Başladı mı traducir francés
21,899 traducción paralela
Bir kere çalışmaya başladı mı, elimizde sınırsız NZT kaynağı olacak.
À la fin, on aura du NZT à l'infini.
Sonunda kızlarım kız gibi görünmeye başladı.
Enfin, mes filles ressemblent à des filles.
# Hava mı vahşileşti yoksa ruhum mu uçmaya başladı böyle?
Ce vent de changement est-il dans l'air ou vient-il de moi?
# Kıskandırıyor bütün herkesi böylece # Söylüyor bozulmaya başladığımı bu şekilde
La terre est jalouse et se plaint, elle me trouve trop gâtée.
O geceye ait yeni hatırlamaya başladığım şeyler var... -... ve kayıtlara geçmesini isterim.
Il y a des choses sur cette nuit dont je me souviens maintenant, et j'aimerais me faire enregistrer.
Yakınlaşmaya başladığımızda Caleb'ı temsil etmeyi bırakmıştık.
On ne le représentait plus quand c'est devenu romantique.
Şortunu indir ve eşit başladığımızdan emin olayım.
Bien, enlève tes vêtements et je m'assurerai qu'on commence même.
Bu kadar fazla zaman geçince seni bulmamı istediğini düşünmeye başladım, sana olan aşkımın ispatı gibi.
J'ai commencé à me dire que tellement de temps était passé que tu voulais peut-être que je te rejoigne, comme une sorte de preuve de mon amour pour toi.
Yeniden içmeye başladım.
J'ai recommencé à boire.
Diamond Gölü canavarının gerçek olduğunu düşünmeye başladım.
Je commence à penser que le monstre existe vraiment.
Flash beni kurtardığından beri araba tasarımı yapmanın, geleceğim olmadığını düşünmeye başladım.
Depuis que Le Flash m'a sauvé, j'ai juste... Je sais pas si dessiner les voitures est ce que je dois faire de ma vie.
Son zamanlarda çok sık düşünmeye başladım.
J'ai beaucoup réfléchi dernièrement...
Başladığın hiçbir işi yarım bırakma.
Il faut finir ce que tu commences.
Sanırım tekrar çalışmaya başladı.
Il revient à lui.
Başka birine daha başladım ama bitiremedim.
Je n'ai jamais fini la suivante.
Bazı büyük fon sağlayıcılarımız çekilmeye başladı bile. Başkanın onları rahatlatmak için telefon etmesi gerek.
Le président devrait apaiser les investisseurs.
Ama o sandviçler sayesinde arkadaş edinmeye başladım.
Mais avec les sandwichs, c'est là que je me suis fait des amis.
Seni tanıdıkça da, kötü hissetmeye başladım.
Plus j'apprenais à te connaitre, plus je me sentais mal.
Wuhan sokaklarında bu işe başladım. Yedi veya sekiz yaşındaydım o zamanlar.
J'ai commencé dans les rues de Wuhan, j'avais sept ou huit ans, pas plus.
Şimdi anlamaya başladım.
Je commence à comprendre.
Biliyorum üzgün olduğunu ama şu anda doğru kararı verebilirsin. Daha fazla uzatmayalım bunu. İçmeye ne zaman başladı?
Je sais que tu étais en colère, mais tu ne peux pas prendre la bonne décision, en ce moment, pour ne pas que ça dégénère.
Karanlıkta o kadar çok durdum ki gözlerim açık hayal görmeye başladım.
J'ai passé tant d'années dans le noir, que je rêve les yeux ouverts.
Bu yemeğe hazırlanmak için senin hakkındaki her şeyi bilmeliydim ve gerçek adından başladım.
Pour préparer ce dîner, j'ai tout appris sur vous, en commençant par votre vrai nom.
Sanırım başladığımız yere döndük.
On en revient au point départ.
Bugün şehir turuna çıktığım için pişman olmaya başladım.
Je commence à regretter d'avoir voulu visiter la ville aujourd'hui.
Kara bulutlar tepemizde dolaşmaya başladı. Ajan Keen'i yaklaşan fırtınanın dışında tutmak için önlemler almıştım.
Quand ces nuages sombres se sont amoncelés, j'ai pris des mesures pour prendre soin de l'Agent Keen et la sortir de la tempête.
