Bir cinayet traducir francés
6,348 traducción paralela
- Belki de bu bir cinayet değildi.
Peut-être que ce n'était pas un meurtre.
Bir cinayet olduğunu mu?
Il y a eu un meurtre?
Birkaç ay önce, New York'un doğusunda gerçekleşen bir cinayet üzerinde çalışıyordum.
Il y a quelques mois, je travaillais sur un homicide à East New York.
Karanlık ve gizemli bir tarikatın bağlantılı olduğu imkansız bir cinayet.
Un meurtre impossible lié à un culte sombre et mystérieux.
Alakası bir cinayet soruşturmasında bağlantılı olmasıdır.
La pertinence c'est qu'il est connecté à une enquête criminelle.
Benim sizde takıldığım nokta ise bir cinayet dedektifinin çalışanınız hakkında neden böyle sorular sorduğunu hiç merak etmemeniz.
Vous savez par quoi je suis frappée, par votre total manque de curiosité sur pourquoi un détective à la criminelle demande pour votre employé.
Ayrıca bu çocuk tanıdığınız biri, çünkü başka bir cinayet davasına tanıklık ettiğini biliyorsunuz.
avec cinq millions de dollars déposer sur un plateau d'argent? Qui se trouve être, de toute façon, quelqu'un que tu avais déjà rencontré parce que tu le connaissais comme témoin sur une autre affaire de meurtre.
Ve son olarak, makul şüphe sayılmayacak şekilde bu olayın bir cinayet olduğunu kanıtlayabildi mi?
Et, enfin, a-t-il prouvé, sans doute raisonnable, qu'un meurtre a réellement été commis?
Başlangıç sonuçlarına göre bu ölümü şu an şüpheli bir cinayet olarak sınıflandırdık.
Les rapports préliminaires font que nous classons la mort comme homicide présumé.
Aile durumdan haberdar edildi ve şu anda bir cinayet soruşturması sürmektedir.
La famille a été informée, et une enquête pour meurtre a été ouverte.
Bu bir cinayet soruşturması.
C'est une enquête pour meurtre.
Evet ama FBI neden üst düzey bir cinayet soruşturmasını kasten engelliyor?
Pourquoi le FBI retarderait volontairement une importante enquête de meurtre?
- Bende bir tane daha var. Bu bir cinayet girişimi değilse, neydi o zaman?
Si ce n'est pas une tentative de meurtre qu'est-ce que c'est?
İncelediğimiz bir cinayet davasıyla ilgili sorularımız var. Umarım yardımcı olabilirsiniz.
On a des questions sur un meurtre qu'on enquête et on aimerait que vous nous aidiez.
Bir içki için, bira için bir cinayet mi?
Un assassinat, pour de la bière?
Zaten çözülmüş bir cinayet için yasal olmayan bir şekilde uğraşmayacaksın.
Vos pieds ne sont pas encore sous la table que le meurtre est résolu.
Bu bir cinayet değil.
Ceci n'est pas un meurtre.
Bu kız bir cinayet işlemiş olabilir. Belki de işlememiştir.
Elle aurait pu commettre un meurtre ou pas.
Kulübe olası bir cinayet mahali.
La cabane est une scène de crime possible.
- İyi bir neden ama hala bir cinayet.
Super mobile, quand même un meurtre.
Kurbanlardan birinin çılgınca bir hikâyesi var. Başka bir kurbana ait bir kol. Üçüncü olarak ta bir cinayet videosu.
Une sacré histoire venant d'une victime, un bras d'une autre victime, un film amateur d'une troisième victime.
Birkaç yıl önce bir çifte cinayet olayı üzerinde çalışmıştım.
Vous savez, il y a deux ans, j'ai travaillé sur un double homicide dans ce quartier.
STOKES : Bir dakika, sen idare binden fazla cinayet kendiniz bir yıl mı?
- Une minute, vous vous occupez de plus d'un millier de morts par an tout seul?
Parrish'i cinayet mahallinde gören Archie Akama adında buralı bir inşaat işçisi.
C'est un ouvrier de construction nommé Archie Akama qui place Parrish sur la scène de crime.
Müvekklinizi bir üçlü cinayet hakkında sorguluyoruz.
Nous questionnons votre client en lien avec un triple homicide.
Küçük bir cinayet çok olasılık dışı gözükmüyor.
Il ne s'interdirait pas un meurtre.
Cinayet suçlaması bir şirketin başını işinden edebilir, ama bu oldukça uzun bir yol.
Faire accuser un PDG de meurtre peut ruiner sa carrière, mais c'est un moyen compliqué.
Belki cinayet hakkında okuduğunuz bir yazı ya da televizyonda gördüğünüz bir şey.
