English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ B ] / Been

Been traducir francés

575 traducción paralela
# Many men have been wanted
Bien des hommes Sont recherchés
# Many men been wanted
Bien des homme sont recherchés
Eminim what the Williams think you want... all the time you've been sitting in their kitchen.
C'est ce que les Williams ont compris, pendant le temps que tu as passé chez eux.
# Evet, şu şeylerden biriydi
"When we started painting that town " We'd have been aware
Bence Penelope sadakatsizlik yapmıştı.
I think Penelope has been unfaithful.
Nihayet çok çok uzun zamandır aradığım bir şeyi buldum.
- And I finally found something l've been looking for for a long, long time.
- Şey, been,..
- Hé bien, je...
Değerli Dostum, arkadaşım Erdo52'ye ithafen çevrilmiştir...
You've been halfway to hell and back again
Değil mi? - Seni kovmama ramak kaldı, Kolchak. Gazete sahibinin büyük şehirden gelen muhabirlere yumuşak karının olmasın rağmen hem de.
Que je vais te virer, même si le propriétaire de ce journal s'est laissé séduire par un has been du grand journalisme.
Ve hepsi tiyatromu yeniden açmaya, seni desteklemeye ve bir zamanların önde gelen birine ve yaşlanan kızına meleği oynamaya yönlendirmek içinmiş.
Tout ça pour me convaincre de réouvrir mon théâtre, de vous financer et d'être la providence d'un has been ex - premier rôle et de son ingénue vieillissante. - Ecoute-le!
- Ne kadar zamandır emniyette?
- How long has he been on the force?
Simmons, bundan hoşlanmayacaktır küçük kraliçesinin ondan para sızdırmanın kitabını yazdığını...
Simmons serait ravi d'apprendre comment une diva has been a réussi à... maquiller les comptes et à l'escroquer.
Although it has long been suspected Sir Charles ile Phantom'un aynı Kişi oldukları şüphesi, asla Kanıtlanamadı.
Il a été longtemps suspecté que Sir Charles et le fantôme soient la seule et même personne, mais ça n'a jamais été prouvé.
Bitti, bittim. B-İ-T-T-İ.
Fini, je suis un has been.
Bir zamanların oyuncusu, beceriksiz bir ihtiyar oldum, ben.
Je suis un vieil has been sans talent.
- Olmadım. - Nasıl bir zamanların dersin, madem?
- Alors tu peux pas être un has been.
Bilirsin, o kendi gibidir- -
Tu vois, c'est un has-been.
Onları kendimde arıyorum, ve onun gibi olmak istiyorum.
Moi je suis un has-been et toi un prétendant.
Çok iyi olur. Lou Canova aptal, şişman herifin teki. Ayrıca çok içki içiyor.
Lou Canova est un has been capricieux, sans cerveau, gras, alcoolique.
Bu arada, unutmayın, Lou eskiden beri, kendini büyük gören, gururlu bir adamdı. Ve biraz alkol sorunu vardı. Ama Danny ona inanıyordu.
À ce moment-là, souvenez-vous, Lou est un has been, il a un ego comme ça, un sale caractère et un léger problème de boisson, et Danny croit en lui.
Ben ölü bir kız arkadaşı olan bir tenisçiyim yalnızca.
Je ne suis qu'un has-been du tennis dont la petite amie est morte. Ce n'est qu'un pari tout simple.
EVER BEEN - Daha önce hapishane gördün mü hiç?
- T'es déjà entrée dans une prison?
He's never been good on the high outside pitch.
Il n'est pas très bon sur balles hautes...
It coulïve been anyone.
Ca aurait pu être n'importe qui.
Orası güzel bir yer!
- Oh, you ve been before there? - Of course.
# Tükürdüler bana, ezdiler beni #
# l've been spat on and shat on #
- Unut. Eski moda.
- A peine portée, déjà has been.
- # I've been runnin', tryin'It gets hung up in my mind # Sadece konuşmak istedim işte.
Alors, je voulais juste parler, tu sais?
- "Wood-a-bilirdi"
- "Wood-A-been."
Rebel raiding parties have been here for days.
Les bandes rebelles ont été vues depuis des jours.
Has there been any trouble from the local population? Oh, no, sir.
Y a-t-il eu des problèmes avec la population locale?
Well, John, most of my life I've been leery about the appearance of high command.
Eh bien, John, la plupart de ma vie j'ai été méfiant... sur la venue du commandement supérieur.
Hasn't been quite the same since.
Il n'ai plus été le même depuis.
And now, sir, do you know where I've been placed in the line of march?
Et maintenant, savez-vous où j'ai été placé dans la ligne de marche?
General I believe I may have been too slow today.
Mon général... Je crois que j'ai peut-être été trop lent aujourd'hui.
May have been too careful.
Peut être trop prudent.
It could have been larger.
Elle aurait pu être plus grande.
Beyler, US Magazin, "Neler seksi, Neler değil" i yeni yayımladı. Seksi miyiz?
L'Us Magazine vient de sortir ses résultats branché / has been.
- We've been together ever since.
- Nous sommes ensemble depuis.
I know this has been hard for both of us, but it's almost over.
Je sais que ça a été dur pour nous deux, mais tout sera bientôt fini.
I would have spent my life a mediocre man, only dreaming about what might have been.
J'aurais passé ma vie dans la médiocrité à rêver de ce que ça aurait pu être.
.. yeniden değerlendirmeye başlamamız gerek... l mean, l've been able to show... Yani, ilk iki hanedanlık zamanında.. .. ortaya çıkan tam bir gelişmiş yazı..
Songez que j'ai pu démontrer..... l'existence d'un système D'écriture complet..... Remontant Aux deux premières dynasties.
Göğüslerin sarkıp artık... seni istememeye başlayana kadar her önüne gelenle düzüşecek misin?
Tu vas te taper tous les has-been jusqu'à ce que ta poitrine tombe et qu'ils te rejettent?
Been... bulundum, evet.
J'y ai été, oui.
# You been good to me sisters
Vous avez été bon pour moi, mes soeurs - Bon pour moi, mes soeurs
# Much better than I've been to myself
- Beaucoup mieux que je ne l'ai été pour moi-même
You've always been a doll's head.
Tu as toujours eu une tête de poupée.
Troy McClure. Yıldızı sönmüş biri o.
Cet acteur has been.
Yıldızı sönen mankenlerle birlikte olmalı.
Il peut se taper des tops has been.
Ona yıldızı sönmüş biri derken yanılıyormuşsun, Laurie.
Vous aviez tort en parlant de lui comme d'un pervers has been.
Uyku önemini yitiren insanlar için, ve seninse dolu bir takvimin olmak üzere.
Dormir, c'est pour les has been. Tu vas avoir un programme chargé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]