Bağımsızlık traducir francés
634 traducción paralela
Evet. Johnny'nin Bağımsızlık Deklarasyonu.
Oui, la Déclaration d'indépendance de Johnny.
Komşular, New York ile birlikte 12 Koloni, Bağımsızlık Bildirgesi'ni imzaladıklarından beri, bu ayaklanma gerçek bir savaşa dönüştü.
Chers voisins... Depuis que New York et les 12 colonies ont signé la Déclaration d'Indépendance, cette révolution s'est changée en guerre.
Bağımsızlık Kutlamaları Muhteşem Geçit Töreni
FETE DE L'INDEPENDANCE 10 HEURES :
Ve iyi seneler. Sonuçta yaklaşan 25. yaşgününüzün Thatcher and Company şirketinden tamamen bağımsızlık anlamına geldiğini ve dünyanın en büyük 6. kişisel servetinin sizin sorumluluğunuza geçireceğini hatırlatmak isterim.
Pour terminer, je vous rappelle que votre 25e année qui approche vous libérera de la tutelle de Thatcher et Cie et vous mettra en possession de la 6e fortune du monde.
Bağımsızlık konusunda konuşmak istiyorum.
C'est de cela que je veux parler. L'indépendance.
Dr. Jaquith, bağımsızlık insanın kendi hükümlerine duyduğu güvendir diyor.
Le Dr Jaquith dit... que l'indépendance, c'est compter sur sa volonté et sur son jugement.
Amerikan işgalinin üçüncü devresi... Manila körfez savaşıyla başlayacak... Ve bahşettikleri bağımsızlık sona erdirilecek... 4 Temmuz 1946.
La troisième période d'occupation, dite "américaine", a commencé avec la bataille de la Baie de Manille et prendra fin par un accord d'indépendance le 4 juillet 1946.
Onlara Japonların bize tam bağımsızlık sözü verdiğini söylediğinde. - Ne dediler?
Tu leur as dit que les Japs promettaient l'indépendance?
Tüm dünyaya ilan ediyorum.. Filipinler Cumhuriyetine tam bağımsızlık verilmiştir.
je proclame devant le monde entier l'indépendance totale et illimitée de la République des Philippines.
Japonlar bize bağımsızlık teklif ediyorlar.. Bu da bizim cevabımız olsun..
Les Japonais nous ont offert ce qu'ils nomment indépendance.
Amerikan Bağımsızlık Savaşı.
- La guerre d'indépendance.
Biri Bağımsızlık Savaşı'nda savaştıysa, ben bu ülkede, düşmanlarımıza karşı bizimle omuz omuza savaşanı isterim.
Si un est un vétéran de la guerre d'Indépendance, j'en veux un qui a combattu avec nous contre nos ennemis communs lors de ce siècle.
4 Temmuz, Bağımsızlık Günü. Yarış pistinde normal bir gündü.
Le 4juillet, fête de l'indépendance, unjour normal aux courses.
Şey, bağımsızlık kahramanı Paul Revere'i gözden geçiriyorduk da.
On parlait juste de Paul Revere.
Yaşasın özgürlük! Bağımsızlık!
Liberté!
Neyse ben Granfton'dan bir şişe almaya gidiyorum. - Bağımsızlık günü olduğunu göstereyim.
Je vais chez Grafton, acheter une bonne bouteille.
Bugün ne olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Bağımsızlık günü. Burada olan bir kişi hariç.
C'est le jour de l'indépendance, sauf pour un homme.
Siz Amerikalılar bağımsızlık için savaşmanın ne olduğunu bilirsiniz.
Vous, Américains, savez ce que c'est lutter pour l'indépendance.
Daha fazla bağımsızlık için.
Pour être plus indépendant.
Bağımsızlık Beyannamesini imzalayanların beyni yıkanmaz.
Pas plus qu'aux auteurs de la Déclaration d'Indépendance!
Bağımsızlık uzak bir sözcüktü, ve birden bizim oldu ve onunla havalara uçtuk.
Cette indépendance si lointaine et soudain acquise nous a fait exploser.
Beyler, balıkçılık, demokratik şartlarda yapılan spor.. .. özgürlük ve bağımsızlık için içiyorum!
Messieurs, je bois a la pêche... sport democratique... symbole de la liberté et de l'indépendance
Ama şu ana kadar, bağımsızlık savaşında verdiğinizden daha fazla kayıp verdiniz.
Affaire qui vous a déjà coûté plus de vies que votre guerre d'indépendance.
Kalplerinizde yaşayacak hatıram dışında,... bırakacak tek bir mirasım var, İsrail'in bütünlügü,... 12 kabile şimdi birarada, ayrılırlarsa hepsi bağımsızlık isteyecek,... ama şimdi siz kabilelerin büyükleri önümde yıkılmaz,... bir bütünlük içinde duruyorsunuz.
À part mon souvenir qui vivra dans vos coeurs, je ne laisse qu "un monument à mon nom : I" unité d " Israël, symbole des 1 2 tribus jadis divisées, en lutte pour prédominer. Maintenant, vous, les anciens, vous tenez devant moi, alliés, indissolublement unis.
Onların anneleri... O değerli kadın... 1955'de, 4 Temmuz Bağımsızlık Günü'nde hayata veda etti.