Tu as peut-être lu un article sur le meurtre ou vu quelque chose a la TV.
Anlaşmanın bir parçası olarak gizlilik sözleşmesi imzaladım ama bilmelisin ki bu adamın cinayet işleyebilitesi var ve bunu ilk elden duyuyorsun.
J'ai signé une entente de non-divulgation, mais vous devez savoir que cet homme est vraiment capable de meurtre, et j'en sais quelque chose.
Genç ceo iddiaya göre yerel bir spor salonunda antrenman yaparken bu akşam erken saatlerde San Fransico cinayet masası memurları tarafından tutuklandı.
Le jeune PDG a était appréhendé par la police de San Francisco plus tôt dans la soirée pendant son entrainement au gymnase.
Üç tane üst düzey cinayet masası dedektifine mi? yoksa önüne 5 milyonluk bir çek atılmış 12 yaşındaki çocuğa mı?
Trois inspecteurs des homicides ou une délinquant de 12 ans?
Peki, Bay Blunt'un iki cinayet soruşturmasında da şüpheli kişi olması ama her iki ölümle de ilgisi olmaması sizce de bir tesadüf değil mi?
Vous ne trouvez pas que c'est une coïncidence que M. Blunt soit une "personne d'intérêt" dans deux enquêtes d'homicide, mais n'ait rien à voir avec les deux meurtres?
Cinayet başka bir yerde işlenmiş.
Elle a été tuée ailleurs.
Yeni bir Koothrappali cinayet gizemi yemeğine hoş geldiniz.
Bienvenue à un nouveau classique Koothrappali murder mystery dinner ( mystérieux dîner meurtrier )
Onların cinayet serileri, Carroll'un mirasına bir saygı duruşu niteliğindeydi ama Lily Gray, kendi mirasını yaratıyor.
Le massacre était un hommage à l'oeuvre de Carroll, mais Lily Gray est en train de créer sa propre oeuvre.
Cinayet çok ciddi bir suçtur.
Le meurtre est un crime sérieux.
Cinayet bir türbe.
Un sanctuaire du meurtre.
Hayatta kalmak. Cinayet için ne asil bir kelime.
Noble mot pour un meurtre.
90'larda isledigi bir dizi cinayet yüzünden 18 kez ömür boyu hapse çarptirilmis.
Condamné à la perpétuité 18 fois pour un meurtre en masse dans les années 90.
Bunun bir kopya cinayet ya da Mardi Gras Rex'in kendisi olması umurumda değil.
Peu importe si c'est un imitateur, ou le Rex de Mardi Gras en personne.
Politika, komplo, cinayet Fransız şatosunda sıradan bir gün daha.
Politique, trahison, meurtre. La routine à la cour de France.
Bana kaç defa cinayet bir çare değildir demiyor muydun?
Combien de fois m'as-tu dit que le meurtre n'est pas la réponse?
Evet, görünen o ki, nerede cinayet işlense, sen o sokakta yürüyorsun, bir bakalım.
Vous êtes souvent dans des rues où des meurtres se produisent.
Dün bir cinayet yaşanmış.
Nous avons eu un meurtre la nuit dernière.
Colville 2005'teki davada 2 cinayet için bir savunma aşırmıştı.
Colville a plaidé coupable pour les 2 homicides de 2005.
Avukatlar? 2005'ten kalan bir çift cinayet dosyasını açmak üzereyiz.
On va réouvrir deux affaires d'homicides de 2005.
Yüzlerce cinayet ve bir o kadar da acılı akrabayla başa çıktım.
J'ai des centaines de meurtres à traiter. et les proches en deuil qui vont avec.
Ölü bir köpek, olası cinayet.
Un chien mort, probablement tué.
Cinayet mahalinde izler, ve bir gecede uydurulmuş mazeret.
Des empreintes sur la scène de crime, et un alibi qu'il a inventé du jour au lendemain.
Üç yıldır Grayson'lar hakkında gizli bir araştırma yürütüyorum Para aklama, cinayet... terörizm.
Depuis 3 ans maintenant, j'ai été sous couverture, montant un dossier contre les Graysons... blanchiment d'argent, meurtre... Terrorisme.
Sara, Roger Mathers'in cinayet mahallînde böyle bir parmak izi bulduğunu söylemişti.
Sara a dit qu'elle avait trouvé une empreinte comme celle-là sur le lieu du meurtre de Roger Mathers.
bir cinayet işlendi 18
cinayet 342
cinayet mi 95
cinayetler 19
cinayetten 20
cinayet masası 86
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53
cinayet 342
cinayet mi 95
cinayetler 19
cinayetten 20
cinayet masası 86
bir çocuk gibi 16
bir çocuk 115
bir cevap istiyorum 17
bir canavar 53