Berbat durumdayım traducir francés
110 traducción paralela
Berbat durumdayım.
Je me sens mal, ici.
Eğer merak ediyorsan, berbat durumdayım.
Puisque vous demandez, je suis misérable.
Sen ve yediğim şu tavşan beni hasta ettiniz. Berbat durumdayım.
Toi et le lapin me rendez malade.
Tanrım, berbat durumdayım.
Je suis au fond du trou...
Bugün ben de berbat durumdayım.
Moi aussi, je suis toute tourneboulée.
Dosyamda bir başarı olsa çok iyi olur, çünkü berbat durumdayım.
J'aurais vraiment besoin d'un coup de pouce sur cette affaire.
Berbat durumdayım.
Je suis désespéré.
Çok berbat durumdayım. Biliyor musun?
- Je suis vachement mal barré, là, tu sais?
Çok berbat durumdayım.
Vachement mal barré!
Berbat durumdayım.
Ça me déprime.
- Berbat durumdayım.
- C'est la déroute.
Berbat durumdayım.
Je suis complètement naze.
Ben berbat durumdayım.
Je suis cassée.
Berbat durumdayım.
Je suis dans un état!
Berbat durumdayım.
Regarde-moi!
Golfte berbat durumdayım.
mon jeu de golf en pâtit.
Berbat durumdayım ama gergin değilim.
Je suis nul, mais j'ai pas le trac.
Berbat durumdayım.
C'est la foire.
Yardımına ihtiyacım var. Berbat durumdayım.
J'ai besoin de toi, je suis mal, la!
- Beni tanıyorsun, berbat durumdayım.
- Tu me connais, c'est la merde.
Berbat durumdayım dostum.
mais je veux juste... putain, je suis fatigué.
Bak, berbat durumdayım.
Regarde, je suis à bout!
O kadar berbat durumdayım ki Doğru dürüst düşünemiyorum bile.
Je suis tellement énervé que j'arrive même pas réfléchir.
Berbat durumdayım.
C'est horrible.
Berbat durumdayım.
Elle est fichue.
Yani dışarıdan, her şey yolunda görünüyor, ama içten içe berbat durumdayım.
Je veux dire, de l'extérieur j'ai l'air bien, mais à l'intérieur, je suis dans un sale état.
Berbat durumdayım. Muhtemelen bir daha asla akşam yemeğine yetişemeyeceğim.
Et je ne serais probablement plus jamais à l'heure à la maison pour dîner.
Berbat durumdayım, bombok ettim.
Je suis un con, un connard!
Lütfen, berbat durumdayım...
S'il te plaît, j'ai merdé.
- Oh, berbat durumdayım!
Je suis vraiment paumée!
Berbat durumdayım.
Je suis vraiment paumée!
Ben berbat durumdayım, tamam mı?
Je suis foutue, d'accord?
Berbat durumdayım. Artık nasıl komik olacağımı - bilmiyorum.
- C'est affreux, je ne suis plus drôle.
Spor kıyafetleri içindeyim ve ve saçımı ördüm, bu da demektir ki, berbat durumdayım.
Je suis en tenue de gym et j'ai des nattes. Donc, je vais très mal.
Güzel çünkü ben berbat durumdayım.
Tant mieux, parce que je suis dans tous mes états.
Berbat durumdayım.
Je suis foutu.
- Berbat karışık bir durumdayım.
Je suis dans une situation affreuse.
Berbat bir durumdayız, dostlarım.
Nous sommes dans un joli pétrin!
Elbette berbat bir durumdayız. Nasıl olmayalım ki?
Bien sûr, est-ce étonnant?
Berbat durumdayım, Bay Bedeker.
Mal.
Berbat bir durumdayım...
J'ai un terrible problème...
- Bay Hirsch, berbat bir durumdayız.
- M. Hirsch, c'est terrible.
Berbat bir durumdayım.
Je suis de très mauvaise humeur.
Berbat bir durumdayım.
J'suis dans la merde.
- Bana bakma. Berbat bir durumdayım!
- Dis rien, je suis une vraie loque!
Evet berbat bir durumdayım.
Ça ne va pas fort.
Berbat durumdayım!
Je suis fracassé.
Berbat durumdayım.
Monica sait ce qu'elle va dire.
Berbat durumdayım.
Je suis démolie.
- Berbat bir durumdayım.
- Je suis dans...
Allison, Sana berbat bir şey yaptım, Üzgünüm, ama şimdi bu durumdayız.
Allison, je vous ai mis dans une affreuse position, j'en suis navré, mais il faut faire avec.