Bunker traducir francés
1,321 traducción paralela
# Benim Edith Bunker'ım nerede #
Où est ma Édith Bunker
Archie Bunker'ın sandalyesine hiç oturdun mu?
Vous êtes-vous déjà assise dans la chaise d'Archie Bunker?
Sanırım bu oda esasında acil durum amaçlı hazırlanmış.
Je pense qu'au début c'était une sorte de bunker.
Öyleyse cesedi çöl boyunca sürükleyenlerden bir tanesi, sığınakta ölmedi.
Un de ceux qui ont traîné le corps dans le désert n'est pas mort dans le bunker.
Sığınaktaki erkeklerden birinin parmak, izi mutfak kapısındakiyle aynı.
Un cadavre du bunker correspond à l'empreinte de la cuisine.
Arabayı fark ettiğimde yürüyordum. kaldığımız yerden 1 mil uzakta saklanmıştı.
Je me promenais quand j'ai vu une voiture se garer à 6 km du bunker.
Ty Diamond bizi izleyip yerimizi bulmuş olmalı.
Ty avait dû suivre Diamond jusqu'au bunker.
Ve sonra yerinize geri döndünüz... sonra sen Ketamine ve vodka karışımı dağıtmak için huni kullandın.
Puis vous êtes retournés au bunker. L'entonnoir a servi à distribuer la kétamine et la vodka.
Panik odaları var.
Ils ont un petit bunker.
Evet şanslıyız ki panik odamız var.
Oui. Heureusement qu'on a un bunker.
Panik odasını o zaman yaptırdım.
C'est alors que j'ai construit le bunker.
Kum havuzu kaynaklı olabilir.
Celui-ci est plus foncé. D'un bunker... peut-être.
Çünkü onu bir kulübeye yolladık anne babasını, büyükanne ve büyükbabasını hayatından çıkardık ve el bombasının pimini çekip öylece bıraktık.
Parce qu'on était allés dans sa paillote et qu'on avait sorti ses parents et ses grands-parents, qu'on les avait jetés dans un bunker et qu'on y avait lancé une grenade.
Nükleer savaş ihtimaline karşılık bir sığınak olarak tasarlandı.
Cet endroit est conçu comme un bunker pour les situations de guerres nucléaires.
"Senin sol omzun üzerinden doğmakta olan ayı seyretmek.. bir cesedin yapabileceği en dikkatsiz ve ahmakça şey olsa da evet, böylece kendimi hissedebiliyorum yaşlı Hank Bunker bir zamanlar..."
"J'allais me sentir comme ça, même si contempler la lune est la chose la plus égoïste et la plus stupide."
Jack, seni dışarıda görmek ne güzel.
Jack, ça fait plaisir de te voir hors du bunker.
Sanırım bu bir çeşit sığınak.
C'est comme une sorte de bunker.
Ama bir sığınak olduğunu biliyorsun.
Mais tu sais que c'est un bunker.
Bir çeşit sığınak.
Une espèce de bunker.
- Pegasus nedir? - Çok güvenlikli Kraliyet koruma sığınağı.
- Le bunker de protection.
- Kraliçeyi en güvenli sığınağımızda koruyamadık.
Si on est pas capable de protéger la Reine dans son propre bunker - de quoi on est capable?
Evet, sığınaktaki Kadimler silah da dâhil her şeyi kapatmaya zorlanmışlar.
Et bien oui, les Anciens dans le bunker ont été forcés de tout éteindre, y compris l'arme.
Sığınağın kuzeyinde kalırsan, çakalları teker teker halledebilirsin.
Si vous continuez vers le nord le long du bunker, vous pourrez descendre ces chacals l'un après l'autre.
Bu binada bulunanlar arasında CIA, Savunma Bakanlığı, ABD Devlet Gelirleri İdaresi IRS, Gizli Servis ve Rudy Giuliani'nin Acil Durum Sığınağı vardı.
Les locataires du bâtiment comprenaient la CIA, le ministère de la Défense, l'IRS, les Services Secrets et le bunker de crise du maire Giuliani.
" işte, sığınaktayken...
" tu sais, dans notre bunker...
Sığınağa götürülmüş.
