Buzdolabı traducir francés
3,147 traducción paralela
evde yanağımı buzdolabına dayardım.
Quand j'étais petite, je collais ma joue contre le frigo, chez moi.
Buzdolabına yanagını dayadığın zaman nasıl sıcaklık hissederdin?
Comment un réfrigérateur peut-il être chaud?
Gerçi ikisinin de mevsimi değil ama buzdolabında saklarsın.
L'autre est plus grand. Je ne l'ai pas assaisonné. À mettre au frais avant de servir.
Kırlangıç çorbasını buzdolabına koymayı unutma.
N'oublie pas. Les nids d'hirondelle au frigo.
- Tao, şu buzdolabı resmen antika oldu.
Tao, ton frigo a fait la guerre.
İlk aldığımız buzdolabını hatırlıyor musun?
Tu te souviens du premier frigo?
Akşam için buzdolabında spagetti var.
- Bon, pour ce soir j'ai laissé un spaghetti au réfrigérateur.
Buzdolabında iki tane daha var.
Il y en a deux de plus dans le frigo qui ont besoin d'être réchauffés.
Şimdi müsadenle Quinoa salatamı buzdolabına koyacağım.
Maintenant, si tu veux bien m'excuser, Je dois aller mettre ma salade de quinoa au frigo
Birisi buzdolabına dalmış, içkileri açmış birkaç kıyafet deneyip yatakta test sürüşü yapmışlar.
On a dévalisé le frigo, le mini-bar et le dressing. Je parle pas des lits.
Buzdolabımdaki et bile ondan daha uzun süre kalır.
Ma viande surgelée tiendra plus longtemps qu'elle.
Bizim buzdolabının moralini bozmak için nelerle uğraşıyorum.
C'est du travail de garder mon frigo de célib déprimant.
Bak buzdolabında ne buldum.
Regarde ce que j'ai trouvé sur ton frigo.
Hey, buzdolabında biraz humus görmüştüm.
J'ai vu du hummus au frigo.
Ayrıca Yukarı Doğu Yakası'ndaki 500 evin buzdolabı üzerinde de asılı. Tatlım, tatilde yollamıştın.
Je veux dire pourquoi l'as-tu encore?
Kanka, bu çocuğun odasında mini buzdolabı var.
Mec, ce gamin a un mini frigo dans sa chambre.
Mini buzdolabına yine mi saldırdın?
Tu les a raflées dans le mini frigo encore?
Cipsler buzdolabına konmaz.
Les chips vont pas dans le frigo.
Russell'ın buzdolabında bulduğu kanlar Rachel'a ait.
le sang que Russell a trouvé dans le frigo correspond à celui de Rachel.
Üniversitede okurken,.. ... buzdolabının yanında fare kapanı vardı ve ölü fare kokusunu asla unutmazsın.
A l " université, on avait un piège à souris à coté du frigo, et... tu n'oublis jamais l'odeur d'une souris morte.
Uyuşturucular onun buzdolabında bulundu.
Les drogues ont été trouvées dans son réfrigérateur.
Boyd'un yemeği buzdolabında,... gecelikleride yatağının üstünde.
Donc le diner de boyd est dans le frigo, et son pyjama est sur son lit.
Sadece şey... Geçen gün iyi iş çıkardın fırın temizliğinde, Buzdolabını temizlemek içinde gelebilir misin?
Tu as fait un si bon boulot avec le four, que je me suis dit que tu pourrais peut-être t'occuper du frigo.
Geçen sene uzun bir süre mini buzdolabıyla nişanlı kalmış.
La majeure partie de l'an dernier, elle était fiancée... à un mini-frigo.
Mini buzdolabıyla yürüyüşteyken mini buzdolabıyla şarap içerlerken mini buzdolabını ailesiyle tanıştırırken.
elle et le mini-frigo pendant une randonnée, elle et le mini-frigo sur la route des vins, et là le mini-frigo rencontre ses parents...
Buzdolabından sipariş iletiyorum.
La livraison depuis le frigo.
Annem, buzdolabımın üstüne motivasyonel deyimler yapıştırıyor.
Ma mère mets des phrases motivantes sur le frigo.
Kızımı nasıl yetiştireceğimi söylemene ve en iyisi olduğun buzdolabını bırakmamayı göstermene ihtiyacım yok.
Me dis pas comment élever ma fille. Reste sur ton terrain. Le placard et le frigo.
- Yani? - Bazen buzdolabımı boşaltıp, bunları boşvermem gerek.
Bien, des fois je crois devoir vider mon frigo et le brûler, tu vois?
Buzdolabının üzerinde çocuk kilidi olan dolapları açan bir magnet vardı.
L'aimant sur le frigo sert à débloquer les sécurités enfants.
Buzdolabında yiyecek yoksa sipariş verme işinden sen sorumlusun.
Si le réfrigérateur est vide, vous devez passer commande.
Jeff büyük ihtimalle sana buzdolabının yanında yediği haltların kayıtlarını göstermiştir.
Tu te souviendrais de Jeff. Il t'aurait montré une rediff de son frigo.
Buzdolabının üzerinde benim mıknatıslarım olacak.
Le frigo pourrait avoir mes propres magnets dessus.
Bunu tekrar buzdolabına koymam da sakınca var mı?
Ça te dérange si je la remets au frigo?
Buzdolabındaki büyük biraya kimse dokunmasın!
Que personne ne touche à la grande bière dans le frigo!
Bozuk olsaydı muhtemelen, buzdolabınıda tamir ederdin.
Tu pourrais sûrement réparer ce frigo, s'il était en panne.
Temizdi. Ne fotoğraf ne özel eşya, buzdolabı bile boştu.
rien de personnel.
Eve birilerini davet etmiş. Buzdolabında hindi var.
elle a une dinde toute fraîche dans le frigo.
Buzdolabından istediğinizi içebilirsiniz.
Vous pouvez prendre des boissons à volonté.
Uh, buzdolabında dolu bir kasa var.
Uh, il y a un pack plein dans le frigo
- Tamam. Numaram buzdolabının üzerinde karınızın tuttuğu buralı temizlikçi Brenda Meserve'in numarasının hemen yanında.
J'ai laissé mon numéro sur le frigo, avec celui de la femme de ménage engagée par votre femme, Brenda Meserve.
Pek iyi bir yerde olmasa da buzdolabı ve TV var.
L'adresse n'est pas chic mais il y a un frigo et la télé.
Buzdolabı, Sub-Zero.
Le frigo. Un Sub-Zéro.
Rick'in evinde de bolca aile resmi ve buzdolabında çocuk resimleri var.
Chez Rick, y a plein de photos de famille, de dessins d'enfants.
Galiba buzdolabınız arızalı.
Votre frigo doit avoir un problème.
- Hey, sizin... Buzdolabınız yeterince soğutmuyor Ames.
- Ton frigo refroidit pas assez.
İçinde hayatı sakladığımız bir buzdolabıydı.
C'était un frigo dans lequel on le gardait en vie.
Bir buzdolabının rahminde yaşıyorum, rahat bırakın beni.
Je suis défoncé à mort, lâche-moi la grappe.
Buzdolabı.
Frigo!
Buraya geldiğimde, O "buzdolabındaki bira" gibiydi.
Moi, j'ai eu droit à de la bière.
Buzdolabını, mikrodalga fırını, bulaşık makinesini, her şeyi.
Le frigo, le micro-ondes, le lave-vaisselle, tout.