Birden traducir francés
17,876 traducción paralela
Birden aklıma geldi.
Tout est venu avec elle sur place.
Şu an birden fazla kanunu çiğniyoruz.
On doit enfreindre je ne sais combien de lois, là.
- Birden çok kez sesli şekilde güldü.
Elle a rigolé trop fort plusieurs fois.
Birden çıktı, gitti.
Il est parti soudainement.
İkiniz birden, dışarı!
Vous deux, dehors, maintenant!
Hay aksi, orası suç mahali oldu birden.
Ça devient une scène de crime.
Neden insanlar daha sık birden şarkı söylemeye başlamıyorlar diye merak ediyorum.
Je me demande pourquoi les gens ne chantent pas plus souvent.
Sanırım sen birden çok yönden yetişkinsin.
Je pense que tu es un grand homme dans tous les sens du terme.
Birden fazla arkadaşla değil, sadece Scully ile gittik.
Il n'y a pas plusieurs amis. Il n'y a que Scully.
Fransızca demek. Birden yiyesim geldi.
Fais pas semblant que c'est de la gastronomie!
Onun hakkında şunu diyebilirim : Son haftalarda, birimizi veya ikimizi birden öldürmeye çalışan sinir bozucu sayıdaki kişinin..... arasında o yoktu.
Pour sa defense, ces dernieres semaines, d'innombrables personnes ont essaye de nous tuer.
Ona doğru yürüyoduk ve orada öylece duruyordu... birden alev aldı.
On est sorti du supermarché et elle était là en train de brûler.
Birden bire bu kadar çok şeye sahip olduğum fikrine alışamadım.
Je n'arrive pas à me faire à l'idée que, soudain, je possède tant.
Cinayet, birden çok hırsızlık, uyuşturucu kaçakçılığı sahte pasaport edinme, kimlik hırsızlığı. İşte aklına daha başka ne gelirse.
Meurtre, vols, trafic de stupéfiants, faux-passeport, usurpation d'identité, tout ce que tu voudras.
- Ve birden ortadan kayboldun tabii.
Mais... - Et tu as disparu?
Fotoğraflarla birden beliren isimler adımı bilen insanlar, bana bir şeyler söylüyorlardı.
Comme, ces visages... sur ces photos, ces gens qui me connaissent, qui savent des choses sur moi.
Hepinizden birden özür dilemenizi istemedim. Hepinizi birden kınamadım. Ya da aranızdaki fanatiklerin yaptıklarını yapmadım.
Je vous ai pas demandé à tous de vous excuser, de les condamner ou de vous débarrasser des extrémistes parmi vous.
İkisini birden verdi. - İkili.
Elle a levé les deux.
Kevin ile Paige'in ikimize birden ihtiyacı yok.
Kevin et Paige comprendront.
Mösyö Forez birden fazla infaz için hazırlandığını söyledi.
Monsieur Forez m'a confié qu'il préparait des exécutions multiples.
Sekiz yıldır yoktun ve birden ortaklığım senin için kıymetli mi oldu?
Tu es parti 8 ans, et tout d'un coup notre partenariat est si précieux pour toi?
Şimdi birden bire, Charles Vane'le ortak olmaya hazırsın Vali'ye karşı komplo kurmak için.
Et maintenant, tu es soudain prêt à rejoindre les rangs de Charles Vane, et conspirer contre ce foutu gouverneur.
Sonra birden kapından içeri girdi.
Un beau jour, il a franchi ta porte.
Ya öyle ya da aynı anda ikimize birden hayır deme cesareti yok.
Ou alors, il est incapable de nous contredire tous les deux.
Nassau'dayken farkına vardım. Bu savaş başladığında birden fazla anlamı olacak.
Quand j'étais à Nassau, j'ai compris que quand cette guerre éclatera, elle aura plusieurs significations.
Hepimizi birden asamazlar.
Et ils ne peuvent pas tous nous pendre.
Birden bire nasıl bizden birinin bize sırt çevireceğinden şüphelendin?
Pourquoi tu es si convaincu que quelqu'un pourrait nous faire ça?
Thatcher Okulu, Otel Cortez'den birden fazla sığınmacıya ev sahipliği yapabilirdi.
L'école Thacher était le refuge de nombreux réfugiés de l'hôtel Cortez.
Bir Patti olmalı, yoksa ikisi birden mi?
Faut que ce soit une Patti ou je délire?
Evet, Laird sadece sizin için bu kaşam birden ortaya çıkan aşçının... iyi bir fikir olduğunu düşündü.
Oui, Laird pensait que ce serait amusant de faire un restaurant temporaire en votre honneur ce soir.
Birden kapat. Pekâlâ.
- Referme-le.
- Birden yüklenme çünkü yol buzlu. Patinaj yapar. - Tamam.
N'y va pas trop fort à cause de la glace, tu glisserais.
- Birden fazla ikiziniz mi var?
Wow, vous avez eu plusieurs paires de jumeaux? - En effet.
- Birden fazla partneriniz oldu mu?
- Vous avez plusieurs partenaires? - Oui.
Bay Watts beş tesisin de birden tıkır tıkır çalışması için önlem almış.
M. Watts fera tourner les 5 installations 24 h / 24.
Bazen ikisi birden.
Parfois les deux.
Gelip birkaç soru sorabilir miyim dedim birden "İstifa ediyorum" diye bağırdı.
Je suis entrée et je lui ai demandé si je pouvais lui poser des questions il s'est subitement mis à crier "je démissionne"
Yani Hamlet sadece Horatio'ya değil hepimize birden mi aptal cahiller diyormuş?
Donc Hamlet n'insulte pas simplement Horatio d'idiot congénital, il nous insulte tous?
Dozajını bilemem ama ben olsam deneyimlemeden önce ikisini birden yutmazdım.
- Pas avant d'en avoir pris une. - Puis-je demander, Agent Einstein, ce qui a changer votre idée sur cette affaire-ci?
Tad O'Malley birden otoritenin tek sözcüsü mü oldu?
D'un coup Tad O'Malley est l'unique voix du pouvoir?
Her şey çok iyiyken birden, o duşta basketbol oyuncusu sakladı, benim ise bir kedim oldu.
Tout allait bien, et d'un coup, elle cache un joueur de basket dans la douche et je prends un chat!
Ben ise ikisini birden dedim. "
' " Et je répondis,'Les deux.'
- O gün bir bayanla randevum vardı, birden bu kadın ortaya çıktı..
J'avais un rencard avec une fille.
Birden fazla kişi ile uğraştığımızı rahatlıkla söyleyebilirim,
- Il s'agit de plusieurs personnes... assez sophistiquées.
Birden bunu bir kariyere dönüştürecek kadar sevdiğimi fark ettim.
Puis je me suis dit que ça me plaisait assez pour en faire une carrière.
Birden sana kendi babamla olan ilişkimle ilgili bazı şeyleri anlatmamın yararlı olabileceği aklıma geldi.
"J'ai soudain compris qu'il pourrait être utile " que tu saches certaines choses sur ma relation avec mon père.
Hayır, hepsini birden haklayacağız.
Non, on les prend tous.
- Birden fazla kişiyle sevişir misin?
Avez vous eu des relations sexuelles avec de multiples partenaires?
- O zaman ikimizi birden tutuklarlar.
Alors ils nous arrêteront tous les deux. Ben voyons.
Kedinin derisini yüzmenin birden fazla yolu vardır.
il y a plusieurs façons de plumer un canard.
Birden daha fazla yolu var.
À plus d'un titre.