Leur véritable mère, une femme admirable, est décédée le 4 juillet 1955, l'année de la sécheresse.
Hakimler tam bağımsızlık altındaydı.
Ils exerçaient leur métier dans l'indépendance la plus totale.
Çin'e bağımsızlık kazandırmak onların ana hedefleri olmuştur hep.
Leur unique but a toujours été la libération de la Chine.
Bu bağımsızlık nasıl verilecek?
Cette libération, dans quelle mesure cela va-t-il s'accomplir?
30 Eylül 1945'te, ilk CLN hükümeti bağımsızlık hareketi liderlerinin, yani Finocchiaro Aprile ve Varvaro'nun tutuklanması emrini verdi.
Le 30 septembre 1945, le premier gouvernement du CLN ordonne l'arrestation des chefs indépendantistes Finocchiaro Aprile et Varvaro.
Bağımsızlık Muharebe Birliği kuralım ve partiyi tüm sorumluluktan kurtaralım.
Alors constituons une unité d'action indépendante qui dégage le parti de toutes responsabilités.
Yaşasın Bağımsızlık Ve Özgürlük
VIVE L'INDEPENDANCE ET LA LIBERTE
Bağımsızlık Bildirgesinin ilanı.
Année de la Déclaration d'Indépendance.
- Bağımsızlık Bildirgesi.
- Déclaration d'indépendance.
Beyefendi, bağımsızlık savaşında savaşmış bir gaziye yardım eder misiniz?
Monsieur, aideriez-vous un vétéran... de la guerre d'indépendance?
Bağımsızlık bildirgesi yalnızca siyasiydi kadınlar için değildi!
La Déclaration de l'indépendance... c'est pas pour les femmes.
Cezayir halkı, savaşımız sömürgeciliğe karşıdır. Amacımız bağımsızlık ve Cezayir devletinin kurulması İslami kurallara dayalı ve ırk ve dinine bakılmaksızın temel haklara saygılı olarak.
Peuple algérien, notre action est dirigée contre le colonialisme, le but est l'indépendance nationale avec la restauration de l'état algérien, dans le cadre des principes islamiques et le respect de toutes les libertés fondamentales sans distinction de race ni de religion.
Bağımsızlık!
- Et les soldats?
... bağımsızlık, Özgürlük ve adaletin... -... saldırganlık için bir özür olarak kullanılmaması önemlidir.
- La liberté et la justice... sont des généralités qui ont été citées comme une excuse pour l'agression.
Bu adamlar, Bağımsızlık Bildirgesini imzalamaya ve ülkemizin İngiltere'den bağımsızlığını ilan etmeye hazırlanıyorlar.
Ces hommes s'apprêtent à signer la déclaration de l'Indépendance et à libérer notre pays de l'Angleterre.
Bağımsızlık.
Indépendance.
Yasalarıyla, vetolarıyla, vergileriyle, ticarî tekelleriyle yabancı egemenliği mi yoksa bağımsızlık mı?
La domination étrangère avec ses lois, ses veto, ses taxes, ses monopoles commerciaux ou l'indépendance?
Bugün onların Bağımsızlık Bayramı, 14 Temmuz.
Leur fête nationale est bien le 14 juillet.
Onlar yüzünden Meksikalılarım bağımsızlık için dua ediyor.
À cause d'eux, mes Mexicains ne font que prier pour l'indépendance.
Bağımsızlık günümüz olduğunu bildikleri için kutlamaya gelmişler.
Ils savent que c'est jour de fête pour nous et ils sont venus célébrer.
Haydut denen birinin yardımına başvuruyorlar. Haydut, istediği kadar para ve tam bağımsızlık alıyor.
Lequel a reçu argent et carte blanche.
Ama, bu zırvalık seni değiştirmeye başladığında bağımsızlığın korkuya dönüştüğünde o iki reklamcının etrafında sızlanıp yalvardığını izlediğimde bu hiç hoşuma gitmedi ve gitmiyor.
Mais quand ces niaiseries te sont montées à la tête pour garder ton indépendance, et que tu rampais devant ces deux idiots, c'est devenu insupportable. Et ça l'est toujours.
Yalnızlık özgürce düşünebilmemi ve bağımsız hareket edebilmemi sağlıyor.
La solitude me donne liberté d'esprit et indépendance d'action.
Bağımsızlığımızı, Ana Kara'da savaş sona ermeden önce kazanmalıydık! O zaman hükümet, bir oldu bittiyle karşılaşmış olurdu!
Il aurait fallu l'indépendance avant la fin de la guerre pour mettre le gouvernement devant le fait accompli.
Eğer askerlerimiz onları bozguna uğratırsa bu Çin'in artık çaresiz olmadığını ispatlar ve bağımsızlığın başlangıcı olur.
Si nous vainquons les étrangers, la Chine ne sera plus impuissante.
Hazımsızlık, bağırsak ya da mide rahatsızlığınız yok.
Vous n'avez pas fait d'indigestion... ou de diverticulis.
Bu kusursuz bağımsızlığın karşısında müthiş bir hayranlık duyuyorum.
J'en suis ravi pour toi. J'admire ton émancipation.