Beyzbol traducir francés
2,642 traducción paralela
Beyzbol oynamıyoruz burada!
Ici, c'est du hockey, pas du crisse de base-ball!
Genellikle az çok yuvarlak parçalara keserler... yaklaşık bir beyzbol topunun büyüklüğü kadar.
On le coupe en morceaux ronds de la taille d'une balle.
Sen, ben, bira, beyzbol.
Les gens font encore ça de nos jours? - On y va! - Oui.
Beyzbol maçına gitmeyi, çok içmeyi ve sabahın 3'ünde dövme yaptırmayı severim. Evet. Çizme.
Toute entente établie pendant cette médiation sera officielle et assujettie à la loi tel que stipulé dans le code fédéral 325 A, article 4.
Willie Mays'in imzaladığı beyzbol topunu 200 dolara haberin olmadan satmam gibi iğrenç.
Presque autant que quand j'ai vendu ta balle Willie Mays pour 200 $.
Beyzbol sopalarını konu alan gördüğüm en güzel müze burası.
Le meilleur musée de la fabrication des battes de baseball que j'ai visité.
Derken bilge bir adam çıkar ve der ki burası beyzbol sopalarının olduğu tek müze.
Un homme avisé préciserait que c'est l'unique musée de la fabrication des battes.
Beyzbol sopalı müzeleri sevdiğim kadar bilge adamları da severim.
J'aime autant les hommes avisés que les musées de la batte.
Dodgers beyzbol takımı mıydı?
C'est du baseball, non?
Herkes giysilerini ters giyerdi, beyzbol formalarımız vardı.
Tout le monde avait des casquettes, les portait vers l'arrière, maillots de baseball...
Beyzbol mecazlarından bahsetmişken sanırım biri dün birince sahaya ulaşmış, bana göre bu yabancıyla seks yapmak anlamına gelmekte.
- Un homerun! En filant cette métaphore, vous auriez atteint la 1re base, soit coucher avec un inconnu.
Sana Pawnee Beyzbol Ligi'ni tanıtayım.
L'équipe de wiffle-ball de Pawnee.
Bu fikir aklıma, en iyi arkadaşım Ann, seni beyzbol sopasıyla döveceğini söyledikten sonra geldi.
J'ai eu l'idée grâce à ma meilleure amie qui voulait t'éclater à coups de batte.
Hayır, onlar beyzbol kartları.
Non, c'est les cartes de baseball.
Hayır, beyzbol kartları 9 numaralı kapsülde. "Çocukluk hatıraları."
Non, les cartes de baseball vont dans la numéro neuf, souvenirs d'enfance.
Lise beyzbol takımında pasördüm. Kimse bunu söylemiyor.
Je jouais dans l'équipe B de baseball, mais personne n'en parle.
Hayat sana jilet verdiğinde beyzbol sopasını jiletlerle kapla.
Quand la vie est tranchante comme un rasoir, tu colles des lames de rasoir sur ta batte de base-ball.
Onunla birlikte beyzbol maçına gidecektik de.
- aller au match avec lui.
Beyzbol topu alamazsın.
- Pas une balle de baseball.
Bir keresinde beyzbol kupası maçına gidip metroyla dönmüştüm.
Une fois, je suis allé voir une finale de baseball. Je suis rentré en métro.
Beyzbol seviyor.
Elle adore le baseball.
- Beyzbol Onur Salonu ne olacak?
- Et le Temple de la renommée?
- Beyzbol eldivenim.
- Mon gant de baseball.
- Ha, beyzbol. Ligdeler.
- Ils sont dans une ligue.
Müthişmiş. Beyzbol kartları hakkında bir toplantıda tanıştık.
On s'est rencontrés à un salon de cartes.
Beyzbol kartları gününde sıra beklerken konuştuğumuz için benden para mı aldınız?
Dois-je comprendre que vous m'avez fait payer pour m'avoir parlé au salon de cartes?
beyzbol için para topladığım yemeği hatırlıyor musun?
Tu te souviens de la collecte pour le base-ball?
Onun beyzbol takımı için.
Pour son équipe de base-ball.
ve...... beyzbol takımı için birşeyler satıyor.
Mon fils, Drew, il vend des trucs pour son équipe de base-ball.
Çünkü Drew'in okul beyzbol turnuvasında .. yer alabilmesi için 500 dolar biriktirmesi gerek.. .. eğer biriktirirse turnuvada yer alabilecek. ve...
Parce que Drew doit... réussir à obtenir 500 $ pour pouvoir faire le tournoi de base-ball.
Okul beyzbol takımına şapka mı?
Casquette pour lâ € ™ Ã © quipe de baseball?
Juan Salazar, o bir beyzbol oyuncusuydu.
Juan Salazar, il était joueur de baseball.
Başarılı bir beyzbol oyuncusunu öldürdü diye bir çocuğu hapse tıkmalarından önce buraya gelip, hikâyeyi bir de senin ağzından dinlemek lazım diye düşündüm.
Avant qu'un gamin soit enfermé pour meurtre, je pensais venir et écouter votre version.
Onun tanınmış bir beyzbol oyuncusu olması senin için fark eder mi?
Ça fait une différence pour vous qu'il soit un sportif célèbre?
Bunun aynısı o çocuğa ve beyzbol oyuncusuna da oldu.
La même chose que pour le gamin et le joueur de baseball.
Sonuçta ne de olsa o ünlü bir beyzbol oyuncusu değil, değil mi?
Il n'est pas un joueur de baseball célèbre, hein?
Beyzbol fenomeninin katillerini bulmak sana hayat boyu maç bileti kazandıracak.
Boucler les meurtriers d'un génie du baseball, des tickets à vie.
Senin beyzbol sopasıyla ne işin var?
- Pourquoi t'as une batte?
Hey, Preston. Son sınıftayken beyzbol takımı nasıldı?
Preston, rappelle-moi ton expérience au base-ball?
Ne yazık ki, bu olay aynı gün ünlü beyzbol oyuncusu David Bruce'un ölümüne denk geldiği için toplumun ilgisini çekmedi.
Cette mort était complètement identique à celle d'un célèbre joueur de baseball.
Beyzbol topu desene şunlara.
Vous pouvez pas dire balles de baseball?
Beyzbol toplarına.
De baseball.
Lütfen "beyzbol topu" de şuna.
Commencez à dire "de baseball".
Ufak ve güzel bir hobisi vardı. Yankee beyzbol toplarını gerçekmiş gibi imzalıyordu.
Il avait une autre petite activité, la contrefaçon de balles de baseball signées des Yankees.
Gerçek anlamda yardımcı olacak biri. Sahte bir beyzbol topu yüzünden enselenenecek birini değil.
Quelqu'un qui se fera pas choper pour une balle contrefaite.
Beyzbol topu yüzünden olduğunu nereden biliyorsun?
Comment sais-tu que c'était une balle?
Frankenştayn mahzenin ağır taş sütunlarından birini alıp kaldırdı ve beyzbol sopası gibi sallıyor.
Frankenstein arrache une des lourdes colonnes de la crypte, et s'en sert de batte de baseball.
- Beyzbol sopan mı var?
Avec ta batte de base-ball...
Beyzbol Onur Listesi.
Le panthéon du base-ball.
Hadi ama, bu manyağın kafasına beyzbol şapkası koyduğunda adamı kesinlikle buluyoruz.
Avec une casquette, c'est lui.
Beyzbol sever misin?
Vous aimez le baseball?