English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ B ] / Bırını

Bırını traducir francés

7,529 traducción paralela
- Bizi yalnız bırakır mısın?
- Vas tu me laisser faire ça?
Hayır, bırakamazsın.
Tu peux pas faire ça.
Bırakırsan seni sınır ötesine yollarlar.
Si tu quittes ta Position, tu seras envoyé dans l'Ailleurs.
O bavulu neden senin evinde bırakayım? Hastaneye kaldırıldığın zaman ihtiyacın olabilecek şeyleri hazırlamıştım. Ama sana vermeyi unuttum.
Pourquoi ai-je laissé ma valise chez toi? et...
Silahlarını indirip yere bırakmalarını ve ellerini başlarının arkasına koymalarını söylersen yapacaklardır değil mi?
Si vous leur dites de se coucher, mains derrière le dos, ils le feront, non?
Peki, eğer o adam bensem o bıçağın herhangi bir işe yaramayacağının farkındasındır.
Et bien si je suis cet homme, tu sais que ton couteau ne te servira à rien.
- Hayır, Bayan Grunion! - Bırakın!
- Lâchez-moi!
Çok güçlüyüm diyen yavşaklar Onları sınır ötesine bırak Pişman olup dönerler, yalvararak
Et les négros engagés Un tour au pays, ils pleurent pour rentrer
Bizi akşama doğru havaalanına bırakır mısın?
Tu peux nous conduire à l'aéroport?
Başka yöntem yok. Bundan bahsetmeyi bırakır mısın artık?
On change de sujet?
Bırakmaya hazır mısın cidden?
Etes vvous pret a tout abandonner?
Sahte savaş başlığı üzerinde kasten bıraktığın eşleme cihazı 3 metre kadar hassastır.
Le coupleur gentiment laissé sur |'ogive brouilleuse de pistes est précis à 3 mètres.
Johnny, redaksiyona bırakır mısın beni?
Yo, Johnny, tu me déposes au montage?
Ann, bizi biraz yalnız bırakır mısın lütfen? Tabii.
Ann, tu peux nous laisser un instant?
Ray beni eve bırakır mısın, lütfen?
- Vous pouvez me ramener?
Hayır, hayır. Oymakbaşı Rogers asla şanslı bıçağını bırakmaz.
Le chef scout Rogers ne laisserait jamais son couteau chanceux.
Amir yardımcılığını bırakır mıydın?
Abandonner ton poste de directrice adjointe?
Hayır, bırakmazdın.
Non, pas toi.
Sizi ihtiyacınız olmayan şeyleri almanız için mecbur bırakıyorlar. Ve değersiz olan şeyleri size aldırıyor.
Ils vous obligent à acheter des choses inutiles et des objets sans valeur.
Büyük ihtimalle ortalığı dağıtmışsındır, bıraktığın budur kesin.
Ah oui? Sûrement un gros gâchis.
Hayır, bırakın onları!
Non, laissez-les.
Yediğin beyinler seni ne kadar aptallaştırıyor umurumda değil bu güç alanını etkisiz bırakmanın bir yolunu bulmanı istiyorum.
Je sais que t'es à l'ouest, mais tu dois trouver comment désactiver le champ de force.
Hayır, hayır iz bırakmayın.
Non, ne laissez aucune marque.
B-A-R-O-N.
B-A-R-O-N.
Başkanın güvenliği için bu alandaki kozaları devre dışı bırakmışlardır.
Eh bien, ils les ont probablement désactivés dans cette zone pour la sécurité des habitants.
Kendini bırakmaya hazır mısın?
Tu es prêt à lâcher prise?
Bilgin olmasını için söylüyorum, FBI gerçekte böyle çalışır.
Pour ton information, c'est comme ça que marche le vrai F.B.I.
Etrafta koşuşturmayı bırakır mısın?
Veux-tu arrêter de t'amuser?
Onlar "B" sınıfı oyuncular ve B sınıfı oyuncular "A" sınıfı oyuncuları hayal kırıklığına uğratır.
