Cancer traducir francés
7,123 traducción paralela
Ve cilt kanseri konusunda endişelenirdim.
Et je m'inquiéterai du cancer de la peau.
Kanserin kadar gerçek bu.
C'est aussi crédible que ton cancer.
Balık, balık burcunu, yengeç de yengeç burcunu temsil eder. Ama ters çizilmişler.
Eh bien, le poisson représente le signe Poisson et le crabe le signe du Cancer, mais ils sont à l'envers.
İki sene önce kanserden.
D'un cancer. Il y a deux ans.
Yine arıyorum çünkü kanser daha da kötüye gidiyor.
Je vous appelle à nouveau parce que le cancer a empiré.
Kanserden öldüğünü sanıyordum.
Je pense qu'elle est morte d'un cancer.
Kurbanımızın annesi akciğer kanserinin dördüncü evresindeymiş.
Alors, la mère de notre victime avait un cancer des poumons de stade 4.
Doktor tedavisi altında bir kanser hastası olduğu için, otopsi yapılmamış, ve eşi ertesi gün cesedini yaktırmış.
Comme c'était une patiente souffrant d'un cancer et suivie par un médecin, il n'y a pas eu d'autopsie, et son mari l'a faite incinérée le jour suivant.
Adam kanserdi.
Ce connard avait un cancer.
Ama bu noktada... kanseri oldukça yayılmıştı.
Mais à ce moment... son cancer était trop avancé.
- Öyle değil. Kanseri varmış. Zavallı yaşlı şey.
Elle a un cancer, la pauvre.
Akciğer kanserinden ölen bir dayım vardı.
Un de mes oncles est mort d'un cancer du poumon.
Meme kanserine para toplamak için okyanusta yüzeceğim..... çünkü eğer bir gün bende meme kanseri olursam, birileri de benim için yüzer.
Je dois nager pour récolter des fonds pour le cancer du sein, car j'espère qu'un jour si j'ai un cancer du sein, quelqu'un aura nagé pour moi.
Bu... önemli değil.
C'est... c'est OK. Je veux dire, tous ceux qui ont ça n'ont pas le cancer. 60 %
- Ruth Goldman Rahim Kanseri Merkezi'nde gömülü.
C'est enterré au Ruth Goldman Ovarian Cancer Center.
Ücretsiz konser bileti için Spice Girls'e beyin kanserinden öldüğümü söyledim.
J'ai dit aux Spice Girls que j'étais en train de mourir d'un cancer pour avoir des tickets concert gratuits.
Annem kanserden ölüyordu, kız kardeşim hap kullanıyordu.
Ma mère mourrante d'un cancer, ma soeur junkie.
Çünkü eğer ortada şekerle ilgili vücuda zararlı bir durum varsa o zaman... sigaraların içinde olduğu dünyanın içine girerler, tütün ve akciğer kanseri.
Parce que s'il y a quelque chose unique délétère sur le sucre... .. then ils sont dans le domaine que les cigarettes sont, le tabac et le cancer du poumon.
Endüstrinin pozisyonu lehine olacak çalışmalar yapmaları için bilim adamlarına para ödemek kalple ilgili ve kanserle ilgili kurumlar gibi mesleki organizasyonlara para ödemek, basında yanıltıcı beyanlar yayınlamak, endüstrinin işine yaramayan bilimi
Payer les scientifiques à faire des études qui favorisent les positions de l'industrie, verser de l'argent à des organisations professionnelles, comme d'origine cardiaque et les organisations liées au cancer, mettre des déclarations trompeuses dans la presse, caractériser la science qui ne fonctionne pas pour l'industrie comme "science de pacotille".
Güzel. Arka bahçeye çıkıp, açelyaları kanser edeceğim.
Je vais aller dehors et donner le cancer aux azalées.
Kanser olduğunuza çok üzüldüm.
Désolée pour le cancer.
Ölümcül bir hastalık genelde böyle yapar.
Un cancer en phase terminale a tendance à faire ça.
Anne Justin 10 yaşındayken kanserden ölmüş.
La mère est morte d'un cancer quand il avait 10 ans.
Kanser ve kalp hastalığı oranı daha düşük.
Moins de cancer, de maladies cardiaques.
Kansere yakalanmadan önce nasıldı bilemiyorum.
Eh bien, j'arrive pas à me rappeler de comment c'était avant d'avoir le cancer.
Caleb'in kalbi, büyükannemin kanseri.
Le coeur de Caleb, le cancer de ma grand-mère.
Küba'yı geçip Bahamalara uğradık ve körfeze geri döndük.
Nous avons dépassé Cuba au niveau du tropique du Cancer pour revenir dans le golfe.
Tamam. Bu taramalar bize kanserinin osteosarkom olmadığını gösteriyor.
Donc, ce que nous montre ces scanners c'est que votre cancer n'est pas un ostéosarcome.
Sonunda kanser olduğuma inanıyor mu?
Elle croit enfin que j'ai un cancer?
Sadece söylüyorum dostum eğer Jordi bir şekilde iyileşmezse, taşınmaya niyetliyim.
Je disais juste mec, vous savez, je suis prêt à déménager si par hasard Jordi ne surmontait pas son cancer.
Jordi kanser.
Jordi a un cancer.
Kanser mi acaba gerçekte?
Est-ce qu'il a vraiment un cancer?
Kanserim ben anne. Kanser.
J'ai un cancer, maman.
Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?
Cancer. Tu sais ce que ça veut dire?
Birisi bir keresinde bana, suçluluğun kanser gibi olduğunu söylemişti.
Quelqu'un m'a dit un jour que la culpabilité est comme un cancer.
Adam bir kanser araştırma kurumunda CEO ve kadın da Lille Üniversitesi'nde öğretmenlik yapıyor.
Il dirige une association caritative contre le cancer, elle enseigne à l'université de Lille.
Bu kanser benim cezam.
Le cancer est mon châtiment.
Mamografi randevusu.
Dépistage d'un cancer du sein.
Dördüncü evre k-kanserim ben.
J'ai un cancer en phase 4.
Dittmann kanserden ölmek üzere olduğunu söylüyor.
Dittmann dit qu'il meurt d'un cancer.
Dodoma'da bir kadın sünnetiyle mücadele işini kabul ettim.
J'ai accepté un travail à Dodoma, dans un centre pour femmes qui ont subit une ablation après un cancer.
Bu düşük olayı, kanser.
La fausse couche, son cancer.
Adamın kanser olduğunu söyledin, değil mi?
Tu as dit que le mec avait eu un cancer, non?
2 yıl önce, kocamın kanser olduğunu öğrendikten sonra yazdırdım.
J'ai eu une ordonnance il y a 2 ans après avoir découvert que mon mari avait un cancer.
Dördüncü aşama kanser.
Un cancer au stade quatre.
Onda kanser var, ki bildiğin bu büyük bir şey.
Il a un cancer, et de plus, il me déteste.
Bende kanser var.
- J'ai un cancer. Salut.
Ben onu bana kanser teşhisi konulmadan bir ay önce aldım.
Je l'ai acheté avant mon cancer.
Karaciger kanseri vardi.
Il a eu le cancer du foie.
Eşim bu ilaçlardan kanser tedavisi süresince kullandı.
Ma femme en a pris pendant son cancer.
Bütün kanseri dışarı çıkarıyorsun.
Tout le cancer est en train de sortir.