Il a été emmené au Bunker.
Onunla tanışmadan bir gece önce Los Angeles'ın tam göbeğindeki Bunker Hill'de bulunan otel odamdaydım.
La veille de notre rencontre, j'étais à mon hôtel en plein cœur de Los Angeles.
Bunker Hill.
Bunker Hill.
Umutsuz ve kötü bir yazar Bunker Hill'de ucuz bir otelde çürüyor.
Un mauvais scribouillard enterré dans un hôtel bon marché de Bunker Hill.
Saat 12 yönündeki, yeraltı sığınağında!
A douze heures, neutralisez le bunker!
Edward Bunker.
Edward Bunker.
Eddie Bunker, tam burada.
Eddie Bunker, je suis là.
Geçen gece Edward Bunker'a gitmeden önce herşeyi atacaktık.
On allait laisser tomber quand on a arrêté Edward Bunker.
Mahkeme 10'da bitecek. O çocuk olmadan, oy kullanamayacaklar ve herşey bitecek.
On a le jury jusqu'à 10 h. Sans Bunker, tout tombe à l'eau.
Edward Bunker nerede?
Où est Edward Bunker?
Edward Bunker kayıtlarının iptalini istiyorum.
La radiation du casier d'Edward Bunker.
Bu iyi. Sığınaktaki koruma sayısı az.
Il y a la lumière du bunker.
Sığınakta çok fazla adam var.
Il y en a trop au bunker.
Fakat havaalanında bir ambara gömülmüştü.
Mais il était enterré dans un bunker à l'aéroport.
Çalışmanın tamamı kampüsün karşısındaki bir sığınaktan yürütülüyordu.
Toute l'opération a été réalisée depuis un bunker de l'autre côté du campus.
Sığınağı göreyim.
Je dois voir ce bunker.
Giriş ne kadar kısıtlı?
Quelles étaient les restrictions d'accès? Par mesure de sécurité, chaque contrat de la Défense était accompli dans un bunker dédié, chaque bunker étant en environnement clos. Maximales.
Sentox'un geliştirildiği sığınağı havaya uçurarak, beni öldürmeye çalıştı.
Il a fait sauter le bunker du projet Sentox d'Omicron pour me tuer.
Planımız bu. Onları Threshold'da tutmak geçici bir tedbirdi zaten. Deponun inşaatının bitmesini bekliyorduk.
C'est le plan, euh... les loger à Threshold était seulement une solution provisoire... jusqu'à ce que le bunker soit prêt.
Sığınağının dışında ne arıyorsun?
Que fais-tu hors de ton bunker?
- Sığınağından çıkmıyor.
- Elle ne sort pas de son bunker.
Bir laboratuarda, ameliyathanede ya da bir yerde sığınakta yanımda eğitimli bir maymunla oturmak için yaratılmışım.
Mais pour travailler dans un labo, ou en salle d'opération ou dans un bunker avec un singe bien élevé à mes côtés.
Hey. Üzgünüm geciktim. Stevie beni yatakhaneden kaçarken yakaladı.
Je t'ai vu t'éclipser en douce du bunker.
Bu sığınağın tamamı gizemli ölümlerle ilgili kanıtlar suikastlar, araba bombalamalar hepsi Kahin Beş'i araştıran insanlarla ilgili.
- Ce bunker détient les preuves de morts mystérieuses, d'assassinats, de voitures piégées. Relatifs à des personnes qui enquêtaient sur Prophète 5.
Beton duvarlı bir hücrede oturup bir grup mahlukatın hidayete erdiklerini ve tekrar toplum içine karışabilirlerse kansere çare bularak dünyayı yaşlı hanımlar ve öksüzler için daha güvenli bir yer haline getireceklerine yeminler edişlerini dinlemekten daha iyi ne olabilir.
Y a rien de tel que de passer son temps dans un bunker à écouter une poignée de vermine jurer qu'ils ont vu la lumière, trouvé le chemin, et si seulement vous les laissiez sortir ils éradiqueraient le cancer et offriraient aux vieille dames et aux orphelins un monde paisible. Ça vous dit de venir?
- Bilmiyorum.
- Le bunker a grillé les relais.