Ce sont de petits joueurs. Et ces joueurs découragent les gros joueurs.
Kendimi dünyanın yabanına bıraktığımda özellikle bir sığınağın olduğu yere ulaşmaya çalışırım ve orada uykuya dalarım.
Comme je voyageais par le désert, j'arrivais dans un lieu où il y avait une caverne et je m'y couchai pour prendre un peu de repos, et.
Rica ediyorum bırakın bizi. - Hayır! - Bırakın bizi.
Pitié, laissez-nous partir.
Hayır, sadece kıçını bırak ki onla oynayabiliyim.
Oh non, laisse-moi juste tes fesses, je veux jouer avec.
- Pısırık gibi bırakamazsın.
On se débine pas.
Hamburg ve Tunus'taki saldırılarımızın başarısından sonra Mexico'daki saldırının iptali ve kıymetli meslektaşımız Marco Sciarra'nın ölümü vazifelerinden birini yarım bıraktı.
Après le succès des attaques de Hambourg et de Tunisie, l'attaque infructueuse à Mexico, et le décès de notre regretté collègue, Marco Sciarra, laisse sa tâche inachevée.
- Oraya bırakır mısın lütfen?
Posez-les ici, je vous prie.
Beni rahat bırakır mısın?
Je n'ai jamais été aussi'réveillée'de ma vie.
Yani, sanırım, teknik olarak planlarını bırakmış ama, ah...
Pour être exact, il en a laissé les plans.
Çocuklar, ona bakmayı bırakır mısınız?
La regardez pas!
Ancak bu İrlanda'yı gelişmiş dünyada kamuya ait ormanı olmayan tek ülke olarak bırakacaktır ve bunun dışında bile zengin olacakmış gibi değil.
Mais cela laisserai L'Irlande comme le seul pays développé n'ayant plus de forêts publiques Et même malgré cela On n'en tirera pas beaucoup de richesses
Maz biraz zor anlaşılır. Konuşma işini bana bırakın.
Maz a un peu mauvais caractère, alors laissez-moi parler.
Takip etmem için taş bırakır mısınız?
Allez-vous laisser des pierres pour que je vous suive?
Viski matarasına biraz koyar, kalanını da sana bırakırım.
J'en mettrai dans une bouteille de whisky et vous laisserai le reste.
Zemine bir çatal bırakabilirler. O an bunu görürseniz, bırakmayacaklardır. Çünkü ses çıkarabilir ve bu durum tanınmalarını sağlayabilir.
Ils peuvent placer une fourchette sur le plancher, sous la table pour voir si vous remarquez, et ils ne la laisseront pas tomber parce que ça ferait du bruit et ce serait trop facile.
Sahiden de küçük bayan arkadaşını Kongo'da bıraktıktan sonra çıkan baskında olanları bilmiyor musun?
Tu ignores ce qui est arrivé à ta petite amie quand les patrouilles sont venues après que tu l'as laissée en R.D.C.
- Hayır beni bıçakladın!
- C'est toi qui m'as planté!
Sanırım emniyeti açık bırakmışsın.
T'as pas retiré la sécurité.
Yani üniversite, lisenin anlamsız kaosundan ve bıktırıcı iğrençliğinden farklıdır.
"L'université n'a rien à voir " avec le chaos insensé et l'écœurante immensité du lycée.
Sonunda biriyle tanışınca bıdı bıdı mı yapıyorsun? Hayır, haklısın.
J'ai enfin rencontré quelqu'un et ça t'emmerde?
Çantalarınızı bıraktıktan sonra yemek çadırından çay alırsınız.
Et bien, il y a du thé dans la boîte quand vous aurez déposé vos sacs. Et...
Komidinin çekmecesindeki bıçaklardan birini alırım ve bağırsaklarını deşerim ve parçalara ayırırım kırıştırdığın o sürtük gibi.
Je prendrai un couteau dans ma table de chevet. Je t'étriperai et je te découperai comme ta putain.
Hayır. Bırakalım Shaw icabına baksın.
Non, laissons Shaw s'occuper de lui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]