.
J'ai remarqué que le panier de basketball fait une ombre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]