Başvezir için çalışmaya başladım.
Je me suis engagée à servir le chancelier.
Aslında eğlenmeye başladım.
La vérité c'est que, j'ai envie d'en profiter.
Muhbir olarak başladım.
J'ai commencé comme informateur.
Şimdi ne olacak diye düşünmeye başladım.
J'ai commencé à penser à ce qu'il se passerait après.
Kaynağımız, aktif gizli görevdeki FBI ajanlarının listesinin bilgisayar hackerları istihbaratı hackleyip kara markette pazarlığa başladığında açığa çıkarıldığını onaylıyor.
Notre source confirme que la liste des agents actifs sous couverture a été dévoilée lorsque les hackers ont volé les données, et on commencé à le marchander sur le marché noir.
Ama birkaç beyaz yalandan sonra telefonda adamla konuşmaya başladım.
Mais après quelques bons mensonges. J'étais au téléphone avec le mec en personne.
Tabii sanırım teknik olarak önce öteki adam başladı, bu yüzden o Mr. X olmalıydı.
Bien que, techniquement, l'autre a commencé avant, donc il devrait être M. X.
Bana asla yalan söylemeyeceğine dair söz veren, arkadaşıma dönüşen danışmanım ama görünüşe göre çalışmaya başladığımız andan itibaren yalan söylemekten başka bir şey yapmıyormuş.
Mais apparemment, il n'a rien fait d'autre que ça, depuis qu'on a commencé à travailler ensemble.
- Evime ani aramalar yapmaya başladığınızdan dolayı saklamak zorunda kaldım.
- J'ai dû le cacher... depuis que vous avez commencé à faire des fouilles surprises.
Eğer onu hissetmeye başladıysan hapının etkisi geçiyor demektir ve hemen gerçek bir doktora gitmen lazım.
Si tu commences à ressentir ça, ta pilule doit arrêter d'agir, et tu dois aller voir un docteur.
Artık büyüklerle oynamaya başladın... hazır mısın buna?
Tu fais partie des grands maintenant, le bleu. Tu es prêt?
Her zaman yanlış adamla çıkar ve onlara şifrelerini verir. Her şey dağılmaya başladığında da beni arar.
Elle rencontrait toujours le mauvais gars, et leur donnait son numéro de carte et elle m'appelait quand tout dérapait.
Sana bir şişe viski getirmiştim ama içmeye başladım bile.
Je t'ai apporté une des meilleures bouteilles du Kentucky, mais je l'ai déjà un peu entamé.
Dolaşım başladı.
On a un plein débit.
Kurşunun düşündüğümüzden daha derinde olduğundan şüphelenmeye başladım.
Je commence à me demander si cette chose n'est pas plus profonde qu'on ne le pensait.
Fogel'e telsizden ulaşamayınca aramaya başladım, onu bulduğumda kan içindeydi.
Quand je n'ai pas réussi à joindre Fogel à la radio, je l'ai cherché, et le temps que j'arrive ici, Fogel était couvert de sang.
Neden bir koruyucu meleğe ihtiyacın olduğunu anlamaya başladın mı?
Tu commences à comprendre pourquoi il te faut un ange gardien?
Hayır, ama garip bir arkadaşa sahip olmanın nasıI bir şey olduğunu anlamaya başladım.
Non, mais je commence à voir l'avantage d'avoir une amie bizarre.
Bir tarafım seni çağırdığım için çoktan pişman olmaya başladı.
Une partie de moi regrette déjà t'avoir convoqué.
Nefes almakta zorlanmaya başladım.
Je n'arrive pas à respirer.
Sersemlemeye başladığımı hissediyorum.
Je commence à me sentir un peu vaseuse.
Dairemizden atıldığımızda başladı. Başımız biraz belaya girdi.
On s'est d'abord fait virer de l'appart, pour une embrouille.
Ben de onun evine doğru yürümeye başladım.
J'ai commencé à marcher autour de chez elle.
Henüz gelmedi.. .. ve endişelenmeye başladım.
Il est pas encore là, et ça m'inquiète.
Benim bu şansı asla bulamayacağımı düşünmeye başladım.
Je commence à penser que je n'aurais jamais cette chance.